SEBZE HASTALIKLARI
DOMATES
HASTALIKLARI
ERKEN
YANIKLIK ETMENİ (Alternaria solani)
Domates
tarımı yapılan her yerde bulunur. Hastalık domateslerin yanı sıra patlıcan,
domates ve Solanum sp.’yide
etkilemektedir.
Belirtileri: Bitkinin tüm toprak üstü
kısımları enfeksiyondan zarar görmektedir.Genç fideler de kök boğazı çürüklüğü
meydana getirir ve bu fidelerde bir süre
sonra devrilme ve ölüm gözlenir.Hastalık hava yolu ile bulaşırsa esas zararını bitki yapraklarında meydana
getirir. Yapraklardaki lekeler konsantrik halkalar şeklinde olur. Lekeler 1-1.5
cm çapındadır. Lekeler başlangıçta sarımsı alanlar şeklindedir daha sonra
bunların rengi kahverengiye döner. Şiddetli enfeksiyonlarda bitki bir süre
sonra yapraklarını döker ve tümüyle kurur. Hastalık ayrıca meyve sapında ve
meyvede lekelenmelere neden olur. Ayrıca
çiçek sapında çürüme yapar. Yapraklardaki lekelerin üzerinde hastalık etmeninin
konidileri meydana gelir ve rüzgarla kolaylıkla çevreye yayılır.
Hastalık
etmeni tohumla taşınır. Birkaç yıl tohum
ve hastalıklı bitki artıklarında canlılığını korur.Tohumla uzak mesafelere
taşınabilir. Ayrıca hastalıklı tohumlardan gelişen fidelerle hastalık çevreye
yayılır.
Mücadelesi: Temiz tohum ve temiz
fide kullanılmalıdır.
Hastalık
görülen yerlerde patlıcan ve patatesle rotasyona girilmemelidir.
Hasattan
hemen sonra bitki artıkları ortadan kaldırılmalıdır.
Fidelik
toprağı dezenfekte edilmelidir.
Kimyasal
mücadelesinde
Maneb % 80 WP 200 g/ 100 L suya
Mancozeb %
80 WP 200 g/ 100 L suya
Propineb %
70 WP 300 g/ 100
L suya
Bakıroksiklorür
% 50 WP 500 g/
100 L suya
ile 7-10
gün arayla ilaçlama yapılır. İlaçlama
daha hastalık belirtileri çıkmadan yapılmalıdır.
SEPTORİA YAPRAK LEKESİ (Septoria lycopersici)
Domatesden
başka patates, patlıcan, petunya Datura türlerinide enfekte etmektedir.
Belirtileri: Esas olarak yapraklarda meydana gelmekle
beraber gövdede yaprak ve çiçek sapında da görülmektedir. Yapraklarda küçük sarımsı
alanlar şeklinde başlar daha sonra gri veya kahverengiye döner. Lekelerin
büyüklügü hassas çeşitlerde 2.5 cm çapa kadar ulaşır ve yuvarlak şekildedirler.
Lekeler üzerinde inokulasyondan 10 gün sonra siyah renkte piknidler gelişir.
Piknidiosporları rüzgarla çevreye yayılarak hastalığı başlatır. Hastalık yaşlı
yapraklardan genç yapraklara doğru gelişen yaprak dökümüne neden olmaktadır.
Hastalığın
eşeyli dönemi yoktur. Hastalık etmeni tohumda, tarladaki hastalıklı bitki
artıklarında , enfekteli çok yıllık yabancı otlarda canlılığını südürür. Kışı
piknid şeklinde geçirir.
Penetrasyon
esas olarak stomalardan olmaktadır. Hastalık gelişimde nisbi nem, sıcaklık ve
ışık etkili olmaktadır. Enfeksiyonun gerçekleşmesi için nisbi nemin 48 saat
süreyle % 100 düzeyinde olması gerekmektedir.
Mücadelesi: Temiz tohum
kullanılmalıdır. Hastalığın görülmediği bölgelerde tohum üretimi yapılmalıdır.
Hastalık bazı yabancı otlarda da kışladığı
için tarlada iyi bir yabancı ot mücadelesi yapılmalıdır.
Hastalıklı
domates artıkları yok edilmelidir.
Kimyasal
mücedelesinde Mancozeb ve Chlorotholonil
ile 7-10 günlük aralıklarla ilaçlama yapılmalıdır.
ANTRAKNOZ (Colletotrichum coccoides)
Domates
dışında pek çok bitki bu hastalığın konukçusudur. Nem koşullarının uygun olduğu
bölgelerde olgun domates meyvelerinin başlıca sorunudur. Ürün kaybıyla birlikte
meyve kalitesinde azalmaya neden olmaktadır. Yeşil domateslerde nadiren
zararlıdır. Hastalık Solanaceae, Cucurbitaceae ve Leguminaceae’yi etkiler.
Ayrıca pek çok yabancı otta konukçusudur.
Belirtileri: Olgun domates meyvelerini
etkilemektedir. Meyve üzerinde yuvarlak, hafif gömük, çapı 2.5 cm’ye kadar
gelişen lekelere neden olmaktadır. Kabuğun altındaki enfekteli doku ince bir
katman halinde beyazımsı bir renk alır. Lekelerin merkezi siyahtır. Lekelerin
üzerinde çok sayıda acervuliler meydana gelir. Acervulilerde meydana gelen çok
sayıdaki sporlar yapışkan kitleler halindedir ve bu kitleler kuru havalarda
kuruyarak lekelerin yüzeyine yapışır. Lekeler nemlendiğinde ise spor kitleleri yumuşar
ve birbirlerinden kolaylıkla ayrılarak dağılır.
Hastalık tohumla yeni alanlara taşınır. Hastalığın
mevcut olduğu alanlarada scleroti halinde kışı geçirir.İlkbaharda sclerotiler
çimlenerek bir hif meydana getirir ve hif yakında bulunan domates bitkilerini
enfekte eder. Hastalık esas olarak yağmurlama sulama ile çoğalır.
Şiddetli
enfeksiyon yaprak yanıklığı ve erken yaprak dökümüne neden olur.
Mücadelesi: Yağmurlama sulamadan
kaçınılmalıdır.
Temiz tohum
kullanılmalıdır.
Domates ile
akraba olmayan ürünlerle 3 yıllık rotasyon uygulanmalıdır.
Hastalığın
görüldüğü bölgelerde meyve olgunlaşır olgunlaşmaz hasat edilmelidir.
Antraknozun
problem olduğu bölgelerde ilk meyve
oluşumunu takiben koruyucu bir fungusit ile düzenli aralıklarla ilaçlama
yapılmalıdır. Maneb, Mancozeb ve Chlorotholonil ile 14-21 gün arayla yapılacak
2 uygulama iyi sonuçlar vermektedir.
DOMATESTE
KÜLLEME (Leveillula taurica=Oidiopsis taurica= Oidiopsis sicula
Erysiphe taurica= Oidium lycopersicum)
Domateste
küllemeye neden olan iki etmen bulunmaktadır.1.Leveillula taurica’dır.
Bunun eşeysiz dönemi=Oidiopsis
taurica= Oidiopsis sicula olarak
isimlendirilmektedir. 2. etmen eşeyli dönemine göre Erysiphe taurica eşeysiz dönemine göre
ise Oidium lycopersicum
olarak adlandırılmaktadır.
Leveillula
taurica (Odiopsis taurica) yapraklarda düzensiz parlak sarı lekelere
neden olmaktadır ve şiddetli enfeksiyonlarda lekelerin rengi koyulaşıp
yapraklar ölmekte nadiren de dökülmektedir. Yapraklardaki ölü doku şeklindeki
beneklerin etrafında bazen sarı hale bulunabilmektedir ve bu lekeler yamalar
şeklinde görülmektedir. Gövde ve meyvelerde lezyonlara neden olmamaktadır.
Enfekteli yaşlı yaprakların alt yüzeyinde hastalık etmeninin konidilerini
içeren açık gri miselyum gelişmesi
gerçekleşmektedir. Bu fungus yabancı otları, biber ve diğer solanacaceae
familyası bitkilerini enfekte etmektedir. Sporlar rüzgar, hava haraketi ve
işciler ile taşınmaktadır. Yüksek nem hastalık gelişimi için uygundur.
Diğer külleme
etmeni olan Erysiphe taurica (Oidium lycopersicum) yaprakların
üst kısmında ve gövde de hastalık etmeninin konidi ve misellerini içeren beyaz
benekler şeklinde gelişmelere neden olmaktadır.Bu fungus sarı leke şeklinde
gelişmeye neden olmamaktadır.Bu beyaz benekler zamanla ve enfeksiyonun
şiddetine bağlı olarak genişleyerek tüm yaprak yüzeyini kaplayabilmektedir.
Mücadelesi:
Genel olarak bitkiler iyi koşullarda yetiştirilmelidir. Hastalık etmenine karşı yurt dışında biyolojik mücadelede tavsiye ediliyor, bunlardan AQ10 biofungicide bir fungal hyperparazit (Ampelomyces quisqualis)' dir.
Genel olarak bitkiler iyi koşullarda yetiştirilmelidir. Hastalık etmenine karşı yurt dışında biyolojik mücadelede tavsiye ediliyor, bunlardan AQ10 biofungicide bir fungal hyperparazit (Ampelomyces quisqualis)' dir.
İlaçlı
mücadelesinde kükürt ve kükürtlü
ilaçlar önerilmektedir. Toz kükürt 3 kg/da, ıslanabilir toz kükürt 400 g/ 100L,
Dinocap 50 ml/100L. Tarlaya 10 gün arayla, seralarda 15 gün arayla ilaçlama
yapılmaktadır. Hasada 20 gün kalıncaya kadar ilaçlamaya devam edilir.
Zirai Mücadele Teknik Talimatlarına göre
tavsiye edilen kimyasal ilaçlar aşağıdaki tabloda verilmektedir
Kullanılan
Kimyasal İlaçlar
|
KullanımMiktarı
(100 Litre) |
Azoxystrobin SC 250 g/l
|
75 cc
|
Benomyl WP50 %
|
40 g
|
Buprimate EC 250 g/l
|
400 cc
|
Carbendazim WG 50%
|
50 g
|
Dinocap 370 g/l
|
500 g
|
Triadimenol EC 250 g/l
|
50 cc/dekar
|
Ethirimol EC 280 g/l
|
50 cc
|
Fenarimol EC 120 g/l
|
10 cc
|
Fenbuconaloze EV 50 g/l
|
100 cc
|
Hexaconaloze SC 50 g/l
|
40 cc
|
Kükürt WP 80%
|
400 g
|
Kükürt Toz 90-98%
|
3 kg/dekar
|
Myclobutanil EC 125 g/l
|
30 cc
|
Nuarimol EC 90 g/l
|
10 cc
|
Pyrazophos EC 300 g/l
|
400 cc
|
Quinomethionate WP 25%
|
50 g
|
Thiophanate Methyl WP 70%
|
40 g
|
Tradimefon WP 5%
|
75 g
|
Tridemorf EC 750 g/l
|
15 cc
|
Triadimenol+Quinomethionate WP 15+15%
|
50 g
|
Tridemorf +Nuarimol EC 225+360 g/l
|
60-75 cc
|
Triforine EC 190 g/l
|
100 cc
|
Penconazole EW 190 g/l
|
20 cc
|
Kresoxim-Methyl WG 50%
|
25 g
|
Metalaxyl+Mancozeb WP 80%
|
250 g
|
YAPRAK KÜFÜ (Fulvia fulva, Syn: Cladosporium
fulvum)
Hastalık
özellikle plastik örtü kullanılan seralarda ilkbahar ve yaz döneminin en önemli
hastalığıdır. Tarla domateslerinde nadiren görülür.
Belirtisi: Simptomlar özellikle
yapraklar üzerinde meydana gelir. Belirtiler alt yapraklardan başlayarak üst
yapraklara doğru ilerler. Yaprak üzerindeki lekeler soluk yeşilimsi veya
sarımsı alanlar şeklinde olur. Yaprakların alt yüzeyinde bu lekelere karşılık
gelen yerlerde hastalık etmeninin sporulasyonundan dolayı grimsi mor kadifemsi
bir görünüm meydana gelir. Hastalık nedeniyle yapraklarda kuruma ve dökülme
olur. Simptomlar nadiren çiçek ve meyvede oluşur. Çiçekler meyve bağlamadan
ölür. Gerek yeşil gerekse olgun domateslerde uç çürüklüğü meydana gelir.
Çürüklüğün kenarı düzensiz olup meyvenin yaklaşık 1/3 ünü kaplar.Meyvenin geri
kalan kısımları ise normal renktedir.
Hastalık
yaprakların alt yüzeyinde meydana gelen konidiler ile çevreye yayılır.
Konidiler kahverengimsi ve bölmeli olup
57-125 µ boyunda ve 2,3-7 µ enindedir.
Mücadelesi: Sera ve bahçelerdeki
hastalıklı bitki artıkları toplanarak yok edilmelidir.
Mümkün
oldukça sera boş iken sera toprağı buharla sterilize edilmelidir.
Seralarda
nisbi nemin % 85’in üzerine çıkmamasına dikkat edilmelidir.
Sera içinde
iyi bir hava sirkulasyonu sağlanmalıdır.
Seralarda
üsten sulama yapılarak, yaprak üstlerinin ıslanmamasına dikkat edilmelidir.
Seralarda
sıra araları uygun mesafede bırakılarak bitkilerin fazla gölgelenmesinden kaçınılmalıdır.
Kimyasal Mücadelesinde aşağıdaki ilaçlar önerilen
dozlarda kullanılmaktadır.
Propineb %
70 WP 300 g/100L suya
Maneb %
80 WP 200g/ 100 L suya
Captan %
50 WP 250g/ 100 L suya
Bunların
yanısıra Mancozeb ve Chlorotholonil de hastalığa etkilidir.
GEÇ YANIKLIK (Phytophthora infestans)
Hastalık
sadece patateslere özgü olmayıp, patlıcan ve domatesleride hastalandırmaktadır.
Ancak biberi enfekte etmez. Hastalık gövde, yaprak, dal, meyve üzerinde
gelişir.
Belirtisi: Yapraklar üzerinde soluk
yeşilden kahverengiye kadar değişen lekelere bazen de morumsu lekelere neden
olur. Yaprak lekelerinin kenarları bazen soluk yeşil veya suda bırakılmış gibi
görünüm alır. Lekeler tüm yaprak ölünceye kadar gelişir. Nemli koşullarda
lekelerin alt yüzeyinde özellikle leke
çevresinde beyaz mildiyö sporulasyonu meydana gelir. Hastalık 2 hafta içinde
hızla gelişerek yaprakların kurumasına ve dökülmesine neden olur.
Meyveler
üzerinde ise yeşilimsi- kahverengi yağımsı görünüşte lekeler meydana gelir ve
lekeler tüm meyveyi sarar. Nemli koşullarda meyve üzerinde de beyaz fungus
gelişimi gözlenir. Daha sonra sekonder mikroorganizmalar doku içine girerek
yumuşak çürüklüğe neden olurlar.
Enfekteli
patates yumruları ve enfekteli domates fideleri önemli hastalık
kaynağıdır. Nadir olarak görülmekle beraber
fungus tohumda ve ölü bitki artıklarında kışlama özelliğine sahiptir.
Mücadelesi: Hastalıkla mücadelede
özellikle domates ve patates ekim alanları birbirlerinden uzakta tesis
edilmelidir.
Kimyasal mücadelesinde
Mancozeb
% 80
WP 200 g/ 100 L suya
Maneb %
80
WP 200 g/ 100 L suya
Chlorotholonil
% 25+Bakıroksiklorür %25
WP 250 g/ 100 L suya
Bakıroksiklorür
% 50
WP 300 g/ 100 L suya
Propinep % 70 WP 200 g/ 100 L suya
Dozlarıyla
uygulanmalıdır. Bakıroksitli preparatlar kurak iklim koşullarında domates
bitkisinde gelişme geriliğine neden olacağından tercih edilmemelidir.
KURŞUNİ KÜF (Botrytis cinerea)
Hayalet
lekesi olarakta isimlendirilmektedir. Nisbi nemin yüksek olduğu her yerde
görülür. Seralarda yaygın olan bir hastalıktır. Bitkinin yaprak, gövde ve
meyvelerini hastalandırır. Bitkiler olgunlaşmaya yaklaştıkça daha hassaslaşır.
Belirtisi: Hastalıkla bulaşık
bitkilerin yapraklarında hafif bronz veya gri lekeler ortaya çıkar. Enfekteli
alanlar yeşilimsi- kahverengi fungus gelişmesi ile kaplanır ve yapraklar
parçalanarak dökülür. Bitki gövdesinde ise elips şeklinde ve zamanla grileşen ve boyu 2.5 cm. ye ulaşan lekelere neden
olur. Böcek emgileri fungusun giriş kapısını meydana getirir. Olgunlaşan
meyvelerde kenarları sarı belli belirsiz lekeler görülür. Bu nedenle “ hayalet
lekesi “de denir. Hastalık çürüklük meydana getirmez. Dolayısıyla meyve kalitesini
etkilemez.
Hastalık
gelişimi neme bağlıdır. Rüzğar konidilerin uzağa taşınmasına sağlar. Hastalıklı
ölü dokular üzerinde sclerotiler meydana gelir. Sclerotiler düşük sıcaklıkta
uzun süre canlı kalır.Sporların çimlenmesi için % 90’nın üzerinde neme
gereksinim vardır. Optimum sıcaklık ise 5-100C arasındadır.
Mücadelesi: Sera sıcaklığının ve nisbi
nemin ayarlanması hastalıkla mücadelede önemlidir.
Seralarda
üsten sulama yapılarak, yaprak üstlerinin ıslanmamasına dikkat edilmelidir.
Tarla
koşullarında iyi drenaj ve yabancı ot kontrolü yapılmalıdır.
Dayanıklı
çeşitler kullanılmalıdır.
Yaprak
ilaçlamasında Chlorotholonil iyi sonuç vermektedir. Bunun yanı sıra önerilen
ilaç ve dozları:
Captan %
50 WP 250 g/100 L suya
Iprodione %
50 WP 75 g/100 L suya
GÖVDE ÇÜRÜKLÜĞÜ (Sclerotinia sclerotiorum)
Tüm dünyada
tropik bölgeler haricinde her yerde yaygın olarak görülen bir hastalıktır. Pek
çok sebze türü, çiçekler, çalılar ve yabancı otlar hastalık etmeninin
saldırısına maruz kalır. Etmen seralarda domates bitkilerinde orta derede zarar
meydana getirir. Ancak diğer sebze türlerinde; fasulye, havuç, lahana, kereviz
marulda şiddetli zararlanmalara neden olur. Ayrıca kavun, soğan, biber,
patates, kabak, balkabağı ve karpuzda hastalıktan şiddetli derecede etkilenir.
Belirtileri: Patates, hıyar ve
fasulye’de belirtiler ana gövde ve
sekonder dalların ana gövdeye bağlandığı yerlerde veya kök boğazında oluşur.
Suda haşlanmış gibi görünen alanlar meydana getirir ve daha sonra bu kısımlar
kahverengi bir hal alır. Gövde yüzeyinde ve özün içinde siyah sclerotilerin
gömülü olduğu beyaz miselyum örtüsü oluşturur. Bunu yumuşak çürüklük izler
ancak hava koşulları sıcak ve kurak ise kuru kanser meydana gelir ve yumuşak
çürüklük meydana gelmeden bitkiyi öldürür.
Biyolojisi: Fungus gerek canli gerekse
ölü bitkiler üzerinde aktif miselyum halinde
ve genellikle scleroti kışlar.
Hastalığın yayılmasında rüzgar en önemli unsurdur. Ayrıca hastalıklı fideler,
enfekteli tohumlar ve scleroti-tohum karışımıda hastalığın yayılmasında önemli
rol oynamaktadır. Kuru sclerotiler toprakta birkaç yıl canlı kalır. Yüksek nem
mevcut ise 1 yıl içinde çürürler.
Hastalığın konidili dönemi mevcut değildir. Fungus yüksek neme gereksinim
göstermektedir. Sürekli yağmur ve yağmurlama sulamanın yapıldığı yerlerde
hastalık gelişir.
Mücadelesi: Yağmurlama sulamadan
kaçınılmalıdır.
Marul,
biber ve fasulyenin olmadığı bir rotasyonun uygulanması iyi sonuç vermektedir.
Sera
toprağının 1 saat 400C de buharla sterilize edilmesi veya
chlorpicrin, dazomet gibi fungusitlerle
muamele edilmesi sclerotileri öldürmektedir. Ayrıca Quintozone 10 kg/da
uygulamasıda hastalıkla mücadelede iyi
sonuç vermektedir.
MANTARIMSI KÖK ÇÜRÜKLÜĞÜ (Pyrenochaeta lycopersici)
Büyük ölçüde sera domateslerinde
görülür. Konukçuları patates, domates,
biber ve kabakgillerdir. Toprak
kökenli bir hastalık etmenidir. Fungus klamidosprlar ile canlılığını sürdürür.
Bazı yabancı otlar ve kültür bitkilerinin kök sisteminde kolonize olur ve toprakta
uzun süre kalabilir.Çürüklük hastalığı özellikle serin koşullar altında yapılan
erken dikimlerde ortaya çıkarak problem
olabilir. Hastalık gelişimi için genellikle 15 ile 20°C sıcaklık optimum
olmakla beraber Akdeniz izolatları için optimum sıcaklık isteği 26- 30 °C dır.
Enfekteli topraklar ve bulaşık aletlerin kullanımı ile yayılır. Hastalık
gelişimi için serin topraklar uygundur.
Belirtileri: Enfekteli bitkilerde solgunluk , zayıf
gelişme ve sonuçta ölüm gözlenir.Çürüklük ile etkilenen bitkilerin kökleri düzensiz,
siyah renkte ve şişkindir. Köklerbölgesel olarak mantarımsıdır. Kök
korteksinin uzunlamasına çatlamasıyla bantlar halinde dizilen yoğun kahverenkli
lekeler daha büyük kökler üzerinde oluşmaktadır. Küçük besleyici kökler tamamen
çürümüş olabilir. Olgun bitkilerdeki dallar uçtan itibaren geriye doğru
ölebilir.
Mücadelesi:
1- Bitki köklerinde yara ve çatlak oluşumundan kaçınılmalı, gübrelemeye önem verilmeli, Fazla nemden kaçınılmalıdır.
1- Bitki köklerinde yara ve çatlak oluşumundan kaçınılmalı, gübrelemeye önem verilmeli, Fazla nemden kaçınılmalıdır.
2-
İlkbaharda toprak sıcaklığı yüksek olduğu zamana kadar dikim zamanını kaydırın.
3- Toprak solarizasyonu büyük ölçüde etkilidir.
3- Toprak solarizasyonu büyük ölçüde etkilidir.
4. Dayanıklı çeşit kullanılmalıdır.
5. Dikim öncesi toprak ilaçlaması olarak Metam
sodyum tavsiye ediliyor
DOMATESTE SOLGUNLUK HASTALIKLARI
Fusarium
oxysporum f.sp. lycopersici: Özellikle kumlu topraklarda sürekli
domates tarımı yapıldığı zaman , üretimi engelleyen en önemli unsurdur. En
önemli konukçusu domatestir. Patlıcanıda enfekte etmektedir.
Belirtileri: Tarla koşullarında yetişen domateslerin alt
yapraklarında sararma ve ölüm görülür. Bir ya da birden fazla dallar etmenden
etkilenir ancak diğer dallar simptomsuz kalır. Hastalığın esas belirtisi
bitkinin toprak altı ksımlarında çürüme ve ksilemde nekroz olarak görülür. Hastalığın belirtisi
Verticillium solgunluğu ile karıştılabildiği için kesin tanısında izolasyon için içine 500 mg
PCNB, 300 mg Streptomycin ilave edilmiş
agar ortamı kullanılmalıdır.
Enfekteli bitkilerin nekroze olmuş iletim
demetlerinden kolaylıkla izole edilebilir. Makro, mikro konidi ve klamidospor
olmak üzere 3 tip spor meydana getirir. Hastalığın şimdiye kadar 3 fizyolojik
ırkı tespit edilmiştir.
Biyolojisi: Patojen tohum ve toprak
kökenlidir. Enfekteli bitkiden gelişen tohumun % 3 patojen ile bulaşıktır.
Hastalığın uzak mesafelere taşınmasında tohum
önemlidir.Domatesin olmadığı durumlarda yabancı ot köklerinde fakültatif
saprofit olarak yaşamını sürdür. Fungus
toprakta uzun süre klamidospor halinde canlılığını sürdürür. Domates
yetiştirme döneminde toprak daha önce bu
hastalıkla bulaşık ise burada kalan inokulumdaki sporlar çimlenerek kökleri tüy hücrelerinden veya epidermisten
penetre eder. Ayrıca köklerdeki yaralarda etmeninin kolaylıkla bitki içine
girmesini sağlar. Etmen iletim demetlerine ulaştıktan sonra sistemik olarak
ilerler. Hassas domates çeşitlerinde fungus ksilem aracılığı ile köklerden
gövdeye doğru ve gövde boyunca gelişir. Hastalığın gelişimde çevresel
faktörlerden sıcaklık, nem ve toprak pH sı önemlidir. Hastalığın çılması için
gerekli olan opt. Sıcaklık isteği 200C dir. Hava sıcaklığı düşük
olduğu zaman bitkilerde simptom
oluşmadan gayet güzel gelişme gözlenir.
Asidik toprak koşullarında belirtilerin şiddeti artar. Yüksek düzeyde N’la
gübreleme hastalık şiddetini artırır.
Mücadelesi: Bulaşık fide toprağının
değiştirilmesi.
Tohumlar
çok sık ekilmemelidir.
Fazla
sulamadan kaçınılmalıdır.
Gereksiz N
lu gübre verilmemelidir.
Erken
ekimden kaçınılmalıdır.
Fidelikler
bol güneş alan yerlere kurulmalıdır.
Bulaşık
alanlardan fide alınmamalıdır.
İlaçlı Mücadelesinde:
Toprak
ilaçması için; Formaldehit 400 g/L
EC 4 L/ 100 L su ile
karıştırılıp 150 ml kepeğe emdirilerek.
PCNB %
18 Toz 35 g/ m2 olarak uygulandıktan sonra toprak
sulanmalıdır.
Tohum
ilaçlaması için; Thiram % 80 WP 200 g / 100 kg tohuma
Maneb %
80 WP 200 g / 100 kg tohuma
Mancozeb %
80 WP 200 g / 100 kg tohuma
Bunların
yanı sıra Benomyl+Thiram (300+300g/ 100
kg tohuma) oldukça etkilidir.
Fidelik
ilaçlaması için; Captan % 50 WP 200 -250g / 100 L suya
Propineb %
70 WP 200 -250g / 100 L suya
Maneb %
80 WP 200 -250g / 100 L suya
Bakıroksiklorür
% 50 WP 300 -500g / 100 L suya
VERTİCİLLİUM SOLGUNLUĞU (Verticillium
albo-atrum
Verticillium
dahliae)
Belirtileri:Hastalık belirtileri
Fusarium solgunluğuna benzer. Bitkiler sıcak bir dönem başlayıncaya kadar ve
enfeksiyon iyice ilerleyinceye kadar dıştan gözlenebilecek simptom vermez.
Erken dönemde enfekte olan hassas bitkilerin boyları kısalır, yaşlı yapraklarda
yaprak kenarlarından sararma ve ölüm başlar. Bu belirti yaprakların içlerine
doğru ilerler. Sürgün uçlarında kuruma gözlenir. Bazen bodurlaşan bitkiler bir
gün içerisinde solar ve kurur. Enfekteli bitkilerin iletim demetleri nekroze
olur. Ancak bu durum Fusarium ‘daki kadar ilerlemez.
Verticillium albo-atrum ; Koyu dormant
miselyum vardır. Ancak microscleroti içermez.
Verticillium dahliae; Koyu miselyum ve microscleroti içerir.
Biyolojisi: Verticillium topraktaki
enfekteli bitki artıklarında koyu miselyum veya microscleroti olarak yaşar.
Toprakta uzun yıllar canlılığını sürdürebilmektedir. Toprak hazırlığı, ekim ve
hasat sırasında çevreye yayılır. Ayrıca fungus rüzgar, su ve bulaşık veya
enfekteli yumru ve tohumla da taşınabilir.
Mücadelesi: İnokumun topaktan
azaltılması için mısır ve buğday gibi bitkiler ile 3-4 yıllık ekim nöbeti
uygulanmalıdır.
Tüm
bitkiler hasat edildikten sonra domates bitkisinin kök ve gövdesi topraktan
çıkarılıp ekim alanından uzaklaştırılmalıdır.
DOMATES
BAKTERİYEL HASTALIKLARI
Bakteriyel
Kanser ( Clavibacter michiganensis
sub.sp. michiganensis)
Bakteriyel
Benek (Pseudomonas syringae pv. tomato)
Bakteriyel
Leke (Xanthomonas campestris pv.
vesicatoria)
Bakteriyel
Gövde Çürüklüğü (Pectobacterium carovorum subsp.carotovorum)
Bakteriyel
Solgunluk (Ralstonia solanacearum)
Bakteriyel
Yaprak Lekesi (Pseudomonas syringae pv.syringae)
Domatez Öz
nekrozu (Pseudomonas corrugata)
Yaprak ve
gövde lekesi, gövde nekrozu (Pseudomonas
marginalis)
(Pseudomonas viridiflava)
( Pseudomonas cichorii)
PHYTOPLASMALAR
Aster
Sarılığı (Aster yellows)
Domates İri
Tomurcuk Hastalığı (Tomato Big Bud,
Stolbur)
Yukarıdaki
hastalıklardan Ralstonia solanacearum hariç hepsi ülkemizde domateslerde
saptanmıştır.
BAKTERİYEL KANSER ( Clavibacter michiganensis sub.sp. michiganensis)
Domates
Bakteriyel Kanseri tüm dünyada
görülen önemli bir hastalıktır. Yer yer ortaya çıkan bu hastalık çok
tahripkardır. Tüm yetiştirme şekillerinde önemli zarara yol açmasına rağmen bu
hastalık bilhassa fidelenen ve fideleri traşlanan veya tarlaya doğrudan tohum ekilen fakat
budanan domateslerde daha şiddetlidir. Hastalık ilk 1909 yılında ABD’nin
Michigan eyaletinde görülmüştür. Ülkemizde ise 1950 yılında saptanmıştır.
Domates üretimi yapılan bütün bölgelerimizde görülmektedir.
Belirtileri:
Tipik belirtisi bitkide
sistemik bir solgunluktur. Erken belirtileri; alt yaprakların aşağı doğru
bükülmesi, yaprakçıkların kenarlarında nekroz, yaprakçıklarda ekseri tek
taraflı solgunluk ve yaprak kenarlarının yukarı doğru bükülmesidir. Ekseri alt
yapraklar önce solar ve üst yapraklar hastalığın son aşamasına kadar diri
kalır. Ancak enfeksiyon uç tomurcuk
budaması ile oluşan bir yaradan başlıyorsa o zaman hastalık bitkinin üst
kısmından gelişir ve aşağıya doğru hızlı bir şekilde yayılarak bitkiyi öldürür.
Adventif kök oluşumu görülebilir ve boğumların olduğu alanlar ekseri belirgin
beyaz bir zon içerirler.Gövdelerde dış kısımda açık renkli çizgiler oluşabilir,
ancak gövde kanseri sık görülmez. Fakat gövdenin iç kısmında iletim demetleri
dokusu önce sarı-kahverengi çizgiler halinde görülür, sonra bunlar kırmızı-kahverengine
döner. Böyle renk değişikliği boğumlarda belirgindir. Sonunda öz kısmı
renksizleşir ve unlu bir hal alırç Bakteriyel Kanser gövde belirtilerini
Bakteriyel solgunluk belirtilerinden ayırmak güçtür. Bakteriyel Kanserde
gövdelerde sadece orta derecede bir akıntı oluşur ve sarı renkli bir akıntı
gövdeye hafifçe basınç uygulandığı zaman ortaya çıkar.
Bazı
koşullarda etrafı halka şeklinde koyu nekrotik alanla çevrili açık yeşil-krem
beyazı, kabarcık şeklinde yaprak lekeleri oluşabilir. Enfeksiyon yayılırken,
yaprakçıklar sararabilir ve damarlar koyulaşabilir.
Meyvelerde oluşan lekelere kuşgözü lekeleri adı verilir.
Bu lekelerin ortası kabarık, kahverengi merkezli, kenarları opak bir hale ile
çevrilidir. Kuşgözü lekeleri ekseri 3-6 mm çaptadır ve meyveye uyuzumsu bir
görünüm verirler.Meyvelerin iç kısmında iletim demetlerinde tohuma kadar uzanan
sarılık görülebilir. Sarı bir renk oluşumu çanak yapraklarda da görülebilir.
Meyve lekeleri her zaman oluşmaz, ancak oluştuklarında hastalığın teşhisinde
yardımcıdırlar çünkü onlar belirgindirler.
Etmen: Spor oluşturmayan gram-pozitif,
aerobik bir bakteridir. Hücreler değişken şekilli, büyüme koşullarına bağlı
olarak coccoid veya lobut şeklindedir. Ancak bitki materyallerinden elde
edilenler tipik olarak çubuk şeklindedir.
Etmenin
optimum gelişme sıcaklığı 24-280C, maksimum 370C, minumum
1 0C dir.
Hastalık Çemberi ve Epidemiyolojisi: Bu
hastalığın primer inokulum kaynakları; topraktaki hastalıklı bitki artıkları,
yabancı ot konukçuları (köpek üzümü), bulaşık odun sırıkları, tohum ve
fidelerdir. Sekonder dağılımları ise; su sıçramaları, bulaşık ekipman, işci
elleri, fidelerin traşlanması ve domatesin budanması sırasında olur.
Sırığa
alınmış domateslerde kanser belirtileri ilkin gövdenin bağlandığı kısımlarda
iplerin açtığı yaraların olduğu yerlerde görülür. Tohumdan enfeksiyon almış
bitkiler hiç belirti göstermeyebilir, meyve oluşturmayabilir veya ölebilir. Su
sıçramasıyla olan sekonder dağılmalar genellikle sadece yaprak simptomları,
kuşgözü lekeleri veya her ikisini birlikte oluşturur. Diğer taraftan,
traşlamalar ile fidelerdeki sekonder dağılmalar sistemik enfeksiyona ve
şaşırtmadan sonra ise ölüme yol açarlar.
Mücadelesi: Temiz tohum ve fide
kullanılmalıdır.
Tohumlar
seyreltik HCl veya Ca(OCl)2 ile dezenfekte edilebilir veya sıcak su
ile muamele edilebilir. Ülkemizde tohumların çıkarılışı sırasında tohum eti ile
birlikte, direk güneş ışına maruz kalmayacak şekilde 200C de, sık
sık havalandırarak 4 gün bekletilme öneilmektedir. Böylelikle antagonistler tarafından
öldürülmektedir.
Makaslar ve
budama aletleri bitkiden bitkiye, bu mümkün değilse sıralar arasında dezenfekte
edilmelidir. Fideliklerde kullanılan traşlama aletleri fidelikten fideliğe
dezenfekte edilmelidir. Sırıklar tekrar kullanılacaksa ya buharla sterilize
edilmeli ya da NaOCl ile dezenfekte edilmelidir.
Bakteriyel
Kanseri bir yerde mevcut ise, domates bitkileri tarla sürülerek toprak altına
aktarılmalı ve artıkların parçalanması sağlanmalıdır.
Konukçusu
olmayan bir bitki ile 2 yıllık ekim nöbeti uygulanmalıdır.
Son
zamanlarda bu hastalığa dayanıklı çeşitler elde edilmiştir.
BAKTERİYEL BENEK (Pseudomonas syringae pv. tomato)
Bakteriyel
Benek ve etmeni 1933 yılında ABD ve Tayvan’da tanılanmıştır.Bugün bütün dünyada
mevcut olan bu hastalık fazla önemli değildir. Hastalık yüksek nem ve düşük
sıcaklıkta iyi gelişir. Meyvelerde şiddetli beneklenme pazarlanabilir ürünü
azaltır. Son 10 yılda bu hastalık ile
ilgili tespitler artmıştır.
Belirtileri:
Yaprakçıklardaki lekeler küçük, yuvarlak, koyu kahve-siyahtır.Lekelerde
erken dönemde hale yoktur fakat zamanla oluşur. Benekler tüm yaprağı saracak
şekilde yayılır fakat onlar en fazla yaprak ana damarının uzağındaki yüzeyde
belirgindir.Lekeler birleşerek tüm yaprak alanını öldürebilir. Hastalıktan gövde,
yaprak sapı, çiçek sapı ve çanak yapraklarda etkilenir. Bu bitki kısımlarındaki
lekeler oval-uzunumsudur. Meyvedeki küçük lekeler veya benekler koyu renklidir
ve nadiren 1 mm çapı geçerler. Meyvedeki her bir lekenin etrafındaki doku
etkilenmeyen alanlardan daha koyu olabilir. Lekeler ilk görüldüklerinde hafif
kabarık veya düzdür. Bazı durumlarda ise onlar çöküktür. Koyu yeşil bir hale
lekelerle birlikte bulunabilir.
Etmen: Gram-negatif, mutlak aerob
kamçılı, çubuk şeklinde bir bakteridir.
Etmenin
optimum gelişme sıcaklığı 18-200C ‘dir. Sera koşullarında hastalık
dağılmadığı için görülmez.
Hastalık Çemberi ve Epidemiyolojisi:Bu
bakteri tohumla taşınmaktadır. Bakterinin yayılmasında tohumun önemli olduğu
söylenmektedir. Bakteri yağmur sıçratmasıyla ve fidelerin traşlanmasında
kullanılan ekipmanla dağılır. Kurak
yerlerde yağmurlama sulama hastalığı yayar. Damlama ve karık usulü
sulamalarda hastalık nadiren
görülür.Bakteri hastalıklı bitki artıklarında 30 hafta süreyle canlı
kalabilmektedir. Yabancı ot türleri bakteriye hem köke yakın çevresinde hem de
yaprak yüzeyinde barındırmaktadır.
Mücadelesi: Tüm üretim alanları yabancı
otsuz ve kendi gelen bitkilerden ari olmalıdır.
Domates
artık yığınları üetim alanlarına yakın olmamalıdır.
Aynı
tarlaya 2 yıl üst üste ekim yapılmamalıdır.
Hastalıksız
fideler domates yetiştirilmeyen yerlerde üretilmelidir.
Budama
aletleri dezenfekte edilmelidir.
Tohum
ilaçlamaları rutin olarak yapılmalıdır.
İlaçlamalara
hastalık görüldüğü zaman fidelikte ve tarlada başlanmalı, fidelikte 1 hafta,
tarlada 8-10 gün ara ile 2-3 defa ilaçlama yapılmalıdır. Ülkemizde bu hastalığa
karşı aşağıda verilen bakırlı ilaçlar tek başına veya mancozeb ile karışım
halinde aşağıdaki dozlarda önerilmektedir.
Bakırlı
hidroksit %50 250g/l
Bakır
kompleks %21+mancozeb %20 300g/l
Bakır
oksiklorür %50
300-400 g/l
Bu etmenin
bakırlı ilaçlara karşı yaygın olarak direnç kazandığı da tespit edilmiştir.
BAKTERİYEL LEKE (Xanthomonas
campestris pv. vesicatoria)
Bakteriyel
Leke domates ve biber yetiştirilen her
yerde görülmektedir. Ancak o, orta veya
yüksek derecede yaygın olduğu tropik ve subtropik bölgelerde en zararlıdır. Bakteriyel leke
ABD' de 1912, Güney Afrika' da 1914 yılında görülmüş ve G.Afrika'da 1920
yılında Doidge tarafından teşhiş edilmiştir. Bu hastalıktan dolayı ürün kaybı
hem şiddetli yaprak lekelerinin
etkisiyle oluşan yaprak dökümünden hem de şiddetli meyve lekelerinden dolayı
olmaktadır.
Belirtiler. Bu hastalık bitkilerin tüm
toprak üstü kısmını etkiler. Yaprak, gövde ve meyve saplarında lekeler
genellikle kahverengi ve yuvarlaktır. Lekeler yağışlı periyotlarda ve çiğ
olduğunda sulu (yağımsı) görünüştedirler. Lekeler nadiren 3 mm çaptan daha
fazla gelişirler. Yaprakçıklardaki lekeler Alternaria,
Stemphylium veya Corynespora yaprak lekeleri ile kolaylıkla karıştırılabilirler.
Bakteriyel Yaprak lekeleri Alternaria
ve Corynespora yaprak lekeleri gibi
konsantrik zonlar içermezler ve genellikle daha koyu renkte ve daha uniform
dağılışlıdırlar Alternaria ve Corynespora 'da küçük
lekeleri çevreleyen belirgin bir hale mevcuttur ancak bu Bakteriyel Lekede
yoktur. Koşullar hastalık gelişimi için uygun olduğu zaman yaprak sapı ve ana
damardaki lekeler birleşerek yaprakta uzun koyu çizgiler oluşturur. Leke sayısı
çok olduğunda yapraklarda genel bir sararma olur. Lekeler birleşince yeşil
kısımlarda yanıklık belirtileri oluşur
bu da bitkilerde şiddetli epinasty nedeniyle kümeleşme görünümü oluşturur. Ölü
yapraklar ekseri bitkilerde kalır ve bu da bir yanma görünümü verir.
Meyve
lekeleri küçük, hafif yüksek kabarcıklar şeklinde başlar. Leke büyüklüğü
artarken o kahverengi, uyuzumsu ve hafif kabarık bir hal alır . Ancak, lekeler
aynı zamanda kenarları kabarık, ortaları çökük de olabilir. Gelişen leke
sonunda kaybolan soluk veya belirgin bir hale içerebilir.
Etmen. Hareketli, mutlak aerob,
gram-negatif, çubuk şeklinde ve kutuptan tek kamçılıdır.
Hastalık Çemberi ve Epidemiyolojisi. Etmen
kendi gelen domateslerde ve hastalıklı bitki artıklarında kışlayabilir. Tohum
da bakterinin kışlama ve yayılmasında yardımcıdır. Hastalık gelişimi 24-30 C' de ve yüksek yağışta artar.
Bu bakteri tarlalar içinde rüzgarla birlikte yağmur damlalarıyla, fidelerin traşlanmasıyla
ve aerosollerle taşınır. Etmen, stomatalardan ve rüzgarla taşınan kumların
açtığı yaralardan, böcek yaralarından ve
mekanik olarak açılan yaralardan girer.
Mücadele:
Hastalığın bitki artıkları ve kendi gelen
bitkilerde kışlamasını önlemek için
tarlada münavebe uygulanmalıdır.
Temiz fide üretilmelidir. Bu, fidelerin domates
ve biber yetiştirilmeyen yerlerde yetiştirilmesiyle kolaylaştırılmış olur.
Bakterinin muhtemel taşınmasını önlemek için tohum ilaçlaması yapılmalıdır.
Kendi gelen bitkiler yok edilmelidir.
Domates artık yığınları sera veya üretim
alanları yakınında olmamalıdır.
Tavsiye edilen yerlerde bakterisit veya fungisit
+ bakterisit uygulanmalıdır. Ülkemizde aşağıda verilen ilaçlar önerilmektedir.
Bakır
hidroksit % 50, 250 g /l
Bakır
kompleks % 21 + mancozeb % 20, 300 g/l
Bakır
oksiklörür % 50, 300-400 g/100 l
Bakır
oksit % 50 300-400 g/l
Yağ ve
rosin asitlerinin bakır tuzları % 51.4
200 ml/l
Bu etmen de bakırlı ilaçlara
karşı sık sık dayanıklılık oluşturmaktadır.
BAKTERİYEL
GÖVDE ÇÜRÜKLÜĞÜ (Pectobacterium carotovorum subsp.carotovorum)
Eskiden Erwinia carotovora sub.sp.
carotovora olarak isimlendirilen Bakteriyel gövde çürüklüğü
seralarda ve tarlalarda görülür. Hastalık en şidetli budama yapılan bitkilerde
ortaya çıkar. Bu nedenle hastalık en fazla sırığa alınan domateslerde görülür.
Bu hastalık aynı zamanda domates meyvesi dahil birçok sebzede hasattan önce ve
sonra yumuşak çürüklüğe de yol açar.
Bakteriyel Gövde Çürüklüğü önemli bir hastalık sayılmaz ama bazan önemli
kayıplara yol açabilir.
Belirtiler. Bakteriyel Gövde Çürüklüğü
bitkilerde ilkin meyve hasadı sırasında veya daha sonra solgunluk olarak
gözükür. Etkilenen bitkiler uzun süre solgun kalırlar. Bitki gövdelerinin iç
kısmı yumuşar ve gövde kesiti alınınca boşluk görülür. Bakteriyel gelişmeden
dolayı gövde, öz kısmında ıslak ve kaygan görülür. Gövde boşluğu gövdenin iki
parmak arasında sıkılması ile de anlaşılabilir. Bazan bakteri gövde kabuğunda
gelişerek onu siyahlaştırır ve gövdeden kolayca soyulmasına yol açar. Vasküler
renk değişiliği bu gövde boşluğunun çok
yukarısı veya aşağısına kadar ilerlemez.
Etmen. Bakteri Gram-negatif ve
fakültatif anaeroptur, yani aerobik olduğu kadar anerobik olarak da gelişir. O
peritrih kamçılı ve hareketlidir. İnoküle edilen domateste hızlı bir çürüklük
oluşturur. Gelişme için optimum sıcaklık 25-30 C dir.
Hastalık çemberi ve epidemiyolojisi. Bu
bakteri domates tarlalarının hemen hemen her zaman misafiridir. O böcek
larvalarının sindirim kanalında bulunmuştur ve gelişmekte olan bitkilere
çürümekte olan materyalden böceklerle taşınır. Meyve sinekleri tarafından
istila edilen enfeksiyonlu meyve, inokulumun en büyük kaynağıdır.
Bakteri istilası için taze yaralar da
bulunmalıdır. Eğer inokülasyondan önce bir yara iyileşirse, hastalık olmaz.
Sülük ve yaprakların koparılması bakteri istilasından önce yapılan en yaygın
yaralama şeklidir. Hastalık, yeşil sağlıklı yapraklarda oluşmaz fakat yaşlı
yapraklarda oluşur. Gövde yaşlı yapraklardan vasküler sistem yoluyla enfekte
edilir. Hastalık gelişimi için yüksek nem esastır. Hastalık seralarda rastgele
olmayan bir şekilde gelişir. O, seralarda su oluklarının yanında, nemin çok
olduğu yerlerde yaygındır. Nemin daha çok oluştuğu plastik seralarda hastalık
daha çoktur.
Mücadele. Bakteriyel Gövde Çürüklüğü
bakterinin hastalıklı bitkilerden sağlıklı bitkilere taşınmasını engelleyen
kültürel önlemlerle önlenebilir. Bakteri tüm ürünlerde mevcut olmasına rağmen,
tek tük hastalıklı bitkiler dışında epidemi yapacak populasyona ulaşamaz.
BAKTERİYEL SOLGUNLUK (Ralstonia
solanacearum)
Bakteriyel
solgunluk dünyada pek çok ılıman, geçit, subtropik ve tropik bölgelerde
domateslerde ciddi bir hastalıktır. Bu hastalık aynı zamanda “Güney Bakteriyel
Solgunluğu”, “Solanaceae Solgunluğu” “Granville Solgunluğu” gibi pek çok
mahalli isimle anılmaktadır. Hastalık bitkide hızlı bir ölüme yol açar.
Belirtisi: İlk
belirtiler genç yaprakların bir veya bir kaçında sarkma şeklinde görülür. Uygun
koşullar altında bunu hızlı bir solgunluk ve ölüm izler. Hastalığın ileri
dönemi ilk belirtilerin görülmesinden 2-3 gün sonra ortaya çıkar. Enfekteli
bitkilerin gövdelerinde adventif kökler çıkabilir. Bu daha çok hastalık
gelişimi için uygun olmayan koşullarda belirgindir. Düşük sıcaklık, düşük
virulanslı streynler, konukçu dayanıklılığı adventif kök oluşumunu artıran
koşullardır. Hastalık gelişimi yavaş olduğu zaman yapraklarda epinasty (sarkma)
olabilir. Hastalığın başlangıcında bitkilerin gövdeleri enine veya boyuna
kesildiğinde iletim demetleri sarı veya açık kahverengi görülür. Hastalık
ilerledikçe onlar daha koyu kahverengi olur. Bitki tamamen solduğunda, öz kısmı
ve korteks kısmı da kahverengileşir.Korteks kısmının yoğun bakteri
istilası gövdenin dış kısmında sulu leke
oluşumuna yol açabilir. Enfeksiyonlu bir gövde enine kesildiğinde, birçok
iletim demetinden küçük, beyaz veya sarımsı viskoz bir akıntı çıkar.
Bakteriyel
Solgunluk, fungusların neden olduğu vasküler solgunluktan; hastalıklı,
topraksız bir gövde kesitini suya tutarak kolaylıkla ayrılır. Enfeksiyonlu
bitkinin ksilem demetlerinden 3-5 dakika içinde sütümsü bir bakteriyel akıntı
çıkar. Eğer gövde şiddetli enfeksiyonlu ise, su 10-15 dakikada tamamen sütümsü
hale gelir.
Toprak altı
belirtileri, hastalık gelişme dönemine bağlı olarak, değişik derecelerde kök
çürüklüğü şeklinde görülür.
Etmen: Uzun yıllar Pseudomonas solanacearum olarak bilinen bu hastalık son zamanlarda Ralstonia solanacearum olarak
adlandırılmıştır. Bu son isim 1997 yıllında kabul edilmişti. Gram negatif,
çubuk şeklinde, 1-4 polar kamçılı, aerobik bir bakteridir.
Etmenini
domates streynlerinin minumum sıcaklık isteği 100C, optimum 350C
ve maksimum 410C dir.
Hastalık Çemberi ve Epidemiyolojisi: Ralstonia solanacearum 33 bitki
familyasında 200’den fazla kültürü yapılan bitki ve yabancıotta hastalık
yapmaktadır. Muz hariç en ekonomik konukçuları Solanaceae familyasıdır.
Domates, patates, tütün ve patlıcan bu familyadaki en önemli konukçulardır.
Bu
organizma toprakta konukçu bitki olmadan uzun süre canlı kalabilmektedir. Canlı
kalma süresi patojenin streynine ve fiziksel, kimyasal ve biyolojik toprak
faktörlerine göre oldukça değişiklik göstermektedir. İyi denajlı topraklar,
yeterli su tutarlarsa bakterinin canlılığı uzun sürmektedir. Canlılığı teşvik
eden diğer toprak koşulları orta-yüksek sıcaklıklar ve düşük-orta
pH’dır.Patojenin kurumasını sağlayan veya antagonistlerin gelişmesini teşvik
eden toprak koşulları canlılığı azaltır.
R.solanacearum köklere, şaşırtma, toprak
işleme sırasında yapılan, böcekler veya bazı
nematodların açtığı ve sekonder köklerin çıktığı doğal yaralardan girer.
Konukçu içine girince iletim demetlerinde hızlı bir şekilde çoğalarak ksilem
demetlerini bakteriyel hücrelerle ve kaygan tabaka ile doldurur.
Solgunluk,
konukçu hassasiyeti, sıcaklık ve patojenin virulansına bağlı olarak 2-5 gün
sonra olur. Enfeksiyon ve hastalık gelişimi yüksek sıcaklık (optimum 30-350C)
ve yüksek nem ile teşvik edilir. Konukçu solarken, patojen öz ve kabukta
parankima hücrelerini istila eder ve iletim demetlerinin çevresinde bakteri
kümelerinden oluşan cepler meydana gelir. Uygun koşullarda bakteri kabuğa doğru
ilerleyerek gövde yüzeyine akıntı olarak çıkar. Bakteri, enfeksiyonlu
bitkilerin köklerinden ve toprağa dönen
enfeksiyonlu bitki artıklarından toprağa geçer. Bakteri su akıntısı ile, toprak
hareketleri ile veya enfeksiyonlu veya bulaşık fidelerle dağılır.
Mücadelesi: Bu hastalıkla mücadele
güçtür. Öncelikle bulaşık olmayan alanlarda domates yetiştirilmelidir.
Konukçusu
olmayan bitkilerle ekim nöbeti uygulanması bir dereceye kadar etkilidir.
Toprak
fümigasyonu keza bir dereceye kadar etkilidir ancak pahalı olup uzun süreli
koruma sağlamaz.
Temiz yerde
fide yetiştirilmelidir.
Dayanıklı
çeşirler kullanılmalıdır.
BAKTERİYEL YAPRAK LEKESİ (Pseudomonas
syringae pv.syringae)
Domates fidelerindeki bakteriyel yaprak
lekelerinin sadece simptomlarına bakılarak doğru teşhisleri güçtür. Pek çok
bakteriyel lekenin ilk belirtileri sulu noktacıklar şeklinde nekrotik alanlı,
haleli veya halesiz lekelerdir. Burada güçlük değişik domates çeşitleri bakteri
streynlerine göre simptomların değişmesidir.Doğru teşhis önemlidir. Çünkü
Syringae Yaprak Lekesi nispeten zararsızdır.
Belirtisi: Belirtiler halesiz, küçük kahverengi
lekelerden hemen hemen tamamen siyah, parlak sarı haleli lekelere (Bakteriyel
Benek gibi) kadar değişiklik gösterir. Serada simptom oluşturulması çok güçtür.
Hastalık gelişimi yüksek nem ve yaralama ile teşvik edilir. Simptom gelişmesi
bazı çeşitlerde daha şiddetlidir.
Etmen:
Gram negatif, aerobik, çubuk şeklinde bir bakteridir.
Hastalık Çemberi ve Epidemiyolojisi: Bu etmenin bilinen tek inokulum kaynağı diğer
epifitik konukçularıdır. Fidelik alanlarda en yaygın kaynak kış örtü bitkisi
olarak kullanılan çavdar ve tarla sınırları boyunca bulunan vişne ağaçlarıdır. Çok
sayıda vişne ağacı olan alanlarda her yıl daha çok Syringae yaprak lekesi
olmaktadır. Syringae yaprak lekesi daha çok serin havaların sürdüğü Nisan
ayında olur.Halbuki Bakteriyel Benek ise sıcaklığın arttığı Mayıs ayında görülür.
Mücadelesi: Haftada bir bakterisit
uygulaması bu hastalığı yeterli olaak önler. Ancak pek çok durumda ekonomik
zararı yoktur ve ilaçlamaya gerek kalmaz.
DOMATEZ ÖZ NEKROZU (Pseudomonas
corrugata)
Sera ve tarla domateslerinde son yıllarda
problem olmuştur. Bu hastalık belli alanlarda şiddetli olabilir. Hastalık
etmeni ilk olarak 1978 yılında İngiltere’de rapor edilmiştir. Türkiye’de de
tespit edilmiştir.
Belirtisi: İlk belirtileri genç
yapraklarda klorozdur. Çok şiddetli olunca, bitkilerin tepelerinde kloroz ve
solgunluk birlikte olur ve aynı anda gövdenin dibinde ise nekroz görülür.
Enfeksiyonlu gövdeler gri, koyu kahverengi yüzeysel lekeler içerir. Etkilenen
alanlar dışardan sağlam (sert) gözükür fakat gövdeler uzunluğuna kesilirse özde
boşluk görülür. Özde koyu renkli bir renk değişikliği de olur. Dış belirtilerin
görülmediği bitkilerde de olmak üzere iletim demetlerinde kahverengi renk
değişikliği vardır. Özün etkilendiği alanlarda bol miktarda adventif kök
oluşumu ortaya çıkar. Bazen bitkinin gövde dibi etkilenince bitki ölebilir.
Etmen: Gram-negatif , mutlak aerob,bir
veya birkaç polar kamçılı, çubuk şeklinde bir bakteridir. Gelişmesi için
maksimum sıcaklık isteği 370C’dir.
Hastalık Çemberi ve Epidemiyolojisi:
Düşük gece sıcaklıkları, yüksek azot ve yüksek nemin olduğu yerlerde görülür.
Hastalık ekseri ilk meyvelerin yeşil olgunluğa geldiğinde ortaya çıkar. Tarlada
hastalığın dağılımı rasgele olur.
Bakteri
esasen domateste bulunur, fakat o yoncada küçük nekrotik lekelere neden
olabilir ve sağlıklı görünümlü yonca köklerinden de izole edilebilir.
Mücadelesi: Mümkün olduğunca yüksek
azottan kaçınılmalıdır.
Nem
azaltılmalıdır.
DOMATES İRİ TOMURCUK HASTALIĞI
Yaygın bir
hastalık olmasına rağmen ekonomik değildir. Domate ek olarak acı biber, marul,
patlıcan ve patateste de bulunmaktadır.
Belirtileri: Domateste belirtilerinin
oluşması için inokulasyondan sonra 6 hafta geçmesi gerekir. Hasta bitkilerin
gövde uçları kalınlaşır ve sert, dik bir gelişme görülür. Boğumaraları kısalır,
çiçek tomurcukları çok genişler ve düzgün olmayan bir gelişme gösterir. Çanak
yapraklar açılmaz ve tomurcuk yeşil kalır. Bu anormal çiçekler meyve tutmaz.
Enfeksiyon almış ise olgun olmayan meyveler deforme olur. Yparaklar küçük,
bozuk şekilli ve sarımtrak yeşildir. Çok sayıda anormal havai köklerde oluşur.
Etmen ve
Epidemiyolojisi: Etmen bir phytoplasma’dır.
Pek çok yerde esas vektörü Kahverengi Cüce Ağustos Böceği (Orosius argentatus)’tur. Böcek
enfeksiyonlu yabancı ot konukçularında beslenir ve ürer.
Mücadelesi: Hastalık çok önemli
olmadığı için detaylı mücadele çalışması yapılmamıştır. Domates ürün
sınırlarındaki yabancı otların öldürülmesi ve düzenli bir böcek vektörü
savaşımı genellikle yeterlidir.
DOMATESLERDE GÖRÜLEN VİRUS
HASTALIKLARI
TOMATO MOSAİC VİRUS,
TOBAMOVİRUS (Domates Mozayık Virüsü)
TMV’nin domatese adapte olmuş ırklarının meydana
getirdiği hastalıktır. Hastalık etmeni
tüm dünyada çok yaygındır. Özellikle tütün yetiştiriciğinin yapıldığı yerlerde.
Hastalık etmeni ülkemizde 1961 yılında domateslerde çok görüldüğü bildirilmiştir.
Hastalık etmeninin partikülleri bitki dokusu
içinde sitoplazmada yer alır. Hastalık belirtileri bitki türüne, enfeksiyon
zamanına, topraktaki besin maddeleri miktarına, su düzeyine, gün uzunluğu ve
sıcaklık ile değişim gösterebilir. Bu değişimde virus ırkının payıda olabilir.
TMV’nin domatese özelleşmiş 8 adet ırkı saptanmış olup bunların içinde Adi TMV ırkı ve Sarı ırkı en
yaygın olarak bilinenleridir. Adi TMV ırkı enfeksiyonu sonucunda yaprakta açık ve koyu yeşil benekler görülür.
Bu kısımlarda gelişme yavaş olduğu için yaprak şekli bozulmaktadır. Zaman
içersinde yaprağın yüzeyi buruşup sertleşir ve yaprakların kenarları aşağı
doğru döner. Enfeksiyon erken dönemde olursa bitki gelişemez ve bodur
kalır. Bu tip bitkilerde meyve verimi
çok az olur veya hiç meyve vermeyebilir. Enfeksiyon geç dönemde gerçekleşir
ise yaprakta mozayık şeklinde belirtiler
ortaya çıkar. Meyvelerde de deformasyonlar meydana gelir. TMV bitkinin
enfeksiyon sırasındaki yaşına göre kök, sürgün ve meyve üretiminde etkili
olmaktadır. Sapta nekrotik çizgi oluşumuna da neden olur ve bu çizgiler
bitkilerde bu kısımlardan kırılmalara yol açar.
TMV’nin Sarı Irkı ise yaprak, gövde ve meyvelerde
tipik göze çarpacak kadar bariz sarı lekelere neden olur. Yine yapraklarda
şekil bozuklukları, kıvrılma ve bitkide cüceleşme görülür. Hasta olan bitkilerde şiddetli ürün kayıplarının yanı
sıra transpirasyonda da ani bir düşüş gözlenir. Meyvelerdeki belirtiler ve
kahverengileşme TMV’nin adi ırkı
tarafından oluşturulan şok reaksiyonlar olarak bilinmektedir. Bu tip
kahverengileşme olgunlaşmamış meyvelerde
görülmektedir. Kahverengileşme sonucu hücreler dıştan içe kadar çökerek
parankimaya kadar nekrozlaşma yayılır. Kahverengileşme meyvenin sapa bağlandığı
yerede şiddetli olarak görülmektedir. Hastalık etmeninin yayılması toprakta
kalan hastalıklı bitki artıkları vasıtasıyla kolayca gerçekleşmektedir.
Hastalık etmeni ile mücadelede; bitki artıkları
topraktan uzaklaştırılmalıdır. Tarlada çalışırken sigara içilmemelidir. Bıçak
kullanılıyorsa hasta bitkiden sonra
sağlam bitkileri kesmek için bu bıçak dezenfekte edilerek kullanılmalıdır.
Çeşitli ülkelerde domates bitkilerini virusten korumak amacıyla zayıf bir ırkı (bu amaç için MB 16 ırkı
ılımlı ırk olarak izole edilmiştir) ile aşılama yapılarak şiddetli ırklara
karşı bitki korunmaktadır.
DOMATES
İPLİK YAPRAKLILIK HASTALIĞI
Domateste Görülen TMV ve CMV’nin birlikte
meydana getirdikleri bir hastalıktır. Bu hastalıkta oluşan belirtiler çok
değişkendir. Hastalık nedeniyle yaprak şekli bozulmakta, yaprak yüzeyi
bombeleşmekte, yaprak ayası tamamen ortadan kalkarak yaprak adeta iplik
görünümünü almaktadır. Meyveler olgunlaşmış iseler normale nazaran daha
küçüktürler. Meyveler üzerindeki lekeler çöküktür. Bitki anormal dallandığı
için çalımsı görünüştedir. Aşırı yüksek ve düşük sıcaklıklar, ışık
yetersizliği, aşırı nisbi nem gibi olumsuz çevre koşulları hastalık belirtilerinin şiddetlenmesine neden
olur. Hastalık etmeni virüsler mekanik olarak taşınabildiği gibi CMV afitlerle (Myzus persicae, Aphis
crassivora) taşınabilmektedir.Dolayısıyla hastalık mücadelesine vektörlerle
mücadele önemlidir.
TOMATO
YELLOW LEAF CURL VIRUS
Domates
yapraklarınada kıvırcıklığa neden olur. Yaprak kenarlarında ve damar aralarında
sararmalara yol açmaktadır.Yapraklar
daha sonra içe veya dışa doğru kıvrılır ve yaprak yüzeyi girintili
çıkıntılı bir hal alır. Yaprak ayası aşırı derecede küçüktür ve bitkide
bodurluk görülmektedir.
Çukurova’daki domateslerde yaygın olarak ortaya
çıkmıştır. Fidelik veya tarla içersindeki yabancı otlar ve Bemicia tabaci hastalığın taşınmasında rol oynar. Bu nedenle
mücadelesinde de yabancı otlar ve vektör böcek ile savaşım önemlidir.
TOMATO
SPOTTED WİLT VIRUS, TASPOVIRUS
Hastalığın belirtileri bitkinin yaşına, ortam
koşullarına göre değişebilmektedir. Bitkinin toprak üstündeki belirtileri çift
virüslü çizgi hastalığa benzemektedir.Genç bitkilerin büyüme uçlarnda
kahverengi çizgiler görülür. Genç yapraklarda bronz renkte küçük lekeler oluşur
ve üst yapraklar aşağıya doğru kıvrılır. İlerleyen dönemlerde bitkinin uç
kısımlarında solma ve yaprak yüzeyinde bronz rengin hakim olduğu renklenme
görülür.
Domates bitkisinin gövde, yaprak sapı gibi
kısımlarında kahverengi çizgiler oluşur. Yapraklardaki şekil bozukluğunun yanı
sıra bitkilerde genel bir bodurluk görülebilir.
Meyvede çapları 1 cm’ye varan yeşil-kırmızı renkte iç içe halkalar şeklinde çok
sayıda lekeler görülür ve meyvelerde şekil bozukluğu meydana gelir. Genç
bitkilerde ölüm görülebilir. Yaşlı bitkilerdeki meyve kalitesi düşmektedir.
Hastalık etmeni süs bitkilerinde ve özellikle de yabancı otlarda zarar meydana
getirebilmektedir. Etmenin taşınmasında Thrips’ler önemli rol oynar. Yabancı
otların yok edilmesi ve böcek mücadelesi hastalığın yayılmasını engelleme
açısından önemlidir.
TOMATO
BLACKRING VIRUS
Yaprakta ve gövde de siyah halkalar şeklinde
belirtilere neden olur. Yaprak sapı ve gövde de kırmızı-kahverengi çizgiler
oluşturur. Hastalığın ilk enfeksiyonundan kurtulan bitkiler simptom yönünden
belirtisiz kalabilir.Yapraklar bu durumda hafif koyu yeşil bir renk alır.
Meyvelerde ise bariz bir simptom görülmez. Etmen domatesin dışında fasulye,
ıspanak, petunya, tütün, hıyar, kabak, pancar, lale, asma, akasya, dişbudak
gibi bitkilerde de hastalık meydana getirmektedir.
Etmen 60-650C de inaktive olmakta,
tek sarmallı RNA içermektedir ve partikülleri polihedral veya izometrik
yapıdadır.Nematodlarla (Longidorus
elangatus, L. atternatus)
taşınmaktdır. Etmen aşıyla, tohumla ve polenlede taşınabilmektedir.
Bu nedenle temiz üretim materyalleri
kullanılmalıdır. Nematodlarla mücadele edilmelidir. Hijyene dikkat edilmelidir.
BİBERLERDE
GÖRÜLEN VİRUS HASTALIKLARI
TOBACCO
MOSAIC VIRUS (TMV)
Yaprak sapının aşağıya doğru kıvrılması ve
yaprakların aşağıya doğru yönelmesine, yaprakların sararmasına, yapraklarda mozayık
şeklinde lekelere neden olur. Bazen meyvelerin üzerinde koyu yeşil kabarık
lekeler görülebilir.
CUCUMBER
MOSAIC VIRUS (CMV)
Boğum aralarının kısalması ile bitkide bodurluğa
yol açar. Erken enfekte olan bitkilerde ise çalılaşma durumu ortaya çıkar.
Meyvede deformasyon, yaprakta açık ve koyu yeşil lekeler görülür.etmen öz su
ile ve yaprak bitlerinden M. persicae
ve M.gei ile taşınabilir.
POTATO X
VIRUS (PVX)
PVX
biberde mozak belirtisine neden olur. Ayrıca biberler üzerinde ince
nekrotik lekeler ve damarlarda beyazlaşmalara yol açar. Bitkilerde bodurlaşma
görülür. Yapraklar normale göre daha küçüktür ve üzerindeki lekeler parlak
görünümlüdür. Yapraklarda içeri doğu kıvrılma görülür.
Mücadeleleri:
Üç
virusun özellikleri dikkate alınarak mücadeleleri yapılmalıdır. Bu nedenle
1)İşçiler siğara içmemelidir. 2) Böceklerle mücadele yapılmalıdır.
BİBERLERDE
GÖRÜLEN BAKTERİYEL HASTALIKLAR
Biberlerde domateslerde görülen hastalıkların
bazıları zararlı olmaktadır.Bunlar
1) Xanthomonas vesicatoria (Bakteriyel
leke)
2) Clavibacter michiganensis subsp.
michiganensis (Bakteriyel kanser)
Ralstonia solanacearum (
Bakteriyel solgunluk)
BİBERLERDE PHYTOPHTHORA
YANIKLIĞI (Phytophthora capsici)
Hastalık biberin dışında domates, patlıcan,
kabak, balkabağı, kavun, karpuz gibi bitkileri de enfekte etmektedir.
Belirtisi:
Biberin bütün aksamı hastalıktan etkilenir. Erken dönemde enfekte olan fideler
ölür. Bitki genellikle kök boğazından enfekte olur. Bu kısımda koyu yeşil suda
haşlanmış gibi görülen ve giderek kuruyup kahverengine dönüşen lekeler meydana
gelir.Gövde lekeleri gövdenin herhangi bir yerinden başkar. Toprak seviyesinde
hastalık en fazla 2.5 ile 5 cm’ye kadar yükselir. Gövde lekeleri gövdeyi
çepeçevre sarar ve lekelerin üst kısımlarının solmasına neden olur. Yurdumuzda
pek fazla yaprak ve meyve enfeksiyonu görülmemektedir. Yapraklarda düzensiz veya daire şeklinde lekelere neden
olur. Zamanla lekenin içi kağıt gibi kuruyarak açık bir renk almaktadır.
Kuruyan ölü bölgeler zamanla çatlar ve yere dökülür.Lekelerin altındaki kısımda
etmenin sporilizasyonu meydana gelir. Meyveler üzerinde de yine lekeler meydana
gelir. Enfekteli meyvelerde hızlı bir kuruma ve buruşma ortaya çıkar. Ancak
meyve dökülmez, bitki üzerinde kalır.
Biyolojisi:
Fungus tohum yüzeyinde veya içinde canlılığını koruduğu gibi toprakta da
korumaktadır. Soğuk ve sıcak iklimlerde kötü koşullarda canlılığını korumak
için oospor meydana getirir.
Hastalıklı
bitkilerde etmenin sporangiofor
ve sporangiumları meydana gelir ve sporangiumları bir su damlacığında
çimlenerek çift kamçılı zoosporlarını oluşturur. Bu sporlar ile bitkiyi enfekte
ederler. Yüksek nemin varlığında sporangiumlar uzun süre canlı kalır. Bu
dönemde rüzgarla uzak mesafelere taşınarak hastalığın yayılmasını sağlarlar.
Sporangiumlardan gelişen zoosporlar
ise yağmur damlaları, sulama suyu
ve akarsularla taşınır.
Mücadelesi:
Temiz tohumluk kullanılmalıdır.
Yabancı
ot mücadelesi yapılmalıdır.
Toprak iyi bir şekilde drene edilmelidir.
Ekim nöbeti uygulanmalıdır.
Bir haftalık aralıklarla tohum yatakları
ilaçlanmalıdır.
İlaçlı mücadelesinde bakırlı preparatlar ve
metalaxyl önerilmektedir.
MİLDİYÖ (Peronospora tabacina)
Hastalık tütünde mavi küf olarak adlandırılır. Biber, patlıcan ve domates
fidelerinde mildiyöye neden olur.
Hastalık yaprakların üst yüzeyinde sarımsı
lekelere neden olur.Daha sonra bu lekeler kahverengine döner. Yaprakların alt
yüzeyinde ise beyaz renkli sporilizasyon meydana gelir.
Biyolojisi:
İnokulum genellikle hava yoluyla enfekteli tütün fideliklerinden sağlıklı domates,
biber ve patlıcan fideliklerine yayılır. Hastalık özellikle yağışlı havalarda
yüksek oranda yayılım göstermektedir.
Mücadelesi:
Domates ve biber fidelikleri tütün fideliklerinden uzağa kurulmalıdır.
Yabancı otlar elemine edilmelidir.
İlaçlı mücadelesinde metalaxyl önerilmektedir.
PATLICANDA
VİRUS HASTALIKLARI
1) TOBACCO MOSAIC VIRUS (TMV)
sıcak
havalarda simptom vermeden taşınır. Normal şartlarda yapraklarda şekil
bozukluğu, açık ve koyu yeşil lekeler
meydana getirir. İleri dönemlerde bodurluğa neden olur.
2) TOBACCO BLACK RING SPOT VIRUS ( Tütün Halkalı Leke Virüsü)
Patlıcanlarda halkalı lekelere neden olur. Hastalıklı yapraklarda şiddetli
sararma ile birlikte benek ve lekelere rastlanır.Polen gelişimi
etkileyerek, Meyve tutumunu olumsuz yönde
etkiler. Etmen özsu ile, M.persicae, Thrips tabaci, soyafasulyesi ve petunya tohumları ile
taşınabilmektedir.
3) EGGPLANT MOTTLED DWARF VIRUS (Patlıcan
Lekeli Cücelik)
Özellikle güney ve batı bölgelerinde patlıcan
yetiştirilen sahalarda ciddi problemler yaratmıştır. Yapraklarda klorotik
beneklilik, damar açılması, deformasyon ve küçülmelere yol açar. Ayrıca zayıf meyve tutumu görülür.
Mücadeleleri: Böcek vektörleri ile ilaçlı
mücadele yapılmalıdır. Meyve toplama veya fide dikimi sırasında özsu
bulaştırmamaya özen gösterilmelidir.
PATLICAN BAKTERİYEL
HASTALIKLARI
Patlıcanda bugüne kadar bakteriyel hastalık
olarak Bakteriyel solgunluk (Ralstonia
solanacearum ) rapor edilmiştir.
PATLICANDA
FUNGAL HASTALIKLAR
1)
PHOMOPSİS
YANIKLIĞI (Phomopsis vexans)
Hastalık
çökerten, gövde yanıklığı, kanser, yaprak lekesi, yaprak yanıklığı gibi değişik
isimler almaktadır. Ülkemizde görülmemiştir. Tropik bölge hastalığıdır.
Bitkinin tüm toprak üstü organlarında zararlıdır. Yapraklarda yuvarlak, grimsi
kahverengi, merkez kısmı açık renkte lekelere, gövde ve dallarda kanserlere,
meyvede ise yapraktaki lekelerin daha genişine neden olur. Enfekte olan
meyveler yumuşar, sulumsu bir hal alır, daha sonrada siyahlaşıp, sertleşir.
Yüksek sıcaklık ve nemli koşullar hastalık gelişimi için uygundur.
2) VERTİCİLLİUM SOLGUNLUĞU (Verticillium albo-atrum)
3)
PHYTOPHTHORA
MEYVE ÇÜRÜKLÜĞÜ (Phytophthora parasitica)
Bir çok
bitki konukçuları arasındadır. Patlıcanlarda meyve çürüklüğüne neden olarak %
70 ürün kaybına neden olur.
Belirtileri: Fideliklerde çökerten ,
bitkinin alt yapraklarında lekeler, ana gövde ve kök boğazında çürüme ve
bitkide yavaş gelişen solgunluk şeklinde ortaya çıkar. Sonunda bitki bütünüyle
ölür.Meyve çürüklüğü ise meyve
oluşumunun her döneminde görülür. Meyvede koyu kahverengi, sulu leke şeklinde
görülür.Etrafında kolaylıkla görülen beyaz sınır mevcuttur. Lekeler hızla
gelişerek 3-4 günde olgun meyveyi kaplar. Lekelerin üzerinde beyazımsı bir küf
tabakası oluşur. Bu tabaka sporangiumlardan ibarettir. Lekeler gömük ve iç içe
geçmiş daireler şeklindedir. Enfeksiyona maruz kalmış meyve olgunlaşmadan
dökülür.
Biyolojisi: Hastalık fideliklerde
toprak kökenli inokulumdan sulama suyu yardımıyla bulaşır. Fungus sporları
topraktan yağmur yardımıyla meyveye sıçrar. Enfeksiyon olması için yaralar
mutlak gereklidir. Sıcaklığın 15 0C olduğu yüksek nemli bölgelerde
epidemiler yapar.
Mücadelesi: 1) Fidelik toprağına
fümigasyon yapılmalıdır.
2)
Hastalıklı fideler yok edimelidir.
3)Derin
sürüm
4)3
yıllık rotasyon uygulanmalıdır.
KABAKGİLLERDE
GÖRÜLEN FUNGAL HASTALIKLAR
Mildiyö (Pseudoperonospora cubensis)
Hastalık yurdumuzda tarla ve örtü altı
yetiştiriciliğinde sorundur. Esas olarak hıyar ve karpuzda görülür.
Belirtileri:
Yapraklar üzerinde düzensiz
sarımsıdan kahverengine kadar değişen renklerde lekelere neden olur.
Zamanla lekeler köşeli yaprak lekesine dönüşür. Nemli koşullarda yaprakların
alt yüzeyinde morumsu renkte mildiyö gelişir. Bu kısımda hastalık etmeninin
sporangiofor ve sporangium’ ları bulunur. Lekelerin büyüklüğü zamanla artar ve
yapraklar kuruyup ölürler. Meyvelerde deformasyona neden olurlar.
Biyolojisi:
Kışı oospor halinde geçirir. Ancak sera koşullarında etmen seradaki bitkiler üzerinde canlılığını
sürdürmektedir. Rüzgarlar ile hastalık başka alanlara taşınabilir. Nemli
koşullar hastalık gelişimi için uygundur.
Mücadelesi:
1) Sıralar arası gerekli mesafe bırakılarak iyi bir havalandırma sağlanmalı ve
bitki yüzeyi nemden korunmalıdır.
2) Çok nemli ve soğuk günlerde seralarda soba
yakılmalıdır.
3) İlaçlı mücadelesinde Maneb, Mancozeb ve
Chlorothalonil önerilmektedir. İlaçlama sırasında yaprakların alt yüzeyine
mutlaka ilaç temas etmesi gerekir ve ilaca bir yapıştırıcı ilave edilmelidir.
KÜLLEME (Erysiphe
cichoracearum)
Hıyar, kavun, kabak, balkabağında küllemeye
neden olur. Güneyde örtü altı yetiştiriciliğinde önemli bir hastalıktır.
Yapraklar üzerinde diğer küllemelerde olduğu
gibi beyaz tozlu lekelere neden olur. İlk olarak tepedeki yapaklar etkilenir ve
solup ölürler. Meyvede belirgin bir belirti oluşturmaz. Hastalık gelişimi için
yüksek sıcaklık uygundur.
Mücadelesi: Kükürtlü preparatlar
önerilir. Sistemik fungusitlerden Triadimefon hastalıkla mücadelede başarılı
sonuç vermektedir.
ANTRAKNOZ
(Colletotrichum lagenarium Syn:Colletotrichum orbiculare)
Salatalık, kavun, karpuz enfekte
etmektedir.Nemli koşullarda ciddi zararlara neden olur.
Belirtisi:
Bitkinin tüm toprak üstü kısımlarında belirti oluşturur. Hastalık tohum kökenli
olup, genç fideler üzerinde enfeksiyon yapar. İlk belirtiler kotiledonlarda
solma ve aşağıya doğru sarkma ile birlikte gövde üzerinde lekeler meydana
gelir. Yapraklardaki lekeler başlangıçta küçük sarımsı sulumsu görünüştedir. Zamanla lekeler
genişler ve kahverengiye döner. Bir süre sonra tüm yaprak canlılığını
kaybeder.Yaprak sapı ve gövdede merkez kısmı açık renkte uzunumsu siyah
lekelere neden olur ve bu lekelerin ötesindeki dokununda ölmesine neden olur.
Gövde kanseri salatalıkta az görülür.
Hastalık meyve ve meyve sapında da enfeksiyon
oluşturur. Meyve üzerinde çökük dairesel siyah renkte kanser belirtileri neden
olur. Karpuzda leke büyüklüğü 6-13mm dir.
Nemli koşullarda lezyonun siyah merkez kısmında somon renginde
jelatinimsi spor yığınları meydana gelir.Karakteristik renkteki kanser hattı
diğer hastalıklar ile asla karıştırılamaz. Benzer lekelere kavun ve salatalık
meyvelerinde de neden olur.Genç meyveler, özellikle karpuz meyvesi kararıp,
ölebilir. Kanserli meyvelerde kabuktaki
çatlamalardan dolayı sekonder organizmalar doku içine girer ve çürümeye neden
olur.
Biyolojisi:
Hastalık etmeni tohum kabuğu üzerinde en az 5 yıl canlı kalır.Kışı tohumda ve
hastalıklı bitki artıkları üzerinde geçirir. Hastalıklı materyal üzerindeki
sporlar su, rüzgar, böcekler vs. ile taşınır. Nemli ve yağışlı hava hastalık
gelişimi ve yayılmasını teşvik ederOptimum sıcaklık isteği 240C
dir..
Mücadelesi: Temiz tohum kullanılmalıdır.
Konukçusu olmayan bitkilerle 3 yıllık ekim
nöbeti uygulanmalıdır.
Sezon sonunda hastalıklı meyve ve diğer bitki
kısımları ortamdan uzaklaştırılmalıdır.
Dayanıklı çeşitler kullanılmalıdır.
İlaçlı mücadelesinde Maneb, Mancozeb,
Chlorothalonil, Benomyl veya daha etkili
olarak Chlorothalonil ile Benomy veya mancozeb karışımı önerilmektedir.Yeşil
aksam ilaçlamasına enfeksiyondan önce başlanmalı ve 7 gün arayla tekrarlanmalıdır.
UYUZ (Cladosporium cucumerinum)
Hastalık etmeni kavun, karpuz, kabak, salatalık,
su kabağında enfeksiyon yapar. Bitkinin tüm toprak üstü aksamında belirtiye
neden olur.
Belirtileri:
İlk belirtileri yaprağın üzerinde açık sulu veya açık yeşil benekler şeklinde
görülür.Aynı belirtiler yaprak sapında ve gövde üzerinde de oluşabilir. Ölü
yaprak dokuları çatlar. Lekeler zamanla beyaz renge döner. Lekeler üzerindeki
damarlar ise kahverengi kalır.Hastalık
meyveyi tüm gelişme dönemlerinde enfekte edebilir. Genç dönemdeki bitkiler
etmene karşı duyarlıdır. Meyve üzerinde gri renkte 1-2.5 cm çapında lekeler meydana gelir. Lekelerden önce sulu
daha sonra zamkımsı ve katı olan bir bitki özsuyu dışarıya sızar.Belirtiler
zamanla daha koyulaşıp mantarlaşır ve çukurlaşır. Nemli koşullarda lekeli
kısımlarda koyu zeytin yeşili kadifemsi bir tabaka gelişir.
Biyolojisi:
Kışı tohum ve hastalıklı bitki artıkları üzerinde geçirir. Nemli koşullar ve
serin geceler hastalık gelişimini teşvik eder.
Mücadelesi: Kabakgillerle akraba olmayan bitkiler ile
3 yıllık ekim nöbeti uygulanmalıdır.
Seralarda iyi bir havalandırma sağlanarak nisbi
nem düşük tutulmalıdır.
İlaçlı mücadelesinde Maneb, Mancozeb ve
Chlorothalonil ile ilaçlama
önerilmektedir.
KAVUNDA
FUSARİUM SOLGUNLUĞU (Fusarium oxysporum f. sp. melonis)
Bitki
tüm gelişme dönemlerinde hastalıktan etkilenir. Ağır enfekte olmuş topraklarda
ve düşük sıcaklıkta fideler çıkmadan ölür. Bitkilerde cüceleşme, sararma ve
solma ve dallarda kuruma şeklinde
karakterize edilir. Hastalık nedeniyle bazen kök boğazında uzun ve derin
kahverengi yaralar meydana gelir. Nemli koşullarda buralarda hastalık etmeninin
sarı-pembe tonlarda sporulasyonu gözlenir. Sistemik olarak enfekte olmuş
bitkilerde meyve sap ucundan itibaren çürümeye başlar. Çürüme özellikle
olgunlaşmaya yakın meyvelerde görülür. Bir süre sonra çürüyen kısımlar üzerinde
misaliyal gelişme meydana gelir.
Hastalık
makro, mikro ve chlamidospor olmak üzere üç çeşit spor meydana getirir.
Hastalık
toprakta uzun yıllar (chlamidosporlar 4 yıl) canlı kalabilir. Hastalık gelişimi
sıcak toprakta daha fazla olmaktadır. İç Anadolu’da önemli bir hastalıktır.
Hastalığın ırkları vardır.
Mücadelesi: Etkili bir mücadelesi yoktur. Ekim nöbeti önerilmektedir. Dayanıklı
çeşitler var ise bunlar kullanılabilir. Fideyi belli bir döneme kadar koruması
için tohum ilaçlaması önerilmektedir.
KARPUZDA
FUSARİUM SOLGUNLUĞU (Fusarium oxysporum f. sp. niveum)
Bitki
tüm gelişme dönemlerinde hastalıktan etkilenir. Fideliklerde çökerten,
bitkilerde cüceleşme, solgunluk ve ölüm ile karakterize edilmektedir. Genç
fideler çürüyüp ölür veya kotiledon yapraklarında solgunlaşma görülür.
Fidelerde ise zayıf ve bodur bir gelişme gözlenir. Daha gelişmiş bitkilerde ise
hastalık hızlı bir solgunluk şeklinde ortaya çıkar ve en geç 10 gün içinde
bitkiyi bütünüyle kurutur.
Hastalık
nedeniyle iletim demetlerinde nekroz ortaya çıkar. Yağışlı havalarda ölü dallar
üzerinde beyaz, pembe renkte misel gelişmesi gözlenir. Hastalığın ileri
aşamasında kökler bütünüyle kurur ve çürür.
Dayanıklı bitkilerde ise hastalık yavaş bir gelişme gösterir ve bodurluğa neden
olur. Hastalık etmeninin Irk 0, Irk 1 ve Irk 2 olmak üzere 3 ırkı mevcuttur.
Hastalık
etmeni toprak kökenlidir.Toprakta ve tohumda uzun yıllar canlılığını korur.
Karpuz bitkisinin olmadığı durumlarda
toprakta 16 yıl canlı kaldığı tespit edilmiştir. Tohum üzerinde 2 yıl veya daha
uzun süre canlılığını sürdürür. Mücadelesi kavun solgunluğunda olduğu gibidir.
CUCURBİT’LERDE GÖRÜLEN
BAKTERİYEL HASTALIKLAR
1)
Köşeli Yaprak Lekesi (Pseudomonas syringae pv. lachrymans)
2)
Yaprak Lekesi
(Xanthomonas cucurbitae, X. melonis)
3)
Bakteriyel Solgunluk (Erwinia tracheiphila)
4)
Yaprak Lekesi ve Meyve Çürüklüğü (Acidovorax avenae subsp. citrulli)
5)
Yumuşak Çürük (Erwinia
carotovora subsp. carotovora)
6)
Kahverengi Leke (
Pantoea ananas pv. ananas)
7)
Bakteriyel Kabuk Çürüklüğü (Erwinia cacticida)
BAKTERİYEL SOLGUNLUK (Erwinia tracheiphila)
Hıyar ve
kabak en hassas konukçularıdır. Ülkemizde saptanmamıştır. Gram negatif bir
bakteridir. Başlangıçta tek tek yaprakların solması ve kuruması ile karakterize
edilir.Daha sonra bir veya daha fazla yan dal veya tüm bitki solar. Bazen başlangıç belirtileri Hıyar
böceğinin çiğneme zararı ile başlar, böyle bir zararlanmanın çevresindeki
yaprak dokusu koyu yeşil olur ve hızlı bir şekilde solar. Genç bitkilerde
belirtiler daha hızlı gelişir.
Belirtiye
dayanan teşhis; Şiddetli etkilenen bir yaprak, dal veya bitki gövdesinin
dibinden bir kesit alınıp, kesilen iletim demetlerinde bir bakteriyel akıntının
oluşup oluşmadığına bakılarak yapılır.
Biyolojisi: Etmen hıyar böceklerinde
kışlar. Bakteriler daha çok orta bağırsakta bulunmakta ve böcekte
çoğalmaktadır. Böceklerin beslenmesi
sırasında bakteri taşınmaktadır. Bakteri tohum ve toprakla taşınmaz.
Mücadelesi: Primer inokulum kaynağı
olan böcekler beslenmeden önce öldürülmelidir. Dayanıklı çeşitler
kullanılmalıdır.
Bakırlı
ilaçlar ve antibiotikler önerilmektedir.
KÖŞELİ
YAPRAK LEKESİ (Pseudomonas syringae pv. lachrymans)
Kabakgillerde tüm dünyada görülen bir
hastalıktır. Ülkemizde hıyarlarda yaygındır.
Belirtileri: Hıyarda belirtiler yaprak,
çiçek ve meyvede gözükmektedir. Yaprak üzerindeki lekeler değişik boyutlarda ve
damarların leke gelişimini sınırlaması nedeniyle köşelidir. Başlangıçta lekeler
suludur. Sulu lekeler daha sonra griye döner ve ölür. Olgunluğa yaklaşan
yapraklar daha yaşlı yapraklara göre daha duyarlıdır. Meyve lekeleri yaprak
lekelerinden daha küçük ve hemen hemen yuvarlaktır. Hastalıklı kısım öldüğünde
doku beyazlaşır veya ten rengine döner ve çatlayabilir. Meyve lekeleri
genellikle yüzeyseldir.
Kabakta
yaprak lekeleri değişik boyutta, kahverengi ve sarı bir hale ile çevrilidir.
Ölü alanlara bitişik doku, nemli havada, bilhassa yaprak altında sulu görülür.
Karpuzda
yaprak lekeleri küçük, siyah renkte genellikle yuvarlak ve sarı bir hale ile
çevrili olarak başlar. Lekeler genişlerken düzensiz şekilli olurlar ve yaprak
aralarını kaplayarak büyük alanları oluştururlar.
Biyolojisi: Bakteri yaygın olarak
tohumda kışlar. Hastalıklı bitki artıklarında da kışlayabilir. Etmen drenaj
suyu ile taşınabilir. Yağmurlar sırasında enfeksiyonlu fidelerden, topraktan
veya hastalıklı bitki artıklarından sıçratılabilir.
Islak
koşullar özellikle yağmur ve yağmurlama sulama ile teşvik edilir. Optimum
sıcaklık isteği 24-280C dir. Aşırı Azot hastalığı artırır.
Mücadelesi: Hastalıksız tohum
kullanılmalıdır.
Birkaç
tohum ilaçlama yönteminin tohumdaki bakterileri öldürmede kısmen etkili olduğu
bildirilmiştir.Örneğin; sıcak su muamelesi, sıcak hava uygulaması, organik
tuzlarda, organik asitlerde ve antibiotiklerde tohumun tutulması gibi.
Bir iki
yıllık ekim nöbeti önerilmektedir.
Yağmurlama
sulamadan kaçınılmalıdır.
Fazla
Azotlu gübre kullanılmamalıdır.
Dayanıklı
çeşitler kullanılmalıdır.
Üretim
alanlarında bakırlı ilaçlar, Maneb, Mancozeb gibi fungusitlerle birlikte
kullanılabilir.Hastalık görülmeden veya tek tük görülünce ilaçlamaya başlanmak
üzere 10 gün arayla 3 defa
Bakıroksiklorür 50, Bakıroksit 50 % 0.3, Maneb 80 % 0.2 oranında ülkemizde tavsiye edilmektedir.
CUCURBİT’LERDE
VİRÜS HASTALIKLARI
MOSAIC VIRUS
Kavun,
kabak ve salatlıkta önemlidir. Üç virus cucurbit’leri etkilemektir. Bunlar
Cucumber Mosaic Virus (CMV), Watermelon
Mosaic-2 (WM-2) ve Squash Mosaic Virus
(SqMV) dir. CMV Cucurbitlerle ilişkisi
olmayan çok sayıda sebze ve diğer bitkilerde hastalığa neden olabilmektedir.
WM-2 Cucurbitlerin yanı sıra baklagilleride enfekte edebilmektedir. Mozaikle
enfekteli bitkiler cüceleşir ve genç yapraklar küçülür, beneklenme meydana
gelir ve bazen bükülür. CMV ile enfekteli kavun ve salatalıkların genç
yaprakları bazen solar ve ölür. Yaşlı yapraklar sararıp, kurur. CMV ve WM-2
kışı bazı iki ve çok yıllık bitkilerde geçirir ve genellikle afitler ile yeni bitkilere taşınırlar.SqMV
enfekteli tohumlar ile yeni alanlara taşınmaktadır. CMV esas olarak Afit’lerle
(bunun yanı sıra Hıyar böcekleri ile) WM-2 Afit’lerle, SqMV ise Hıyar böcekleri
ve işcilerle yayılır. Mücadelesi diğer virus hastalıklarında olduğu gibidir.
LAHANA, KARNABAHAR, BROKOLİ HASTALIKLARI
Plasmodiophora
brassicae (Clubroot, yumru kök veya kök uru hastalığı)
Hastalık tüm dünyada yaygındır. Lahana ile birlikte
şalgam ve karnabaharıda enfekte eder. Bununla birlikte Brokoli, Çin Lahanası,
Turp ve Crucifera yabancı otlar konukçuları arasındadır.
Belirtileri: Bitkinin
toprak üstü kısımlarında sararma ve solmaya neden olur. Tipik belirtileri
toprak altı organlarında oluşur ve yan köklerde anormal büyümelere neden
olur.Etmen köklerde, yan köklerde ve kök ucunda zarar yapar ve adeta ur benzeri
gelişmelere neden olur. Bu tür bitkilerde küçük baş gelişmesi gözlenir.
Bitkilerd genelde bir solgunluk gözlenir.
Biyolojisi: Etmen
bitkinin kökünden, genç kökler üzerindeki tüylerden, sekonder kökler üzerindeki
yaralardan girer.Girişi takiben köklerde büyüme başlar ve fungusun sporları
meydana gelir. Daha sonra köklerin çürümesi ile birlikte bu sporlar tarla
suyuna ve toprağa karışır. Sporlar ayakkabılarla, aletlerle ve toprak suyuyla,
bulaşık gübrelerle çevreye yayılır. Hastalık toprak kökenlidir ve toprakta en
az 7 yıl canlı kalır. Hastalık gelişimi için uygun toprak pH sı 7.2 den az
olmalıdır. Serin, ıslak ve asidik karakterdeki topraklar hastalık gelişmesini kamçılar.
Mücadelesi: Fidelik toprağı temiz yerden alınmalıdır. Fidelik içindeki Crucifer
yabancı otlar ortamdan uzaklaştırılmalıdır.En az 7 yıllık ekim nöbeti
uygulanmalıdır. Metansodyum, Dazomet gibi ilaçlar ile ekimden 14 veya 21 gün
önce toprak ilaçlaması yapılmalıdır.Etkili bir kimyasal mücadelesi yoktur.
SİYAH BACAK HASTALIĞI (Phoma (Plenodomus)
lingam)
Hastalık
eşeyli dönemine göre Leptosphaeria maculans olarak isimlendirilmektedir.
Kırmızı ve beyaz lahana türlerinde, çin kabağı,
turp, hardal gibi ürünlerde zararlı bir hastalıktır. Bunun yanında çok sayıda
yabancı otuda enfekte eder.
Belirtileri:
Fidelikten hasada kadar her dönemde bitkiyi hastalandırır. Fideliklerde
kotiledonları enfekte eder ve fideler vaktinden önce ölür. Tarladaki bitkilerin
gövdesinde ise uzun açık kahverengi renkte alanlar veya gömük lekeler meydana
getirir. Gövdenin taban kısmında siyah güneş yanığı şeklinde kansere neden
olur. Gövde kanseri zamanla genişler ve gövdeyi kuşak gibi sarar. Bitkide
solgunluğa neden olur. Hastalık bitkide kök sistemini tahrip eder ve bunun
sonucu olarak da hastalıklı kısımlarda yeni bir kök gelişmesi başlar.
Yapraklarda açık kahverenginde yuvarlak lekelere neden olur.Daha sonra
lekelerin merkezi kül rengine dönüşür. Gövdedeki kanser ve yapraklardaki
lekeler üzerinde siyah piknidler meydana gelir.
Biyolojisi:
Hastalıklı bitki artıklarında ve tohumda kışlar. Artıklarda 2-3 yıl canlı
kalabilmektedir. Yeni alanlara enfekteli tohumlarla taşınır. Hastalığın eşeyli
döneminde pseudotheciumlar meydana gelir.
Mücadelesi:
1) 4 yıllık ekim nöbeti uygulanmalıdır.
2)Temiz tohum kullanılmalıdır.
3)Hastalıklı bitki artıkları yok edilmelidir.
4) Tohumlar ekilmeden önce Thiram ile
ilaçlanmalıdır.
5) Tarlada iyi bir drenaj sağlanmalıdır.
6) Hassas Crucifer yabancı otlar eradike edilmelidir.
7)Hastalık belirtisi taşıyan fideler tarlaya şaşırtılmamalıdır.
CRUCİFER’LERDE
ALTERNARİA
Lahanada
Alternaria Yaprak Lekesi (Alternaria brassicae)
Karnabaharda
Kahverengi Çürüklük (Alternaria brassicola)
Hastalık özellikle fide yataklarında oldukça
zarar yapar ve yeni gelişmekte olan fidelerin gövdelerinde küçük koyu lekelere
neden olur ve bunun sonucunda da
çökerten meydana gelir. Esas zararı lahana, brokoli ve karnabahar başlarında
yapar. Bunlar üzerinde lekeler oluşur ve kahverengileşme meydana gelir.
Hastalık lahana ve brokolide her bir çiçeğin kenarından başlayarak kahverengileşmeye
neden olur. Böyle ürünlerin pazar değeri düşer.
Hastalığın yaprak lekeleri küçük noktacıklardan
5-7.5 cm çapa kadar gelişir ve yaşlı yapraklarda yaygındır. Küçük sarı, zayıf
alanlar şeklinde başlar ve daha sonra
konsantrik halkalar şeklinde gelişen kahverengimsi- siyah lekelere
dönüşür.
Alt yapraklarda meydana gelen karakteristik
halkalı lekeler ile kolaylıkla tanınır. Nemli koşullarda bu lekelerin
üzerlerinde siyah tozlu fungus gelişmesi gözlenir. Depolama esnasında lekeler
büyür.
İki Alternaria türüde zararlıdır. Sadece
mikolojik farklılık vardır.
Biyolojisi:
Hastalık etmeni esen rüzgarla, su sıçramasıyla, aletle, insanlarla ve
hayvanlarla tarlada taşınır. Fungus kışı hastalıklı bitki artıkları üzerinde ve
tohumda geçirir. Nemli koşullar hastalık gelişimi teşvik eder.
Mücadelesi:
1) Yağmurlama sulama yapılmamalıdır.
2)Uzun süreli ekim nöbeti uygulanmalıdır.
3) Tohum ilaçlaması yapılmalıdır.
4)Maneb, Chlorotholanil kimyasal mücadelesi için
önerilmektedir.
MİLDİYÖ (Peronospora
parasitica)
Hastalık
özellikle lahana ve brokolide zarar yapar. Yüksek nemde ortaya çıkan bir
hastalıktır. Bitkinin tüm dönemlerinde enfeksiyon oluşur. Fideliklerde oldukça
önemli zararlara neden olur. Yapraklarda küçük önceleri sarı renkte daha sonra
kahverengiye dönen lekelere neden olur. Lekelerin etrafı mavimsi siyah
renktedir. Nemli havalarda yaprakların alt kısmında beyaz tozlu görünüşte küf
tabakası gelişir. Genç yapraklar ve kotiledonlar aşağıya doğru sarkar. Hastalık
şiddetli olduğunda tüm yapraklar ölür.Hastalıklı lahana başlarında çok sayıda,
çeşitli büyüklükte siyah lekeler meydana gelir. Bu görünüş bakteri
enfeksiyonuna benzer.
Şalgam
ve turpta köklerde etkilenmektedir.
Tohumda,
crucifer yabancı otlarda ve belkide toprakta kışı geçirir. İlkbahar ve
sonbaharda serin havalarda hastalık ilerler.
Mücadelesi
diğer mildiyöler gibidir. Bakırlı fungusitler ve Chlorotholonil ile yaprakların
alt yüzeyleri ilaçlanır.
FUSARİUM SOLGUNLUĞU (Fusarium oxysporum
f. sp. conglutinans)
Hassas
lahana varyetelerinde çok zararlıdır. Hastalanmış bitkiler sarı görünüşte ve
bodurdur. İlk belirtiler fideliklerde başlar ve bu fideler tarlaya
şaşırtılmasından 2-4 hafta sonra yapraklarda açık sarımsı, yeşil renkte lekeler
görülür. Bir süre sonra bütün yapraklar sararır. Alt yapraklar birer birer
dökülür. Hastalanan yapraklar erken
düştüğü için baş yapraksız olarak kalır. Vasküler doku etkilenen yaprak
kısımlarında koyu kahverengindedir.
Hastalık tarlada farklı şekilde seyreder. Bazı bitkiler hemen ölürken bazıları
3-4 ay sararmış olarak kalır. Etmen gövdedeki iletim demetlerinde yani ksilemde
sarıdan açık kahverengiye doğru değişen bir renk değişmesine neden olur.
Hastalık
diğer Fusarium’lar gibi kökten giriş yapar. Toprakta uzun süre canlı kalabilir.
Yüksek toprak sıcaklığı hastalığın gelişimini artırır.
Mücadelesinde
tohum ilaçlaması ve ekim nöbeti önerilmektedir.
BEYAZ
ÇÜRÜKLÜK (Sclerotinia sclerotiorum)
Hastalığın geniş bir konukçu dizisi
vardır.Hastalık sadece tarla koşullarında değil nakliye ve depo koşullarında da
gelişmektedir.
Belirtileri:
Hastalık etmeninin ilk belirtileri toprağa yakın gövde ve dallarda sulu alanlar
şeklinde olur. Bir süre sonra yapraklar solar ve 10-14 gün sonra bitki
bütünüyle çöker. Baş üzerinde beyaz pamuğumsu bir fungus miselyumu gelişir.
Bunun üzerinde çeşitli büyüklükte (yaklaşık olarak mercimek büyüklüğünde)
sclerotiler oluşur.
İkinci yıla tohumluk olarak bırakılan karnabahar
ve lahanalarda hastalık gövdeyi enfekte eder.
Gövde üzerinde uzun grimsi-beyaz renkte lekeler
meydana gelir.
Biyolojisi: Hastalık topraktaki canlı veya ölü doku
üzerinde miselyum şeklinde veya toprağa karışan scleroti şeklinde kışlar.
Sclerotiler çimlenerek apotheciumları oluşturur. Apotheciumlar içindeki
herbirinde 8 adet ascosporun yer aldığı ascuslar bulunur. Ascuslar olgunlaştığında ascosporlar ile
hastalık çevreye yayılır ve hastalığı başlatırlar. Toprak altından bulaşma ise
sclerotilerin direk çimlenerek miselyum oluşturması ile gerçekleşir. Hastalık
yüksek nemde gelişir.
Mücadelesi
diğer Sclerotinia türleri ile aynıdır.
BAŞ ÇÜRÜKLÜĞÜ VEYA ÇÖKERTEN ( Rhizoctonia
solani)
Eşeyli
dönemine göre aldığı isim Pellicularia filamentosa’dır.
Çok
geniş konukçu dizisine sahiptir. Pek çok sebze tünde zararlıdır.
Belirtileri: Hastalığın ilk belirtileri çökerten
şeklinde kendini gösterir. Soğuk ve nemli topraklarda tohum çürür ve toprak
dışına çıkamaz. Çimlenip toprak üstüne çıkan bitkilerde gövdenin toprak hattı
kısmında siyahlaşma ve bu kısmın kuşak gibi sarılması ile karakterize edilir.
Hastalanan bitkiler cılızdır, küçük baş oluştururlar ve bazen solar ve
ölürler.Tarlaya aktarıldıktan sonra bitkilerin dip kısmında çürüme gelişir.
Toprağa yakın alt yapraklarda siyah lekeler oluşur. Toprak ve gövde lekesi
arasında bir fungal hif meydana gelir.
Fideliklerde
daireler şeklinde çökerten belirtisi görülür. Hastalık etmeni toprak altında
çürümeye neden olur. Bunun sonucunda ise alt yapraklarda solgunluk veya aşağıya
doğru sarkma gözlenir. Baş çürüklüğünde ise hastalık etmeni dış yaprakların
tabanında akışkan koyu renkli çürüme meydana gelir. Dış yapraklar solar,
donuklaşır ve ana gövde kenarında siyah bir renk alır. Yapraklar öldüğünde
tabandan itibaren kurur.
Biyolojisi: Hastalığın eşeysiz dönemi esas enfeksiyonu
gerçekleştirir. Uygun olmayan koşullarda hastalık etmeni toprakta küçük kahverengi
sclerotiler meydana getirir. Enfeksiyon yaralardan ve doğal açıklıklardan
gerçekleşir. Nemli koşullar hastalık
gelişimi için uygundur.
Mücadelesi: Fideliklerde temiz toprak kullanılmalıdır.
Fidelik
toprağı Chlorpicrin, Dazomet, PCNB-Captan gibi ilaçlar ile ilaçlanmalıdır.
En az 4
yıllık ekim nöbeti uygulanmalıdır.
Tohumlar
Captan veya Thiram ile ilaçlanmadan önce sıcak su ile muamele edilmelidir.
Crucifer’lerde
Ödem
Fizyolojik bir rahatsızlıktır. Serin geceleri takip eden ılık ve nemli havaların
olduğu koşullarada gelişir. Bu koşullarda su alımı, su kaybından daha hızlıdır.
Yaprak yüzeyinde küçük kahverengimsi gri siğil benzeri gelişmelere neden olur.
Yaprak epidermisi parçalanır ve zamanla mantarlaşır. Bu gelişmeler böcek vs. gibi nedenlerle zarar görmüş
yapraklarda görülür.
CRUCİFER’DE GÖRÜLEN BAKTERİYEL HASTALIKLAR
Siyah Damar Çürüklüğü (Xanthomonas campestris pv. campestris)
Karnabahar ve Brokoli’de Kağıdımsı Leke ( Pseudomonas syringae pv. maculicola)
Yaprak Lekesi ve Gövde Çürüklüğü (Pseudomonas viridiflava)
Bayır Turpunda Bakteriyel Yaprak Lekesi (Xanthomonas
campestris pv.armoraciae)
Gövde ve Köklerde Yumuşak Çürüklük (Erwinia carotovora subsp. carotovora)
(Pseudomonas marginalis)
Crucifer’lerde görülen en önemli bakteriyel
hastalık hemen hemen tüm crucifer’leri etkileyen Siyah Damar Çürüklüğü’dür.
Siyah Damar Çürüklüğü (Xanthomonas campestris pv. campestris)
Tüm dünyada lahanagilleri etkileyen en önemli
hastalıktır. Uygun yağış ve sıcaklıkta (15-210C) yetiştiriciliği
yapılan tüm çeşitleri yakalar. Hastalık ilk olarak Kentucky’de tespit edilmiş
ve sonra tüm dünyada çok çabuk yayılmıştır.
Crucifer’lerde en çabuk hastalanan lahana ve
karnabahardır. Brokoli ve Brüksel Lahanası orta derecede hastalanmaktadır.
Gram negatif bir bakteridir.
Belirtileri: Bitkiler gelişme döneminin herhangi bir
döneminde enfeksiyon alabilir.Genç bitkilerde enfeksiyon kotiledonlardan olmuş ise kotiledonların önce
kenarları siyahlaşır ve daha sonra pörsür ve düşerler.Gerçek yapraklarda
kenarlarından enfekte edilebilir.İlk belirti yaprak kenarında küçük bir alanın
V şeklinde solması ve sararması şeklindedir. Hastalık alanı genişlerken onun
yakınındaki doku siyahlaşır veya kahverengileşir.Etkilenen alan içindeki
vasküler dokuda siyahlaşır. Küçük baş oluşumu gözlenir ve alt
yapraklar dökülür.Başın bir kenarında simptomlar çok şiddetlidir. Hastalanan
başlarda yumuşak çürüklük gelişir.
Biyolojisi
ve Epidemiyolojisi: Hastalık etmeni tohumda ve hastalıklı bitki artıkları
üzerinde kışlar. Bitki artıkları üzerinde 1 ila 2 yıl canlı
kalabilir.İlkbaharda, fideler çıkarken bakteriler ya doğrudan ya da stoma
yoluyla kotiledonlardan genç yapraklara geçer. Bakteriler iletim demetleri
yoluyla önce aşağı doğru gövdeye, sonra oradan köklere ve tekrar yukarı doğru
yapraklara göç eder.
Daha sonraki inokulasyonlar yaprak kenarları
boyunca hidadotlardan, böcek beslenme yaralarından ve karnabahar gibi çok
hassas bitkilerin stomalarından olur.
Bakteri tohumla, akan su veya sıçratma suyu ile
ve enfeksiyonlu bitkilerin ellenmesi ile taşınır.
Hastalık gelişimi için yağmur veya çiğ ve optimum 26-310C
sıcaklık gereklidir.
Mücadelesi:
1) Temiz tohum kullanılmalıdır.
2) Lahana artıklarının hemen toprağa gömülmesi
ve bulaşık araçların dezenfeksiyonu önemlidir.
3) Dayanıklı çeşitler kullanılmalıdır.
4) İki yıllık ekim nöbeti uygulanmalıdır.
5) Sıcak su muamelesi: Brüksel Lahanasında 500C
de 25 dakika., karnabaharda 500C de 20 dakikalık süre tohumlardaki
bakteriyi öldürmektedir.Antibiotik, NaOCl ve thiram’dan oluşan karışımın hem
siyah çürüklük hem de Phoma hastalığının
önlenmesinde ümit var bulunmuştur.
6) Üretim alanında erken dönemde çok az
hastalıklı bitki görülürse, birkaç
bakırlı ilaç uygulaması hastalık dağılmasını azaltabilir.
CRUCİFER’DE
GÖRÜLEN VİRUS HASTALIKLARI
Cauliflower
Mosaic Virus (Karnabahar’da mozaik virusu)
Karnabahar, lahana dahil olmak üzere değişik
konukçuları bulunmaktadır. Yurdumuzda her iki konukçuda da saptanmıştır.
İlk
belirtileri yaprakların dip kısmından başlayarak tüm yaprak ayasını saran renk
açılması şeklinde ortaya çıkar. Daha
sonraki dönemlerde damarlar sararır, yaprak ayası küçük, nekrotik lekelerin de
bulunduğu klorotik görünüm arz eder. Yaprak simetrisi bozulur. Enfeksiyon erken
dönemde olmuş ise lahanada baş oluşumu gerçekleşmez. Gerek beyaz gerekse
kırmızı kahanalarda siğil şeklinde
nekrotik yapıda lekeler meydana gelir.
Çift
sarmallı DNA içeren bir virustur.
Hastalık etmeni yaprak bitlerinden Brevicorne
brassicae tarafından semi-persistent olarak taşınabilmektedir. Bunun yanı
sıra özsuyla da taşınmaktadır.
Mücadelesinde vektör böceklerin mücadelesi
önemlidir.
SOĞAN VE SARIMSAK HASTALIKLARI
SOĞAN SÜRMESİ (Uromyces cepulae ve U.
colchici)
Hastalık
etmeni soğan, sarımsak ve taze soğanı enfekte eder.Allium türlerinde görülür.
Soğan, pırasa ve taze soğan hastalığa hassastır. Kırmızı soğan ve bazı Allium
süs bitkileri hastalığa dayanıklıdır.
Belirtileri: Hastalık yaprak dokusu
içinde, kınında ve yumruda çizgiler meydana getirir. Bu çizgiler hastalığın
koyu kahverengindeki sporları ile doludur. Lekeler ilk olarak bir yapraklı
fidelerde meydana gelir ve bitkinin gelişmesi ile birlikteyeni gelişen
kısımlara geçer. Etkilenen bitkiler cüceleşir ve yavaş yavaş ölür.
Biyolojisi: Etmen çok hücreli bir
teliospor halinde toprakta uzun yıllar yaşar. Miselyum önemli bir enfeksiyon
etmeni değildir.Bir dinlenme periyodundan sonra sporlar çimlenir
ve genç
kotiledonları enfekte eder. Fungus soğanın içinde kalır, beslenir ve sistemik
olarak soğanın çimlenmesi ile birlikte kotiledonlardan ilk primer yapraklara
geçer. Epidermis altında ilk karakteristik koyu kabarcıklar meydana getirir.
Bunların içi spor ile doludur. Daha sonra epidermis patlar ve sporlar toprağa
dökülür.
Bulaşık
toprakta etmen 15 yıl canlılığını korur. Sporlar hastalıklı bitki kısımları, su
ve toprakla yayılır.
Sıcaklık
hastalığı sınırlayan en önemli faktördür. Fungus düşük sıcaklıkta iyi
gelişmektedir. 15 0C’nin üzerindeki toprak sıcaklığında ise gelişme
tamamen durmaktadır.
Mücadelesi: Temiz soğan ve fide
kullanılmalıdır.
Tohum ve
toprağa direk fungusit uygulanabilir.Tarla
Formaldehit veya Mancozeb traktöre takılı bir tank ile ekim
sırasında ilaçlanır.
Tohum
Thiram ile ilaçlanabilir.
PAS ( Puccinia
porri)
Soğan, taze
soğan, sarımsak, pırasa ve yabani soğangilleride enfekte eder. Ülkemizde
etmenin üredospor ve teliosporları görülmüştür.Hastalık üredospor devresinde
yaprakların üzerinde parlak portakal veya kırmızı renkte pas püstülleri meydana
getirir. Teliospor döneminde püstül rengi kahverengidir. Ağır enfeksiyonlarda
yapraklar sararır ve ölür.
Hastalık bir çok ülkede üredospor halinde kışı
geçirir. Yabani pırasa ve sarımsak üzerinde canlılığını seneden seneye
sürdürür. Ortamdaki çiğ ve orta derece sıcaklık hastalık gelişimini artırır.
Mücadelesi
diğer paslarda olduğu gibidir.
SOĞAN MİLDİYÖSÜ (Peronospora destructor)
Hastalık
etmeni Allium türlerini enfekte
eder.Soğan ve sarımsağın her ikisini de enfekte eder.
Belirtisi: İlk belirtiler yaşlı yaprakların
alt yüzeyinde grimsi beyaz ile morumsu hafif tüylü gelişme şeklindedir. Bu
gelişmenin altındaki yaprak dokusu soluk yeşil renktedir ve sonra sarıya döner.
Sonunda da dökülür.Tarlada hastalık rüzgar yönünde ilerler.
Biyolojisi: Patojen soğan yumrularında
miselyum olarak, tarladaki bitki artıklarında ise oospor halinde
kışlar.Oosporlar 4-5 yıl tarlada canlılığını
korumaktadır. Nemli koşullar
hastalık gelişimi için uygundur. Sporlar uzak mesafelere hava yoluyla
taşınabilirler. İlk enfeksiyon kaynakları enfekteli soğan, tohum ve bitki
artıklarıdır.
Mücadelesi: Hastalıklı bitki artıkları
yok edilmelidir.
Temiz
üretim materyali kullanılmalıdır.
En az 3
yıllık ekim nöbeti uygulanmalıdır.
Maneb,
mancozeb ve chlorothalonil yeşil aksam ilaçlamasında önerilmektedir.
SOĞANDA BEYAZ ÇÜRÜKLÜK (Sclerotium
cepivorum)
Soğan,
sarımsak, pırasa, taze soğan ve yabani soğangilleri de enfekte eder. Tarlada başlar nadiren depo koşullarında da
devam eder. Soğan ve sarımsakların dip kısmında beyaz misel gelişmesine ve kuru
çürüklüğe neden olur. Enfekteli bitkilerin yaprakları sararır, solar ve bir
süre sonra devrilir.Soğan yumruları üzerinde meydana gelen miselyumlar üzerinde
bir süre sonra toplu iğne büyüklüğünde
sclerotiler oluşur.
Biyolojisi: Primer inokulum kaynağı
enfekteli bitkiden toprağa karışan
sclerotilerdir. Sclerotiler çimlenerek bir miselyum meydana getirir ve
bu miselyumlar köklerden veya yaprak ayasından da penetrasyon yapabilir. Fungus
kışı toprakta scleroti halinde geçirebildiği gibi arpacık soğanı ve soğan
tohumlarına karışmış scleroti halinde de geçirebilir. Hastalık hava yoluyla
bulaşmaz. Sulama suyu ile tarladan tarlaya yayılır.Tohumluğa kaışmış
sclerotiler ile de yayılabilir. Hastalık orta düzeyde neme sahip, soğuk
topraklarda zararlıdır.
Mücadelesi: İyi bir su drenajı
sağlanmalıdır.
Temiz
üretim materyali kullanılmalıdır.
8-10 yıllık
rotasyon yapılmalıdır.
Hastalıklı
bitki artıkları ortamdan uzaklaştırılmalıdır.
Metam
sodyum küçük bahçelerde başarılı sonuç vermektedir. Ticari tarlalarda Benomyl,
Qiuntazone’nin sulama suyu şeklinde verilmesiyle başarılı sonuçlar alınmıştır.
SOĞAN VE
SARMISAKTA DİP ÇÜRÜKLÜĞÜ (Fusarium
oxysporum f. sp. cepae)
Belirtisi:
Toprak üzerinde görülen ilk belirtileri yaprak ayalarının uçtan itibaraen
sararmaya başlamasıdır. Daha sonra bu sararma aşağıya doğru ilerler ve yaprak
uçlarından geriye doğru ölüm gözlenir. Enfekte olmuş kökler koyu kahverengi ile
koyu pembe renktedir. Enfekteli soğan yumrularının dip kısmında bazen beyaz
fungal gelişme gözlenir.Enfekteli yumrular dikey olarak kesilecek olunursa iç kısımlarındaki dokuda kahverengileşme
görülür. Daha sonra bu dokuda kuru çürüklük meydana gelir. Sonra bunları
bakteriyel etmenlerde etkiler ve yumru tamamen çürür. Depo koşullarında da
çürüme devam eder.
Biyolojisi:
Hastalık toprakta chlamidosporlarını
meydana getirir. Etmen su, toprak ve hava yoluyla taşınır. Enfekteli kök
veyaralardan doku içine girerek soğanın çüçük kısmını tahrip eder.Optimum
sıcaklık isteği 140C dir.
Mücadelesi: 3-4 yıllık ekim nöbeti uygulanır.Temiz üretim materyali kullanılmalıdır. Depo koşulları iyi ve serin olmalıdır. Thiram ile tohum ilaçlaması etkilidir.
SOĞANDA
BOTRYTİS YAPRAK LEKESİ (Botrytis cinerea)
Belirtileri:
Botrytis yaprak lekesi soğanda meydana gelir. Enfeksiyonun ilk belirtisi
yapraklardaki beyaz çökük beneklerdir. Lekeler küçüktür ve 0.5 mm ile 6 mm
arasında değişen boyutlarda oval veya uzunumsu şekildedir. Bazen lekeler açık
yeşil bir hale ile çevrili olabilir ve ıslak görünüştedirler. Lekelerin
çevresindeki epidermis gümüş parlaklığındadır. Çok sayıda leke bir araya
geldiğinde yaprak uçlarından geriye doğru ölüm meydana gelir ve yaprağın tümüde
ölebilir.
Botrytis cinerea’nın sporları yaprak üzerinde bulunur ve nemli koşullarda çimlenir ve
ürettiği enzimler yaprak dokusunu öldürür. Yaprak yüzeyi nemli olduğunda
lekeler gelişir.
Mücadelesi: 3 yıllık rotasyon önerilmektedir. Temiz
üretim materyali kullanılmalıdır.
Kimyasal mücadelesinde Maneb,
Mancozeb,Chlorothalonil kullanılmaktadır.İlk belirtiler görülür görülmez
ilaçlamaya başlanmalıdır.
DİĞER YAPRAK HASTALIKLARI
SOĞAN VE SARMISAKTA MOR LEKE HASTALIĞI (Alternaria
porri)
SOĞAN VE SARMISAKTA STEMPHYLIUM YAPRAK YANIKLIĞI
(Stemphylium vesicarium)
SOĞAN VE SARMISAKTA YUMRU
ÇÜRÜKLÜĞÜ (Botrytis alli)
Soğanda yaygın bir depo hastalığıdır.
SOĞAN VE SARMISAKTA
BAKTERİYEL HASTALIKLAR
Soğan ve Sarmısakta Bakteriyel Yumuşak Çürüklük (Erwinia carotovora ssp. carotovora, E. chrysanthemi, Pseudomonas
gladioli, ve Enterobacter cloacae )
Soğan ve Sarımsakta Ekşi Kabuk (Pseudomonas (Burkholderia) cepacia)
HAVUÇ HASTALIKLARI
1) CERCOSPORA YAPRAK
LEKESİ (Cercospora caratae)
2) HAVUÇTA TAÇ
ÇÜRÜKLÜĞÜ (Rhizoctonia solani)
3) MOR KÖK ÇÜRÜKLÜĞÜ (Rhizoctonia crocorum)
4) PAMUĞUMSU YUMUŞAK
ÇÜRÜKLÜK (Sclerotinia sclerotiorum)
5) GRİ KÜF (Botrytis
cinerea)
6) KRATER ÇÜRÜKLÜĞÜ (Rhizoctonia carotae)
7) FUSARİUM KURU
ÇÜRÜKLÜĞÜ (Fusarium roseum)
8) ASTER SARILIK
HAVUÇTA CERCOSPORA YAPRAK
LEKESİ (Cercospora caratae)
Belirtisi:
Bitkinin yaprak sapı, gövde ve çiçeğini enfekte edebilir. Primer lekeler
yaprakcıkların kenarları boyunca oluşur lateral kırılmaya neden olur. Yaprak
kenarlarındaki lekeler uzunlamasına diğerleri ise yuvarlaktır. Lekeler önce
nokta gibi başlar daha sonra çevresi klorotik bir hale ile çevrilir. Zamanla
lekeler birleşerek tüm yaprağı kaplayıp öldürebilir. Fungus yoğun olarak yaprak sapında sporulasyon yapar. Bir
süre sonra koyu renkli lekeler şeklinde görülür. Daha sonra yaprak sapı sararır
ve yaprak bütünüyle ölür. Cercospora etli kökü enfekte etmez.
Biyolojisi: Etmen tohum içinde veya üzerinde, yabani
havuç ve diğer konukçular üzerinde, hastalıklı bitkilerin topraktaki
artıklarında ve depoya taşınan yaprak artıklarında kışlar
Mücadelesi:
2-3 yıllık ekim nöbeti uygulanmalıdır.
Tohumluklar temiz bölgede yetiştirilmelidir.
Şüpheli tohumlar thiram ile ilaçlanmalıdır.
Hastalık görülür görülmez Maneb, Mancozeb veya
Chlorothalonil uygulanmaya başlanmalıdır.
KRATER
ÇÜRÜKLÜĞÜ (Rhizoctonia carotae)
Hastalık sadece havuca arız olan bir etmendir ve
nisbi nemin yüksek olduğu soğukta depolanan havuçlarda önemli kayılara neden
olmaktadır.
Belirtisi:
Krater çürüklüğü bitkilerde küçük
beyazımsı hifal düğümler şeklinde görülür. Bu düğümlerin altında küçük
çukurluklar yer alır.Bu hali ile Fusarium kuru çürüklüğüne benzer. Çukurlar genişliyerek
gömük krater şeklini alır. Çevreleri beyaz miselyum ile kaplıdır.
Hastalık etmeni Sclerotinia sclerotiorum ile
karıştırılır. Ancak scleroti
oluşmaması ile Sclerotinia sclerotiorum’dan
ayrılır. Hastalık hasattan önce veya havuçların depoya konmasından kısa bir
süre sonra başlar. Depolamada 1 ay sonra başlar ve enfeksiyon etli kökün
herhangi bir yerinde meydana gelir. Ancak penetrasyonun ölü yan köklerden
olduğu saptanmıştır. Simptomlar yavaş gelişir.
Mücadelesi:
Hastalıkla etkili bir mücadele yoktur. Ancak havuçlar depoya konmadan önce
yıkamayı takiben %0.1 lik Sodyum –orto-phenylphenate, Thiabendazole veya
Benomyl solusyonuna batırılması depolarda ürün kaybını engelleyen bir
yöntemdir.
MARUL HASTALIKLARI
1)
MARUL MİLDİYÖSÜ (Bremia lactucae)
2)
DİP ÇÜRÜKLÜĞÜ (Rhizoctonia
solani)
3)
ANTRAKNOZ ( Marssonina
panattoniana)
4)
LETTUCE BİG VEİN VİRUS
ISPANAK HASTALIKLARI
1)
MİLDİYÖ ( Peronospora
effusa)
2)
Colletotrichum
capsici
3)
Cladosporium
variabile
MAYDONOZ HASTALIKLARI
1)
MİLDİYÖ (Plasmopora
nivea)
2)
SEPTORİA YAPRAK LEKESİ (Septoria petroselini)