“Türkiye’nin gerçek sahibi ve efendisi, gerçek üretici olan köylüsüdür. O hâlde herkesten daha çok refah, mutluluk ve servete müstahak ve lâyık olan köylüdür.” M.Kemal Atatürk

3 Ekim 2015 Cumartesi

pH ÖLÇÜMÜ


pH ÖLÇÜMÜ

GİRİŞ

pH bir çözeltinin asitlik veya alkalinlik derecesini tarif eden ölçü birimidir.
0'dan 14'e kadar olan bir skalada ölçülür. pH teriminde p; eksi logaritmanın matematiksel sembolünden,ve H ise Hidrojenin kimyasal formülünden türetilmişlerdir.

pH tanımı Hidrojen konsantrasyonunun eksi logaritması olarak verilebilir:
pH = -log[H+]
pH hidrojen iyonun aktivitesi cinsinden bir asit veya bazın derecesini ifade etme yoluyla ihtiyaç duyulan kantitatif bilgiyi sağlar.

Bir maddenin pH değeri hidrojen iyonu [H+] ile hidroksil iyonunun [OH-] derişimlerinin oranına direk bağlıdır. Eğer H+ derişimi OH- derişiminden fazla ise maddemiz asidik; yani pH değeri 7 den düşüktür.

Eğer OH- derişimi H+ derişiminden fazla ise maddemiz bazik; yani pH değeri 7 den büyüktür. Eğer OH ve H+ iyonlarından eşit miktarlarda mevcut ise, madde 7 pH değerine sahip olmak üzere nötraldir.

Asit ve bazlar herbiri serbest hidrojen ve hidroksil iyonlarına sahiptirler. Belli koşullarda ve belli bir
çözeltide hidrojen ve hidroksil iyonlarının ilişkileri sabit olduğu için, birini tesbit etmek diğerini bilmek ile mümkündür. Bu anlamda, pH, tanımsal açıdan hidrojen iyonu aktivitesinin seçici bir ölçümü olsa da, hem alkalinlik hem de asitliğin bir ölçüsüdür. pH logaritmik bir fonksiyon olması açısından, pH değerindeki bir birimlik değişim hidrojen iyon derişimindeki on-katlık değişime karşılık gelir.

Tablo-1'de hem hidrojen hem de hidroksil iyonlarının konsantrasyonlarını farklı pH değerlerinde
görebiliriz.



MOLAR KAVRAMI

Bir bileşiğin molü moleküllerin Avogadro sayısı (6.02 x 1023 molekül) olarak tanımlanır. Kütlesi ise
yaklaşık olarak gram cinsinden moleküler ağırlığa eşittir.
Örneğin, sodyum hidroksit, NaOH için, moleküler ağırlık 23+16+1 = 40 olup, bir molünde 40 gram
mevcuttur. Hidrojen [H+] iyonunun atomik ağırlığı bir (1) olduğuna göre, bir mol hidrojende 1 gram
hidrojen iyonu mevcuttur. pH’ı 10 olan bir çözeltide 1 x 10-10 mol hidrojen iyonu, veya bir litre
çözeltide 10-10 gram vardır.

İYONLAŞMA

İyon yüklü bir parçacık olup elektron(lar) kazanmış veya kaybetmiş bir atom veya molekül tarafından
yaratılır. Çözeltide iyonların varlığı, içinden bir iletken gibi elektriksel enerjinin geçirilmesine olanak verir.
Farklı bileşikler, atomların elektron kaybedip kazanma kabiliyetine bağlı olarak çözeltilerde farklı
miktarlarda iyonlar oluşturur. Çözeltide hidrojen (H+) veya hidroksil (OH-) iyonlarını oluşturma amacıyla bağlanlarını çözerler (veya iyonize olurlar).
Bağlarını kolayca ayıran moleküller su çözeltisinde iken kuvvetli asit veya bazlar oluşturacaktır. Bunlara örnek hidroklorik asit (HCl) ve sodyum hidroksittir(NaOH):

HCl +H2O ---> H3O + Cl
NaOH ---> Na+ + OHSulu

bir çözeltide, hidrojen iyonları normalde çözücü olan su ile birleşerek hidronyum iyonunu (H3O+)
oluşturur. Bu cins çözeltilerin ölçümleri bu bakımdan hidronyum iyonu konsantrasyonu ölçümleridir.
Genellikle pH ölçümü ile ilgili uygulamalarda “hidronyum iyonu” ve “hidrojen iyonu” birbirleri ile
değişmeli olarak kullanılırlar.

Bazı bileşikler zayıf asit ve bazlar oluştururlar; bileşiklerin sadece çok az bir yüzdesi kendilerini oluşturan iyonlara ayrışırlar, böylelikle çok az hidrojen veya hidroksil iyonu oluşur. Buna bir örnek, her 100 molekül başına bir adetten daha az hidrojen iyonundan daha az oluştuğu, asetik asittir.

H2O + CH3COOH---> H3O+ + CH3COO

Saf su da, 25°C da her bir su molekülü başına 10-7 hidrojen ve 10-7 hidroksil iyonu olmak üzere zayıfça
ayrışır.
2H2O---> H3O+ + OH

Suya asitin ilavesi hidrojen iyon konsantrasyonunu arttırırken hidroksil iyon konsantrasyonunu azaltır.
Suya ilave edilen bir baz ters etki yapar. Hidroksil iyonlarının konsantrasyonu artar ve hidrojen
iyonlarının konsantrasyonu düşer.

H2O + HCl-----> H3O+ + Cl-
H2O + NaOH----> Na+ + H2O + OH

pH ölçümümünün çok geniş kullanım alanları vardır. Örneğin, pH ölçüm ve kontrolü içme suyunun
saflandırılmasında, şeker üretiminde, Tarımsal üretim de, atık maddelerin işlenmesinde, gıda proseslerinde, elektrokaplamada, ve kozmetik maddeler ile ilaçların başarılı etkinliği ve güvenliğinin temininde anahtar rol oynar. Bitkilerin düzgün gelişebilmesi için toprağın belli pH aralığında olması gerekir, hayvanların kan pH’ı doğru sınırlar dahilinde değil ise hastalanabilir veya ölebilirler.

Şekil 1’de bazı genel endüstriyel veya ev içinde kullanılan ürünlerin pH değerleri verilmiştir.

pH ÖLÇÜMÜ

Yaklaşık bir pH belirlemesi, pH seviyesi değiştikçe değişik renk alan pH kağıtları veya göstergeleri ile elde edilebilir. Bu tip göstergelerin doğruluklarında sınırlamalar mevcuttur, ve renkli veya koyu
örneklerde doğru olarak sonuç elde etmek zorlaşabilir.

Daha doğru pH ölçümleri bir pH metre ile elde edilebilir. pH ölçümü üç parçadan oluşur: pH ölçüm
elektrodu, referans elektrodu, ve yüksek empedans girişli bir cihaz. pH elektrodu, ölçülen çözeltinin
pH’ına göre voltaj veren bir pil gibi düşünülebilir. pH ölçüm elektrodu hidrojen iyonuna hassas bir cam haznedir. Haznenin içinde ve dışındaki bağıl hidrojen konsantrasyon değişimine göre farklı milivolt çıkışı verir.

Referans elektrodu çıkışı hidrojen iyonu aktivitesi ile değişmez. pH elektodunun iç direnci çok yüksektir.

pH değişimine göre ortaya çıkan voltaj değişimini ölçmede zorluk çıkarır. pH metrenin giriş empedansı ve kaçak dirençler önemli faktörler haline gelir. pH metre temel olarak yüksek empedanslı bir yükseltici olup anlık elektrod voltajlarını ölçüp sonuçları analog veya dijital bir göstergede pH birimi cinsinden gösterir. Bazı hallerde, özel kullanım alanları veya iyon-seçici ya da Oksidasyon-İndirgeme Potansiyeli (ORP) elektrodlar için voltaj da okunabilir.

SICAKLIK KOMPANZASYONU (DENGELEMESİ)

Sıcaklık Kompanzasyonu cihaz içine alınmaktadır. Çünkü pH ölçümü ve elektrodları sıcaklığa karşı
hassastır. Sıcaklık kompanzasyonu manuel veya otomatik olabilir. Manuel kompanzasyonda, ayrı bir
sıcaklık ölçümü gereklidir, ve pH metrenin manuel kompanzasyon kontrolü yaklaşık sıcaklık değerine göre ayarlanır. Otomatik sıcaklık kompanzasyonunda (ATC), kendi başına çalışan bir sıcaklık probundan gelen sinyal pH metreye beslenir, böylece numunenin pH değeri doğru olarak o sıcaklıkta belirlenir.

TAMPON ÇÖZELTİLER

Tamponlar pH değerleri sabit olan ve o pH seviyesinde değişimlere dirençli duran çözeltilerdir. pH ölçüm sistemini ( pH metre ve elektrodu) kalibre etmede kullanılırlar.
Zaman geçtikçe bir elektrodun bir diğerinden çıkış bakımından ufak farkları olabilir. Sistem bu bakımdan periyodik olarak kalibre edilmelidir.Tamponlar geniş bir pH değer aralığında mevcuttur. Hem hazır karışmış sıvı olarak hem de toz kapsül biçimde temin edilirler. Çoğu pH metre birkaç spesifik pH değerinde kalibre edilmelidirler. İlk kalibrasyon genellikle izopotansiyel nokta ( pH 7 de ve 25°C’da elektrodun verdiği sinyal 0mV’dur) civarında yapılmalıdır, ve bir ikincisi de ya pH4 ya da pH10’da yapılmalıdır. Ölçümü yapılacak numunenin fiili pH değerine mümkün olan en yakın tamponu seçmek en iyisi olacaktır.

SICAKLIK ETKİLERİ

pH elektrodu sıcaklığa bağlıdır, ve pH metre devresinde dengelenir. pH metre devre sistemi, pH
elektrodunun genel bir matematiksel tanımı olan, Nernst denkleminden faydalanır.

E = Ex + {2.3RTK / nF} log (ai)
Burada:
Ex = referans elektroduna bağlı olan sabit
R = sabit
TK = mutlak sıcaklık (Kelvin)
n = iyonun yükü ( işareti dahil olmak üzere)
F = sabit
Ai = iyon aktivitesi
pH ölçümünde bizi ilgilendiren hidrojen iyonundaki H+ olup:

{2.3RTK / nF} = 59.16 mV

burada: n = 1 ve T = 25°C’dır. Bu terime Nernst katsayısı adı verilir.

pH, hidrojen ion etkinliği logaritmasının eksi değeri olarak belirlenmiş olduğundan, her hangi bir
sıcaklıkda genel denklem şöylece ifade edilebilir:

E = Ex - 1.98 Tk pH

Çözeltideki sıcaklık değişmeleri, Nernst denklemine uygun olarak cam pH elektrodunun milivolt
değerini değiştirecektir. Sıcaklığa karşı elektrod hassasiyetindeki değişimler doğrusal bir fonksiyon olup pek çok pH metre bu dengelemeyi sağlamak üzere gerekli akım tasarımı ile techiz edilmiştir.




Şekil 2 farklı sıcaklıkların, cam pH elektrodunun sinyalleri üzerindeki etkisini göstermektedir.

Şekil.2 bu üç eğimin, 0 mV ve pH 7 durumundaki noktada kesiştiğini göstermektedir; bu izopotansiyel noktada temperaturla ilgili olarak milivolt değişikliği olmadığı anlamı çıkar. Aynı zamanda, pH 7 civarında ölçüm çalışması yapıldığı vakit, temperatur dengelemesinin belirgin bir faktör olmadığı görülür. Bununla beraber, pH 3.0 veya 11.0 düzeylerinde bir ölçüm çalışması yapıldığı vakit, 15°C lik bir sıcaklık değişikliği 0.2 pH hatasına yol açabilir. Elektrod üzerinde sıcaklık etkisinin doğrusal olduğu gösterilmiş olduğu için, pH üzerinde sıcaklık bağımlılığı şöylece ifade edilebilir: 0,03 pH hatası / pH birim başına / 10°C

Numunenin gerçek pH'ı, çözeltinin hidrojen iyon aktivitesinde (etkinliğinde) olan değişikliklerden
dolayı ve çözeltinin sıcaklığına bağlı olarak, gerek bileşiğin iyonlanması ve gerekse çözeltideki hidrojen iyon etkinliğinin sıcaklığa bağımlı olmasından dolayı değişebilmektedir. Doğru bir pH ölçümünün istenilen sıcaklıkda yapılması gerektiği için dengeleme mekanizması bu düzeltmeyi esasen yapmaz, zaten bunu yapması da istenmez. Sıcaklık dengelemesi, gerçek çözeltinin pH'ındaki değişiklik için değil, yalnızca elektrodun çıkışı için bir düzeltme yapar.

Sıcaklık cam membranın (zarın) empedansına da etki yapar. 25°C nin altında, her 8°C için
belirlenmiş olan empedans iki kat bir değere çıkar. Camın cıdarının orijinal empedansına bağlı olarak, ölçüm aparatının düşük sıcaklıklarda ölçüm yapacak ise daha yüksek empedansa sahip olması
gerekmektedir.


         0°C    25°C    100°C
0       375    410       540
1       321    351       463
2       268    293       386
3       214    234       309
4       161    176       231
5       107    117       154
6         54      59         77
7           0        0           0
8      (54)     (59)       (77)
9     (107)  (117)     (154)
10   (161)  (176)     (231)
11   (214)  (234)     (309)
12   (268)  (293)     (386)
13   (321)  (351)     (463)
14   (375)  (410)     (540)

15 Eylül 2015 Salı

JEOFİZİK YÖNTEMLERLE SU ARAMACILIĞI NASIL YAPILIR?

Doğru Akım Özdirenç (DAÖ) Yöntemi
Su çıkarmak istediğimiz bölgede rasgele sondaj yaparak su çıkarmaya çalışmak yerine jeofizik yöntemlerle suyun kaç metre derinde olduğunu ve en yüksek debi ile nereden çıkarabileceğimizi anlamanın en garantili ve ekonomik yolu DAÖ yöntemidir. Bu yöntemle su %95 üzeri kesinlikte bulunmaktadır.
Günümüzde malesef çoğu sondajcı rasgele yöntemlerle su aramakta ve suyu bulsa bile en yüksek debi değerlerine ulaşamamaktadır.
DAÖ yönteminde, çakılan elektrotlar ile yere/zemine akım uygulanır ve diğer noktadaki elektrotlar arasında oluşan gerilim farkı ölçülür(Şekil1).Ölçülen gerilim farkı, tüm elektrotlar arasındaki uzaklığa ve ortamın jeolojik yapısına bağlıdır.

Şekil1 :Akım (A ve B) ve gerilim (M ve N) elektrotları ile arazide oluşturulan ölçü sistemi

Bu yöntemde amaç yer altı yapısını, farklı jeolojik birimlerin farklı özdirençlere sahip olmalarından faydalanarak belirlemektir.
Su içeren tabakanın iletkenliği yüksek olacağı için özdirenci diğer tabakalardan farklılık gösterecektir. Bu farklılık bize suyun olduğu yeri bildirir. Düşük özdirenç değeri suya dalalettir.


Şekil2 : Elektrik aleti ile arazide ölçüm

Şekil 1 de basit mantığı gösterilen elektrik ölçüm tekniği çok kanallı özdirenç aletleriyle (rezistivite cihazı)(Şekil2) çok kısa sürede ve kolayca yapılabilmektedir. Bu ölçümlerin grafiğe işlenmesi ve ters çözüm işlemlerinin(Şekil3) uygulanmasının ardından yer altının iletkenlik yada özdirenç kesiti çıkarılır. (Şekil4) İçerisinde su ihtiva eden katmanın iletkenliği yüksek özdirenci düşük olacaktır. Bu yöntemle suyun kaç metre derinde olduğu kolayca bulunur.
Resimde toprağa saplanan elektrotlar 300 metrede yayıldı ise toprağın 100 m altına kadar bilgi alınır. Yani yüzeydeki yayılım mesafesinin 1/3 ü kadar derinlikten bilgi alınır. Tersten düşünürsek 50 metreden su çıkarma hedefimiz varsa en az 150 m genişlikte elektrod yaymamız gerekir.
Her bir ölçüm sonunda alınan değerlerle aşağıda soldaki grafik oluşturulur. Günümüzdeki çoğu rezistivite aleti sol aşağıdaki grafiği kendi çizer. Sağdaki derinlik hesabı ise karmaşık matematiksel iştemlerle yapılır ancak çeşitli hazır programlarla derinlik hesabı zahmetsizce yapılabilmektedir.
Örneğin sağ aşağıdaki grafiğe dayanarak 17,26 m den sonra su vardır. Özdirencin düşük olduğu yer suyun olduğu yerdir.

Şekil3 : Alınan ölçüm değerlerinin grafiğe işlenmesi ve ters çözüm işleminin uygulanması


Şekil4 : Derinliğe bağlı özdirenç kesiti (IP2WİN gibi çeşitli rezistivite programlarına cihazdan alınan veriler yüklenerek 2D veya 3D yeraltı kesiti çıkarılabilir.)
Fiyatlar hakkıında bilgi alabilmek için JEOFİZİK MÜHENDİSLERİ ODASI ortalama fiyat listesi linkinden incelenebilir. Fiyatlar arama yapılacak alanın genişliği ve kullanılan makineye göre değişiklikler göstermektedir. Listeden "Düşey Elektrik Sondaj (DES) Etütleri (Schlumberger dizilimi) " kısmı fiyat bakımından fikir verecektir.
Bu yöntem arkeolojik çalışmalar, madencilik çalışmaları ve petrol arama gibi pekçok alanda yüksek kesinlikte kullanılır.

22 Mart 2015 Pazar

Bitki Aydınlatma Teknolojisi: Dalgaboyu, Frekans, Foton ve Kuantum

Bitki aydınlatma teknolojisi günümüzde tarım teknolojisinin gelişmesi ile büyük önem kazanmıştır. Bu teknolojik gelişim ise her geçen gün yeni ihtiyaçlara çare olacak gelişimlerin kapısını açmaktadır. Bu nedenle sera veya kapalı ortam bitki aydınlatmasında kullanılan ürünlerinin seçiminde bir çok faktör göz önünde bulundurulmalıdır. Işık ile ilgili bazı terimlerin kısa açıklamalarından bahsettikten sonra kısa bir özetle bu faktörlerin neden önemli olduklarını anlatacağız.

• Işıkta Dalga boyu Nedir? (Wavelength)

Dalga boyu yunan alfabesinde bulunan Lamda (λ) simgesiyle gösterilir. Bu terim, ışık dalgalarında oluşan ardışık dalgaların tepe noktaları arasındaki mesafeyi ifade eder. Dalga boyu, nanometre (nm) ölçü birimi ile ifade edilir. Örneğin: 660nm Kırmızı
Dalga boyu nedir? : İki ardışık tepe arasındaki mesafe.
Dalga boyu nedir? : İki ardışık tepe arasındaki mesafe.

• Işıkta Frekans Nedir?

Frekans terimi nu (ν) simgesiyle gösterilir ve belli bir zamanda bir noktadan geçen dalga sayısını gösterir. Frekans ile dalga boyunun çarpımı dalga hızını (c) gösterir. Basit bir şekilde formülize edilirse: c=ν*λ

• Foton Nedir?

Işık terimi aslında foton olarak adlandırılan bir parçacıktır ve her bir ışık parçacığı yani fotonu, kuantumolarak adlandırılan bir enerji içeriğine sahiptir. Her fotonun sahip olduğu toplam enerji birbirinden farklıdır.

• Foton Toplam Enerjisi Nasıl Hesaplanır?

Fotonun sahip olduğu enerjinin hesaplanmasında (E birimi ile gösterilir) Planck yasasından yararlanılır. Basit olarak bir fotonun frekansı ile Planck sabiti çarpıldığında o fotonun toplam enerjisi (E) ortaya çıkar.
Formülize edilirse: E=ν*h
Planck Sabiti (h): 6.626 x 10-34

• Kuantum (Kuanta) Nedir?

Foton başlığı altında bahsedildiği üzere her bir foton kuantum adı verilen enerjiye sahiptir ve bu enerji ışık parçacığının frekansı ile Planck sabitinin çarpımı ile hesaplanır.
Kuantum (Çoğulu kuanta): Bir fotonun sahip olduğu enerjiye verilen isimdir.
Kuantum (Çoğulu kuanta): Bir fotonun sahip olduğu enerjiye verilen isimdir.

Bitki aydınlatma teknolojisi günümüzde bir çok farklı isimle anılmaktadır. (Örneğin; sera aydınlatma, bitki lambaları, bitki ampülleri, bitki ışıkları, LED Bitki Işıkları, LED Sera Aydınlatma Lambaları, …)
Orta veya yüksek ölçekli yatırım isteyen bu teknoloji riske ve ihtimale bırakılmaması gereken bir yatırım biçimidir. Örneğin; Kullanılan aydınlatma birimlerinin verimsizliliği Watt başına düşen kuantum oranının az olmasına sebep olabilir. Binlerce kilowattlık kurulum yapılan alanlarda watt başına kuantum kaybı aslında çok daha büyük kayıplara sebep olmaktadır.

Bitki aydınlatma

teknolojisinde kuantum birimi oldukça önemlidir. Çünkü ne kadar çok kuantum, o kadar çok fotosentez demektir. Bu sebeple bitki aydınlatma alanında yatırım yapılmadan önce seçilecek ürün ve firmaların kalitesi ve çalışma şekli iyi analiz edilmelidir. Dünya üzerinde bir çok firma yatırımlarını bu alan doğrultusunda yapmaktadır. Çünkü aynı enerji ile çok daha fazla verim elde etmek mümkün hale gelmektedir.
LED Bitki Aydınlatma Teknolojisi
LED Bitki Aydınlatma Teknolojisi

Vernalizasyon: Soğuk Uygulaması ile Çiçeklenmenin Artırılması

Bazı bitkiler vernalizasyon uygulaması ile çiçeklenmeye teşvik edilirler veya çiçeklenme sayıları arttırılabilir. Kelime anlamı olarak vernalizasyon; su alarak şişen bir tohumun veya büyüyen bir bitkiye soğuk uygulaması ile çiçeklenmeye teşvik edilmesidir. Soğuk uygulaması gereken bitkilere vernalizasyon süreci uygulanmazsa, bitki çiçek vermez veya vejetatif evrede kalır. Birçok zaman ise bu tür bitkiler boy atıp çiçeklenmek yerine kısa boylu ve yaygın şekilde yaşamlarını sürdürürler. (Şekil 1)
Şekil 1: Vernalizasyon uygulanan (sağdaki) ve uygulanmayan (soldaki) bitkiler arasındaki morfolojik farklılıklar.

Vernalizasyon sürecine ihtiyacı olan bitkiler için optimum sıcaklık arası 1-7 santigrat derece arasıdır. Bitkilerin soğuk uygulamasına cevabı ise bir kaç hafta içinde gerçekleşir ve bitki bu süreçte doygunluğa ulaşır. Elbette doygunluk süresi bitki türleri arasında değişkenlik gösterir. Bu arada soğuklanma süresi ne kadar uzun sürerse vernalizasyon o denli kalıcı hale gelir. Bitkilere yapılan soğuk uygulama sonrası maruz kalacakları yüksek sıcaklık bu süreci ve etkiyi tersine çevirebilir.

Vernalizasyon


asıl olarak sürgün apikal meristemde ortaya çıkar. Bu iddia ise sadece sürgün ucuna uygulanan soğuk uygulama sonrası çiçeklenme olayının gerçekleşmesi ile ispatlanmıştır. Yani apikal meristem bitkinin diğer kısımlarının algıladığı soğuklanmadan bağımsız olarak etkilenir. Bu işlem meristem dokusunun çiçek oluşturacak yetkinliğe ulaşmasını sağlar.

31 Ocak 2015 Cumartesi

HYDROPHONIC ÇİLEK REÇETESİ


Başlangıç çözeltisi (ppm)       Meyve dönemi çözeltisi (ppm)
NO3-N         100                                         120
NH4-N         14                                  14
P                 41                                  41
K                 170                                250
Mg              20                                  25
Ca               120                                120
Fe               1.5                                 1.5
Mn              0.8                                 0.8
Zn               0.65                               0.65
B                 0.28                               0.28
Cu               0.20                               0.20
Mo              0.05                               0.05
pH               5.8                                  6.0
EC(mS/cm)   1.5                                 1.7
Başlangıç Dönemi Çözeltisi: Dikimden ilk yeşil meyve oluşumuna kadar
Meyve Dönemi Çözeltisi     : İlk yeşil meyve oluşumundan ürün sonuna dek.

Başlangıç çözeltisinde NH4-N=%12 ; Meyve dönemi çözeltisinde NH4-N=%15


Seyreltme Oranı: 1/100

TOPRAKSIZ TARIM DOMATES GÜBRE REÇETESİ



Ürün: Sera domates
Dönem İlk çiçeklenme
Dozajlama Oranı: 1:100
 
Tank A: 1000 Litre
Kalsiyum Nitrat 125 kg
Potasyum Nitrat 0 kg
Fe Şelat EDTA 13.3% 1,5 kg
yada
Fe Şelat DPTA  6% 0 kg
 
Tank B: 1000 Litre
Potasyum Nitrat 25 kg
Potasyum Sulfat 35 kg
MKP 20 kg
MAP 0 kg
Magnezyum Sulfat 70 kg
 
Zn Sulfat 23%Zn 175 gram
Manganez Sulfat 31%Zn 180 gram
Cu sülfat 25%Cu 25 gram
Borik Asid 17.5%B 250 gram
Sodium Molybdat 39.6%Mo 15 gram
 
   pH 5.6 - 5.8
  EC 2.5 - 4.0 İklimsel değişecektir

Çözelti Konsantrasyonu
mg/kg  - ppm
N 226
P 45
K 299
S 154
Ca 238
Mg 68
Fe 2,00
Zn 0,40
Mn 0,56
Cu 0,06
B 0,44
Mo 0,06