“Türkiye’nin gerçek sahibi ve efendisi, gerçek üretici olan köylüsüdür. O hâlde herkesten daha çok refah, mutluluk ve servete müstahak ve lâyık olan köylüdür.” M.Kemal Atatürk

8 Mayıs 2017 Pazartesi

SEBZE HASTALIKLARI

SEBZE HASTALIKLARI 

DOMATES HASTALIKLARI


ERKEN YANIKLIK ETMENİ (Alternaria solani)

Domates tarımı yapılan her yerde bulunur. Hastalık domateslerin yanı sıra patlıcan, domates ve Solanum sp.’yide  etkilemektedir.

Belirtileri: Bitkinin tüm toprak üstü kısımları enfeksiyondan zarar görmektedir.Genç fideler de kök boğazı çürüklüğü meydana getirir ve bu fidelerde  bir süre sonra devrilme ve ölüm gözlenir.Hastalık hava yolu ile bulaşırsa  esas zararını bitki yapraklarında meydana getirir. Yapraklardaki lekeler konsantrik halkalar şeklinde olur. Lekeler 1-1.5 cm çapındadır. Lekeler başlangıçta sarımsı alanlar şeklindedir daha sonra bunların rengi kahverengiye döner. Şiddetli enfeksiyonlarda bitki bir süre sonra yapraklarını döker ve tümüyle kurur. Hastalık ayrıca meyve sapında ve meyvede  lekelenmelere neden olur. Ayrıca çiçek sapında çürüme yapar. Yapraklardaki lekelerin üzerinde hastalık etmeninin konidileri meydana gelir ve rüzgarla kolaylıkla çevreye yayılır.



Hastalık etmeni tohumla taşınır. Birkaç yıl  tohum ve hastalıklı bitki artıklarında canlılığını korur.Tohumla uzak mesafelere taşınabilir. Ayrıca hastalıklı tohumlardan gelişen fidelerle hastalık çevreye yayılır.

Mücadelesi: Temiz tohum ve temiz fide  kullanılmalıdır.
Hastalık görülen yerlerde patlıcan ve patatesle rotasyona girilmemelidir.
Hasattan hemen sonra bitki artıkları ortadan kaldırılmalıdır.
Fidelik toprağı dezenfekte edilmelidir.

Kimyasal mücadelesinde
Maneb  % 80                    WP      200 g/ 100 L suya
Mancozeb % 80                WP     200 g/ 100 L suya
Propineb % 70                  WP     300 g/ 100  L suya
Bakıroksiklorür % 50       WP     500 g/  100 L suya

ile 7-10 gün arayla ilaçlama  yapılır. İlaçlama daha hastalık belirtileri çıkmadan yapılmalıdır.

SEPTORİA YAPRAK LEKESİ (Septoria lycopersici)

Domatesden başka patates, patlıcan, petunya Datura türlerinide enfekte etmektedir.

Belirtileri:  Esas olarak yapraklarda meydana gelmekle beraber gövdede yaprak ve çiçek sapında da görülmektedir. Yapraklarda küçük sarımsı alanlar şeklinde başlar daha sonra gri veya kahverengiye döner. Lekelerin büyüklügü hassas çeşitlerde 2.5 cm çapa kadar ulaşır ve yuvarlak şekildedirler. Lekeler üzerinde inokulasyondan 10 gün sonra siyah renkte piknidler gelişir. Piknidiosporları rüzgarla çevreye yayılarak hastalığı başlatır. Hastalık yaşlı yapraklardan genç yapraklara doğru gelişen yaprak dökümüne neden olmaktadır.



Hastalığın eşeyli dönemi yoktur. Hastalık etmeni tohumda, tarladaki hastalıklı bitki artıklarında , enfekteli çok yıllık yabancı otlarda canlılığını südürür. Kışı piknid şeklinde geçirir.
Penetrasyon esas olarak stomalardan olmaktadır. Hastalık gelişimde nisbi nem, sıcaklık ve ışık etkili olmaktadır. Enfeksiyonun gerçekleşmesi için nisbi nemin 48 saat süreyle % 100 düzeyinde olması gerekmektedir.

Mücadelesi: Temiz tohum kullanılmalıdır. Hastalığın görülmediği bölgelerde tohum üretimi yapılmalıdır.
 Hastalık bazı yabancı otlarda da kışladığı için tarlada iyi bir yabancı ot mücadelesi yapılmalıdır.
Hastalıklı domates artıkları yok edilmelidir.
Kimyasal mücedelesinde  Mancozeb ve Chlorotholonil ile 7-10 günlük aralıklarla ilaçlama yapılmalıdır.

ANTRAKNOZ (Colletotrichum coccoides)

Domates dışında pek çok bitki bu hastalığın konukçusudur. Nem koşullarının uygun olduğu bölgelerde olgun domates meyvelerinin başlıca sorunudur. Ürün kaybıyla birlikte meyve kalitesinde azalmaya neden olmaktadır. Yeşil domateslerde nadiren zararlıdır. Hastalık Solanaceae, Cucurbitaceae ve Leguminaceae’yi etkiler. Ayrıca pek çok yabancı otta konukçusudur.

Belirtileri: Olgun domates meyvelerini etkilemektedir. Meyve üzerinde yuvarlak, hafif gömük, çapı 2.5 cm’ye kadar gelişen lekelere neden olmaktadır. Kabuğun altındaki enfekteli doku ince bir katman halinde beyazımsı bir renk alır. Lekelerin merkezi siyahtır. Lekelerin üzerinde çok sayıda acervuliler meydana gelir. Acervulilerde meydana gelen çok sayıdaki sporlar yapışkan kitleler halindedir ve bu kitleler kuru havalarda kuruyarak lekelerin yüzeyine yapışır. Lekeler nemlendiğinde ise spor kitleleri yumuşar ve birbirlerinden kolaylıkla ayrılarak dağılır.



Hastalık  tohumla yeni alanlara taşınır. Hastalığın mevcut olduğu alanlarada scleroti halinde kışı geçirir.İlkbaharda sclerotiler çimlenerek bir hif meydana getirir ve hif yakında bulunan domates bitkilerini enfekte eder. Hastalık esas olarak yağmurlama sulama ile çoğalır.
Şiddetli enfeksiyon yaprak yanıklığı ve erken yaprak dökümüne neden olur.

Mücadelesi: Yağmurlama sulamadan kaçınılmalıdır.
Temiz tohum kullanılmalıdır.
Domates ile akraba olmayan ürünlerle 3 yıllık rotasyon uygulanmalıdır.
Hastalığın görüldüğü bölgelerde meyve olgunlaşır olgunlaşmaz hasat edilmelidir.
Antraknozun problem olduğu  bölgelerde ilk meyve oluşumunu takiben koruyucu bir fungusit ile düzenli aralıklarla ilaçlama yapılmalıdır. Maneb, Mancozeb ve Chlorotholonil ile 14-21 gün arayla yapılacak 2 uygulama iyi sonuçlar vermektedir.



DOMATESTE KÜLLEME (Leveillula taurica=Oidiopsis taurica=  Oidiopsis sicula
                                                 Erysiphe taurica= Oidium lycopersicum)

Domateste küllemeye neden olan iki etmen bulunmaktadır.1.Leveillula taurica’dır. Bunun  eşeysiz dönemi=Oidiopsis taurica=  Oidiopsis sicula olarak isimlendirilmektedir. 2. etmen eşeyli dönemine göre  Erysiphe taurica eşeysiz dönemine göre ise  Oidium lycopersicum olarak adlandırılmaktadır.
Leveillula taurica (Odiopsis taurica) yapraklarda düzensiz parlak sarı lekelere neden olmaktadır ve şiddetli enfeksiyonlarda lekelerin rengi koyulaşıp yapraklar ölmekte nadiren de dökülmektedir. Yapraklardaki ölü doku şeklindeki beneklerin etrafında bazen sarı hale bulunabilmektedir ve bu lekeler yamalar şeklinde görülmektedir. Gövde ve meyvelerde lezyonlara neden olmamaktadır. Enfekteli yaşlı yaprakların alt yüzeyinde hastalık etmeninin konidilerini içeren açık gri miselyum  gelişmesi gerçekleşmektedir. Bu fungus yabancı otları, biber ve diğer solanacaceae familyası bitkilerini enfekte etmektedir. Sporlar rüzgar, hava haraketi ve işciler ile taşınmaktadır. Yüksek nem hastalık gelişimi için uygundur.



Diğer külleme etmeni olan Erysiphe taurica (Oidium lycopersicum) yaprakların üst kısmında ve gövde de hastalık etmeninin konidi ve misellerini içeren beyaz benekler şeklinde gelişmelere neden olmaktadır.Bu fungus sarı leke şeklinde gelişmeye neden olmamaktadır.Bu beyaz benekler zamanla ve enfeksiyonun şiddetine bağlı olarak genişleyerek tüm yaprak yüzeyini kaplayabilmektedir.

Mücadelesi:
Genel olarak bitkiler iyi koşullarda yetiştirilmelidir. Hastalık etmenine karşı yurt dışında biyolojik mücadelede tavsiye ediliyor, bunlardan AQ10 biofungicide bir fungal hyperparazit (Ampelomyces quisqualis)' dir.

İlaçlı mücadelesinde kükürt ve kükürtlü ilaçlar önerilmektedir. Toz kükürt 3 kg/da, ıslanabilir toz kükürt 400 g/ 100L, Dinocap 50 ml/100L. Tarlaya 10 gün arayla, seralarda 15 gün arayla ilaçlama yapılmaktadır. Hasada 20 gün kalıncaya kadar ilaçlamaya devam edilir.

Zirai Mücadele Teknik Talimatlarına göre tavsiye edilen kimyasal ilaçlar aşağıdaki tabloda verilmektedir


Kullanılan Kimyasal İlaçlar
KullanımMiktarı
    (100 Litre)
Azoxystrobin SC 250 g/l
75 cc
Benomyl WP50 %
40 g
Buprimate EC 250 g/l
400 cc
Carbendazim WG 50%
50 g
Dinocap 370 g/l
500 g
Triadimenol EC 250 g/l
50 cc/dekar
Ethirimol EC 280 g/l
50 cc
Fenarimol EC 120 g/l
10 cc
Fenbuconaloze EV 50 g/l
100 cc
Hexaconaloze SC 50 g/l
40 cc
Kükürt WP 80%
400 g
Kükürt Toz 90-98%
3 kg/dekar
Myclobutanil EC 125 g/l
30 cc
Nuarimol EC 90 g/l
10 cc
Pyrazophos EC 300 g/l
400 cc
Quinomethionate WP 25%
50 g
Thiophanate Methyl WP 70%
40 g
Tradimefon WP 5%
75 g
Tridemorf EC 750 g/l
15 cc
Triadimenol+Quinomethionate WP 15+15%
50 g
Tridemorf +Nuarimol EC 225+360 g/l
60-75 cc
Triforine EC 190 g/l
100 cc
Penconazole EW 190 g/l
20 cc
Kresoxim-Methyl WG 50%
25 g
Metalaxyl+Mancozeb WP 80%
250 g



YAPRAK KÜFÜ (Fulvia fulva, Syn: Cladosporium fulvum)

Hastalık özellikle plastik örtü kullanılan seralarda ilkbahar ve yaz döneminin en önemli hastalığıdır. Tarla domateslerinde nadiren görülür.

Belirtisi: Simptomlar özellikle yapraklar üzerinde meydana gelir. Belirtiler alt yapraklardan başlayarak üst yapraklara doğru ilerler. Yaprak üzerindeki lekeler soluk yeşilimsi veya sarımsı alanlar şeklinde olur. Yaprakların alt yüzeyinde bu lekelere karşılık gelen yerlerde hastalık etmeninin sporulasyonundan dolayı grimsi mor kadifemsi bir görünüm meydana gelir. Hastalık nedeniyle yapraklarda kuruma ve dökülme olur. Simptomlar nadiren çiçek ve meyvede oluşur. Çiçekler meyve bağlamadan ölür. Gerek yeşil gerekse olgun domateslerde uç çürüklüğü meydana gelir. Çürüklüğün kenarı düzensiz olup meyvenin yaklaşık 1/3 ünü kaplar.Meyvenin geri kalan kısımları ise normal renktedir.
Hastalık yaprakların alt yüzeyinde meydana gelen konidiler ile çevreye yayılır. Konidiler  kahverengimsi ve bölmeli olup 57-125 µ boyunda ve 2,3-7 µ enindedir.
Hastalığın eşeyli dönemi mevcut değildir. Konukçu dokusunda scleroti veya konidi halinde kışlar.





Mücadelesi: Sera ve bahçelerdeki hastalıklı bitki artıkları toplanarak yok edilmelidir.
Mümkün oldukça sera boş iken sera toprağı buharla sterilize edilmelidir.
Seralarda nisbi nemin % 85’in üzerine çıkmamasına dikkat edilmelidir.
Sera içinde iyi bir hava sirkulasyonu sağlanmalıdır.
Seralarda üsten sulama yapılarak, yaprak üstlerinin ıslanmamasına dikkat edilmelidir.
Seralarda sıra araları uygun mesafede bırakılarak bitkilerin fazla gölgelenmesinden kaçınılmalıdır.
Kimyasal  Mücadelesinde aşağıdaki ilaçlar önerilen dozlarda kullanılmaktadır.

Propineb % 70   WP              300 g/100L suya
Maneb % 80      WP              200g/ 100  L suya
Captan % 50      WP              250g/ 100 L suya

Bunların yanısıra Mancozeb ve Chlorotholonil de hastalığa etkilidir.


GEÇ YANIKLIK (Phytophthora infestans)

Hastalık sadece patateslere özgü olmayıp, patlıcan ve domatesleride hastalandırmaktadır. Ancak biberi enfekte etmez. Hastalık gövde, yaprak, dal, meyve üzerinde gelişir.

Belirtisi: Yapraklar üzerinde soluk yeşilden kahverengiye kadar değişen lekelere bazen de morumsu lekelere neden olur. Yaprak lekelerinin kenarları bazen soluk yeşil veya suda bırakılmış gibi görünüm alır. Lekeler tüm yaprak ölünceye kadar gelişir. Nemli koşullarda lekelerin alt yüzeyinde  özellikle leke çevresinde beyaz mildiyö sporulasyonu meydana gelir. Hastalık 2 hafta içinde hızla gelişerek yaprakların kurumasına ve dökülmesine neden olur.



Meyveler üzerinde ise yeşilimsi- kahverengi yağımsı görünüşte lekeler meydana gelir ve lekeler tüm meyveyi sarar. Nemli koşullarda meyve üzerinde de beyaz fungus gelişimi gözlenir. Daha sonra sekonder mikroorganizmalar doku içine girerek yumuşak çürüklüğe neden olurlar.
 Enfekteli  patates yumruları ve enfekteli domates fideleri önemli hastalık kaynağıdır. Nadir olarak görülmekle beraber  fungus tohumda ve ölü bitki artıklarında kışlama özelliğine sahiptir.

Mücadelesi: Hastalıkla mücadelede özellikle domates ve patates ekim alanları birbirlerinden uzakta tesis edilmelidir.
Kimyasal  mücadelesinde

Mancozeb % 80                                                                    WP             200 g/ 100 L suya
Maneb % 80                                                                         WP              200 g/ 100 L suya
Chlorotholonil % 25+Bakıroksiklorür %25                         WP              250 g/ 100 L suya
Bakıroksiklorür % 50                                                            WP             300 g/ 100 L suya
Propinep  % 70                                                                       WP             200 g/ 100 L suya
Dozlarıyla uygulanmalıdır. Bakıroksitli preparatlar kurak iklim koşullarında domates bitkisinde gelişme geriliğine neden olacağından tercih edilmemelidir.


KURŞUNİ KÜF (Botrytis cinerea)

Hayalet lekesi olarakta isimlendirilmektedir. Nisbi nemin yüksek olduğu her yerde görülür. Seralarda yaygın olan bir hastalıktır. Bitkinin yaprak, gövde ve meyvelerini hastalandırır. Bitkiler olgunlaşmaya yaklaştıkça daha hassaslaşır.

Belirtisi: Hastalıkla bulaşık bitkilerin yapraklarında hafif bronz veya gri lekeler ortaya çıkar. Enfekteli alanlar yeşilimsi- kahverengi fungus gelişmesi ile kaplanır ve yapraklar parçalanarak dökülür. Bitki gövdesinde ise elips şeklinde ve zamanla grileşen  ve boyu 2.5 cm. ye ulaşan lekelere neden olur. Böcek emgileri fungusun giriş kapısını meydana getirir. Olgunlaşan meyvelerde kenarları sarı belli belirsiz lekeler görülür. Bu nedenle “ hayalet lekesi “de denir. Hastalık çürüklük meydana getirmez. Dolayısıyla meyve kalitesini etkilemez.



Hastalık gelişimi neme bağlıdır. Rüzğar konidilerin uzağa taşınmasına sağlar. Hastalıklı ölü dokular üzerinde sclerotiler meydana gelir. Sclerotiler düşük sıcaklıkta uzun süre canlı kalır.Sporların çimlenmesi için % 90’nın üzerinde neme gereksinim vardır. Optimum sıcaklık ise 5-100C arasındadır.

Mücadelesi: Sera sıcaklığının ve nisbi nemin ayarlanması hastalıkla mücadelede önemlidir.
Seralarda üsten sulama yapılarak, yaprak üstlerinin ıslanmamasına dikkat edilmelidir.
Tarla koşullarında iyi drenaj ve yabancı ot kontrolü yapılmalıdır.
Dayanıklı çeşitler kullanılmalıdır.
Yaprak ilaçlamasında Chlorotholonil iyi sonuç vermektedir. Bunun yanı sıra önerilen ilaç ve dozları:

Captan % 50                 WP              250 g/100 L suya
Iprodione % 50              WP            75 g/100 L suya


GÖVDE ÇÜRÜKLÜĞÜ (Sclerotinia sclerotiorum)

Tüm dünyada tropik bölgeler haricinde her yerde yaygın olarak görülen bir hastalıktır. Pek çok sebze türü, çiçekler, çalılar ve yabancı otlar hastalık etmeninin saldırısına maruz kalır. Etmen seralarda domates bitkilerinde orta derede zarar meydana getirir. Ancak diğer sebze türlerinde; fasulye, havuç, lahana, kereviz marulda şiddetli zararlanmalara neden olur. Ayrıca kavun, soğan, biber, patates, kabak, balkabağı ve karpuzda hastalıktan şiddetli derecede etkilenir.

Belirtileri: Patates, hıyar ve fasulye’de  belirtiler ana gövde ve sekonder dalların ana gövdeye bağlandığı yerlerde veya kök boğazında oluşur. Suda haşlanmış gibi görünen alanlar meydana getirir ve daha sonra bu kısımlar kahverengi bir hal alır. Gövde yüzeyinde ve özün içinde siyah sclerotilerin gömülü olduğu beyaz miselyum örtüsü oluşturur. Bunu yumuşak çürüklük izler ancak hava koşulları sıcak ve kurak ise kuru kanser meydana gelir ve yumuşak çürüklük meydana gelmeden bitkiyi öldürür.

Biyolojisi: Fungus gerek canli gerekse ölü bitkiler üzerinde aktif miselyum halinde  ve genellikle scleroti  kışlar. Hastalığın yayılmasında rüzgar en önemli unsurdur. Ayrıca hastalıklı fideler, enfekteli tohumlar ve scleroti-tohum karışımıda hastalığın yayılmasında önemli rol oynamaktadır. Kuru sclerotiler toprakta birkaç yıl canlı kalır. Yüksek nem mevcut ise  1 yıl içinde çürürler. Hastalığın konidili dönemi mevcut değildir. Fungus yüksek neme gereksinim göstermektedir. Sürekli yağmur ve yağmurlama sulamanın yapıldığı yerlerde hastalık gelişir.

Mücadelesi: Yağmurlama sulamadan kaçınılmalıdır.
Marul, biber ve fasulyenin olmadığı bir rotasyonun uygulanması iyi sonuç vermektedir.
Sera toprağının 1 saat 400C de buharla sterilize edilmesi veya chlorpicrin, dazomet gibi fungusitlerle  muamele edilmesi sclerotileri öldürmektedir. Ayrıca Quintozone 10 kg/da uygulamasıda hastalıkla mücadelede  iyi sonuç vermektedir.

MANTARIMSI KÖK ÇÜRÜKLÜĞÜ (Pyrenochaeta lycopersici)
Büyük ölçüde  sera domateslerinde görülür. Konukçuları patates, domates,  biber ve  kabakgillerdir. Toprak kökenli bir hastalık etmenidir. Fungus klamidosprlar ile canlılığını sürdürür. Bazı yabancı otlar ve kültür bitkilerinin kök sisteminde kolonize olur ve toprakta uzun süre kalabilir.Çürüklük hastalığı özellikle serin koşullar altında yapılan erken dikimlerde ortaya çıkarak  problem olabilir. Hastalık gelişimi için genellikle 15 ile 20°C sıcaklık optimum olmakla beraber Akdeniz izolatları için optimum sıcaklık isteği 26- 30 °C dır. Enfekteli topraklar ve bulaşık aletlerin kullanımı ile yayılır. Hastalık gelişimi için serin topraklar uygundur.
 Belirtileri: Enfekteli bitkilerde solgunluk , zayıf gelişme ve sonuçta ölüm gözlenir.Çürüklük ile etkilenen bitkilerin kökleri  düzensiz,  siyah renkte ve şişkindir. Köklerbölgesel olarak mantarımsıdır. Kök korteksinin uzunlamasına çatlamasıyla bantlar halinde dizilen yoğun kahverenkli lekeler daha büyük kökler üzerinde oluşmaktadır. Küçük besleyici kökler tamamen çürümüş olabilir. Olgun bitkilerdeki dallar uçtan itibaren geriye doğru ölebilir.
Mücadelesi:

1-
Bitki köklerinde yara ve çatlak oluşumundan kaçınılmalı, gübrelemeye önem verilmeli, Fazla nemden kaçınılmalıdır.
2- İlkbaharda toprak sıcaklığı yüksek olduğu zamana kadar dikim zamanını kaydırın.
3- Toprak solarizasyonu büyük ölçüde etkilidir.
4. Dayanıklı çeşit kullanılmalıdır.
5. Dikim öncesi toprak ilaçlaması olarak Metam sodyum tavsiye ediliyor

DOMATESTE SOLGUNLUK HASTALIKLARI

Fusarium oxysporum f.sp. lycopersici: Özellikle kumlu topraklarda sürekli domates tarımı yapıldığı zaman , üretimi engelleyen en önemli unsurdur. En önemli konukçusu domatestir. Patlıcanıda enfekte etmektedir.

Belirtileri:  Tarla koşullarında yetişen domateslerin alt yapraklarında sararma ve ölüm görülür. Bir ya da birden fazla dallar etmenden etkilenir ancak diğer dallar simptomsuz kalır. Hastalığın esas belirtisi bitkinin toprak altı ksımlarında çürüme ve ksilemde nekroz  olarak görülür. Hastalığın belirtisi Verticillium solgunluğu ile karıştılabildiği için   kesin tanısında izolasyon için içine 500 mg PCNB, 300 mg Streptomycin ilave edilmiş  agar ortamı kullanılmalıdır.

 Enfekteli bitkilerin nekroze olmuş iletim demetlerinden kolaylıkla izole edilebilir. Makro, mikro konidi ve klamidospor olmak üzere 3 tip spor meydana getirir. Hastalığın şimdiye kadar 3 fizyolojik ırkı tespit edilmiştir.

Biyolojisi: Patojen tohum ve toprak kökenlidir. Enfekteli bitkiden gelişen tohumun % 3 patojen ile bulaşıktır. Hastalığın uzak mesafelere taşınmasında tohum  önemlidir.Domatesin olmadığı durumlarda yabancı ot köklerinde fakültatif saprofit  olarak yaşamını sürdür. Fungus toprakta uzun süre klamidospor halinde canlılığını sürdürür. Domates yetiştirme  döneminde toprak daha önce bu hastalıkla bulaşık ise burada kalan inokulumdaki sporlar çimlenerek  kökleri tüy hücrelerinden veya epidermisten penetre eder. Ayrıca köklerdeki yaralarda etmeninin kolaylıkla bitki içine girmesini sağlar. Etmen iletim demetlerine ulaştıktan sonra sistemik olarak ilerler. Hassas domates çeşitlerinde fungus ksilem aracılığı ile köklerden gövdeye doğru ve gövde boyunca gelişir. Hastalığın gelişimde çevresel faktörlerden sıcaklık, nem ve toprak pH sı önemlidir. Hastalığın çılması için gerekli olan opt. Sıcaklık isteği 200C dir. Hava sıcaklığı düşük olduğu zaman  bitkilerde simptom oluşmadan gayet güzel  gelişme gözlenir. Asidik toprak koşullarında belirtilerin şiddeti artar. Yüksek düzeyde N’la gübreleme hastalık şiddetini artırır.


Mücadelesi: Bulaşık fide toprağının değiştirilmesi.
Tohumlar çok sık ekilmemelidir.
Fazla sulamadan kaçınılmalıdır.
Gereksiz N lu gübre verilmemelidir.
Erken ekimden kaçınılmalıdır.
Fidelikler bol güneş alan yerlere kurulmalıdır.
Bulaşık alanlardan fide alınmamalıdır.
İlaçlı Mücadelesinde:
Toprak ilaçması için; Formaldehit 400 g/L   EC      4 L/ 100 L su ile karıştırılıp 150 ml kepeğe emdirilerek.
PCNB % 18               Toz         35 g/ molarak uygulandıktan sonra toprak sulanmalıdır.
Tohum ilaçlaması için;  Thiram % 80            WP         200 g / 100 kg tohuma
Maneb % 80             WP        200 g / 100 kg tohuma
Mancozeb % 80        WP        200 g / 100 kg tohuma
Bunların yanı sıra  Benomyl+Thiram (300+300g/ 100 kg tohuma)  oldukça etkilidir.

Fidelik ilaçlaması için;  Captan % 50                   WP         200 -250g / 100 L suya
Propineb % 70                WP        200 -250g / 100 L suya
Maneb % 80                    WP        200 -250g / 100 L suya
Bakıroksiklorür % 50      WP        300 -500g / 100 L suya

VERTİCİLLİUM SOLGUNLUĞU (Verticillium albo-atrum
Verticillium dahliae)

Belirtileri:Hastalık belirtileri Fusarium solgunluğuna benzer. Bitkiler sıcak bir dönem başlayıncaya kadar ve enfeksiyon iyice ilerleyinceye kadar dıştan gözlenebilecek simptom vermez. Erken dönemde enfekte olan hassas bitkilerin boyları kısalır, yaşlı yapraklarda yaprak kenarlarından sararma ve ölüm başlar. Bu belirti yaprakların içlerine doğru ilerler. Sürgün uçlarında kuruma gözlenir. Bazen bodurlaşan bitkiler bir gün içerisinde solar ve kurur. Enfekteli bitkilerin iletim demetleri nekroze olur. Ancak bu durum Fusarium ‘daki kadar ilerlemez.
Verticillium albo-atrum ; Koyu dormant miselyum vardır. Ancak microscleroti içermez.
Verticillium dahliae;  Koyu miselyum ve microscleroti içerir.

Biyolojisi: Verticillium topraktaki enfekteli bitki artıklarında koyu miselyum veya microscleroti olarak yaşar. Toprakta uzun yıllar canlılığını sürdürebilmektedir. Toprak hazırlığı, ekim ve hasat sırasında çevreye yayılır. Ayrıca fungus rüzgar, su ve bulaşık veya enfekteli yumru ve tohumla da taşınabilir.

Mücadelesi: İnokumun topaktan azaltılması için mısır ve buğday gibi bitkiler ile 3-4 yıllık ekim nöbeti uygulanmalıdır.
Tüm bitkiler hasat edildikten sonra domates bitkisinin kök ve gövdesi topraktan çıkarılıp ekim alanından uzaklaştırılmalıdır.



DOMATES  BAKTERİYEL HASTALIKLARI

Bakteriyel Kanser ( Clavibacter michiganensis sub.sp. michiganensis)
Bakteriyel Benek (Pseudomonas syringae pv. tomato)
Bakteriyel Leke  (Xanthomonas campestris pv. vesicatoria)
Bakteriyel Gövde Çürüklüğü (Pectobacterium carovorum subsp.carotovorum)
Bakteriyel Solgunluk    (Ralstonia solanacearum)
Bakteriyel Yaprak Lekesi  (Pseudomonas syringae pv.syringae)
Domatez Öz nekrozu      (Pseudomonas corrugata)
Yaprak ve gövde lekesi, gövde nekrozu (Pseudomonas marginalis)
                                                                 (Pseudomonas viridiflava)
                                                                 ( Pseudomonas cichorii)

PHYTOPLASMALAR

Aster Sarılığı (Aster yellows)
Domates İri Tomurcuk Hastalığı (Tomato Big Bud, Stolbur)

Yukarıdaki hastalıklardan  Ralstonia solanacearum hariç hepsi ülkemizde domateslerde saptanmıştır.

BAKTERİYEL KANSER ( Clavibacter michiganensis sub.sp. michiganensis)


Domates Bakteriyel Kanseri tüm dünyada görülen önemli bir hastalıktır. Yer yer ortaya çıkan bu hastalık çok tahripkardır. Tüm yetiştirme şekillerinde önemli zarara yol açmasına rağmen bu hastalık bilhassa fidelenen ve fideleri traşlanan  veya tarlaya doğrudan tohum ekilen fakat budanan domateslerde daha şiddetlidir. Hastalık ilk 1909 yılında ABD’nin Michigan eyaletinde görülmüştür. Ülkemizde ise 1950 yılında saptanmıştır. Domates üretimi yapılan bütün bölgelerimizde görülmektedir.
Belirtileri:  Tipik belirtisi bitkide sistemik bir solgunluktur. Erken belirtileri; alt yaprakların aşağı doğru bükülmesi, yaprakçıkların kenarlarında nekroz, yaprakçıklarda ekseri tek taraflı solgunluk ve yaprak kenarlarının yukarı doğru bükülmesidir. Ekseri alt yapraklar önce solar ve üst yapraklar hastalığın son aşamasına kadar diri kalır.  Ancak enfeksiyon uç tomurcuk budaması ile oluşan bir yaradan başlıyorsa o zaman hastalık bitkinin üst kısmından gelişir ve aşağıya doğru hızlı bir şekilde yayılarak bitkiyi öldürür. Adventif kök oluşumu görülebilir ve boğumların olduğu alanlar ekseri belirgin beyaz bir zon içerirler.Gövdelerde dış kısımda açık renkli çizgiler oluşabilir, ancak gövde kanseri sık görülmez. Fakat gövdenin iç kısmında iletim demetleri dokusu önce sarı-kahverengi çizgiler halinde görülür, sonra bunlar kırmızı-kahverengine döner. Böyle renk değişikliği boğumlarda belirgindir. Sonunda öz kısmı renksizleşir ve unlu bir hal alırç Bakteriyel Kanser gövde belirtilerini Bakteriyel solgunluk belirtilerinden ayırmak güçtür. Bakteriyel Kanserde gövdelerde sadece orta derecede bir akıntı oluşur ve sarı renkli bir akıntı gövdeye hafifçe basınç uygulandığı zaman ortaya çıkar.
Bazı koşullarda etrafı halka şeklinde koyu nekrotik alanla çevrili açık yeşil-krem beyazı, kabarcık şeklinde yaprak lekeleri oluşabilir. Enfeksiyon yayılırken, yaprakçıklar sararabilir ve damarlar koyulaşabilir.
Meyvelerde  oluşan lekelere kuşgözü lekeleri adı verilir. Bu lekelerin ortası kabarık, kahverengi merkezli, kenarları opak bir hale ile çevrilidir. Kuşgözü lekeleri ekseri 3-6 mm çaptadır ve meyveye uyuzumsu bir görünüm verirler.Meyvelerin iç kısmında iletim demetlerinde tohuma kadar uzanan sarılık görülebilir. Sarı bir renk oluşumu çanak yapraklarda da görülebilir. Meyve lekeleri her zaman oluşmaz, ancak oluştuklarında hastalığın teşhisinde yardımcıdırlar çünkü onlar belirgindirler.

Etmen: Spor oluşturmayan gram-pozitif, aerobik bir bakteridir. Hücreler değişken şekilli, büyüme koşullarına bağlı olarak coccoid veya lobut şeklindedir. Ancak bitki materyallerinden elde edilenler tipik olarak çubuk şeklindedir.
Etmenin optimum gelişme sıcaklığı 24-280C, maksimum 370C, minumum 1 0C dir.

Hastalık Çemberi ve Epidemiyolojisi: Bu hastalığın primer inokulum kaynakları; topraktaki hastalıklı bitki artıkları, yabancı ot konukçuları (köpek üzümü), bulaşık odun sırıkları, tohum ve fidelerdir. Sekonder dağılımları ise; su sıçramaları, bulaşık ekipman, işci elleri, fidelerin traşlanması ve domatesin budanması sırasında olur.
Sırığa alınmış domateslerde kanser belirtileri ilkin gövdenin bağlandığı kısımlarda iplerin açtığı yaraların olduğu yerlerde görülür. Tohumdan enfeksiyon almış bitkiler hiç belirti göstermeyebilir, meyve oluşturmayabilir veya ölebilir. Su sıçramasıyla olan sekonder dağılmalar genellikle sadece yaprak simptomları, kuşgözü lekeleri veya her ikisini birlikte oluşturur. Diğer taraftan, traşlamalar ile fidelerdeki sekonder dağılmalar sistemik enfeksiyona ve şaşırtmadan sonra ise ölüme yol açarlar.

Mücadelesi: Temiz tohum ve fide kullanılmalıdır.
Tohumlar seyreltik HCl veya Ca(OCl)2 ile dezenfekte edilebilir veya sıcak su ile muamele edilebilir. Ülkemizde tohumların çıkarılışı sırasında tohum eti ile birlikte, direk güneş ışına maruz kalmayacak şekilde 200C de, sık sık havalandırarak 4 gün bekletilme öneilmektedir. Böylelikle antagonistler tarafından öldürülmektedir.
Makaslar ve budama aletleri bitkiden bitkiye, bu mümkün değilse sıralar arasında dezenfekte edilmelidir. Fideliklerde kullanılan traşlama aletleri fidelikten fideliğe dezenfekte edilmelidir. Sırıklar tekrar kullanılacaksa ya buharla sterilize edilmeli ya da NaOCl ile dezenfekte edilmelidir.
Bakteriyel Kanseri bir yerde mevcut ise, domates bitkileri tarla sürülerek toprak altına aktarılmalı ve artıkların parçalanması sağlanmalıdır.
Konukçusu olmayan bir bitki ile 2 yıllık ekim nöbeti uygulanmalıdır.
Son zamanlarda bu hastalığa dayanıklı çeşitler elde edilmiştir.

BAKTERİYEL BENEK (Pseudomonas syringae pv. tomato)


Bakteriyel Benek ve etmeni 1933 yılında ABD ve Tayvan’da tanılanmıştır.Bugün bütün dünyada mevcut olan bu hastalık fazla önemli değildir. Hastalık yüksek nem ve düşük sıcaklıkta iyi gelişir. Meyvelerde şiddetli beneklenme pazarlanabilir ürünü azaltır. Son  10 yılda bu hastalık ile ilgili tespitler artmıştır.

Belirtileri: Yaprakçıklardaki lekeler küçük, yuvarlak, koyu kahve-siyahtır.Lekelerde erken dönemde hale yoktur fakat zamanla oluşur. Benekler tüm yaprağı saracak şekilde yayılır fakat onlar en fazla yaprak ana damarının uzağındaki yüzeyde belirgindir.Lekeler birleşerek tüm yaprak alanını öldürebilir. Hastalıktan gövde, yaprak sapı, çiçek sapı ve çanak yapraklarda etkilenir. Bu bitki kısımlarındaki lekeler oval-uzunumsudur. Meyvedeki küçük lekeler veya benekler koyu renklidir ve nadiren 1 mm çapı geçerler. Meyvedeki her bir lekenin etrafındaki doku etkilenmeyen alanlardan daha koyu olabilir. Lekeler ilk görüldüklerinde hafif kabarık veya düzdür. Bazı durumlarda ise onlar çöküktür. Koyu yeşil bir hale lekelerle birlikte bulunabilir.

Etmen: Gram-negatif, mutlak aerob kamçılı, çubuk şeklinde bir bakteridir.
Etmenin optimum gelişme sıcaklığı 18-200C ‘dir. Sera koşullarında hastalık dağılmadığı için görülmez.
Hastalık Çemberi ve Epidemiyolojisi:Bu bakteri tohumla taşınmaktadır. Bakterinin yayılmasında tohumun önemli olduğu söylenmektedir. Bakteri yağmur sıçratmasıyla ve fidelerin traşlanmasında kullanılan  ekipmanla dağılır. Kurak yerlerde yağmurlama sulama hastalığı yayar. Damlama ve karık usulü sulamalarda  hastalık nadiren görülür.Bakteri hastalıklı bitki artıklarında 30 hafta süreyle canlı kalabilmektedir. Yabancı ot türleri bakteriye hem köke yakın çevresinde hem de yaprak yüzeyinde barındırmaktadır.

Mücadelesi: Tüm üretim alanları yabancı otsuz ve kendi gelen bitkilerden ari olmalıdır.
Domates artık yığınları üetim alanlarına yakın olmamalıdır.
Aynı tarlaya 2 yıl üst üste ekim yapılmamalıdır.
Hastalıksız fideler domates yetiştirilmeyen yerlerde üretilmelidir.
Budama aletleri dezenfekte edilmelidir.
Tohum ilaçlamaları rutin olarak yapılmalıdır.
İlaçlamalara hastalık görüldüğü zaman fidelikte ve tarlada başlanmalı, fidelikte 1 hafta, tarlada 8-10 gün ara ile 2-3 defa ilaçlama yapılmalıdır. Ülkemizde bu hastalığa karşı aşağıda verilen bakırlı ilaçlar tek başına veya mancozeb ile karışım halinde aşağıdaki dozlarda önerilmektedir.

Bakırlı hidroksit %50                                           250g/l
Bakır kompleks  %21+mancozeb %20                300g/l
Bakır oksiklorür %50                                   300-400 g/l
Bu etmenin bakırlı ilaçlara karşı yaygın olarak direnç kazandığı da tespit edilmiştir.


BAKTERİYEL LEKE  (Xanthomonas campestris pv. vesicatoria)

Bakteriyel Leke domates ve biber yetiştirilen  her yerde görülmektedir. Ancak o, orta  veya yüksek derecede yaygın olduğu tropik ve subtropik  bölgelerde en zararlıdır. Bakteriyel leke ABD' de 1912, Güney Afrika' da 1914 yılında görülmüş ve G.Afrika'da 1920 yılında Doidge tarafından teşhiş edilmiştir. Bu hastalıktan dolayı ürün kaybı hem şiddetli  yaprak lekelerinin etkisiyle oluşan yaprak dökümünden hem de şiddetli meyve lekelerinden dolayı olmaktadır.
Belirtiler. Bu hastalık bitkilerin tüm toprak üstü kısmını etkiler. Yaprak, gövde ve meyve saplarında lekeler genellikle kahverengi ve yuvarlaktır. Lekeler yağışlı periyotlarda ve çiğ olduğunda sulu (yağımsı) görünüştedirler. Lekeler nadiren 3 mm çaptan daha fazla gelişirler. Yaprakçıklardaki lekeler Alternaria, Stemphylium veya Corynespora yaprak lekeleri ile kolaylıkla karıştırılabilirler. Bakteriyel Yaprak lekeleri Alternaria ve Corynespora yaprak lekeleri gibi konsantrik zonlar içermezler ve genellikle daha koyu renkte ve daha uniform dağılışlıdırlar Alternaria ve Corynespora 'da küçük lekeleri çevreleyen belirgin bir hale mevcuttur ancak bu Bakteriyel Lekede yoktur. Koşullar hastalık gelişimi için uygun olduğu zaman yaprak sapı ve ana damardaki lekeler birleşerek yaprakta uzun koyu çizgiler oluşturur. Leke sayısı çok olduğunda yapraklarda genel bir sararma olur. Lekeler birleşince yeşil kısımlarda yanıklık  belirtileri oluşur bu da bitkilerde şiddetli epinasty nedeniyle kümeleşme görünümü oluşturur. Ölü yapraklar ekseri bitkilerde kalır ve bu da bir yanma görünümü verir.
Meyve lekeleri küçük, hafif yüksek kabarcıklar şeklinde başlar. Leke büyüklüğü artarken o kahverengi, uyuzumsu ve hafif kabarık bir hal alır . Ancak, lekeler aynı zamanda kenarları kabarık, ortaları çökük de olabilir. Gelişen leke sonunda kaybolan soluk veya belirgin bir hale içerebilir.

Etmen. Hareketli, mutlak aerob, gram-negatif, çubuk şeklinde ve kutuptan tek kamçılıdır.

Hastalık Çemberi ve Epidemiyolojisi. Etmen kendi gelen domateslerde ve hastalıklı bitki artıklarında kışlayabilir. Tohum da bakterinin kışlama ve yayılmasında yardımcıdır. Hastalık gelişimi 24-30 C' de ve yüksek yağışta artar. Bu bakteri tarlalar içinde rüzgarla birlikte yağmur damlalarıyla, fidelerin traşlanmasıyla ve aerosollerle taşınır. Etmen, stomatalardan ve rüzgarla taşınan kumların açtığı yaralardan, böcek  yaralarından ve mekanik olarak açılan yaralardan girer.

Mücadele:

Hastalığın bitki artıkları ve kendi gelen bitkilerde kışlamasını önlemek için  tarlada münavebe uygulanmalıdır.
Temiz fide üretilmelidir. Bu, fidelerin domates ve biber yetiştirilmeyen yerlerde yetiştirilmesiyle kolaylaştırılmış olur. Bakterinin muhtemel taşınmasını önlemek için tohum ilaçlaması yapılmalıdır.
Kendi gelen bitkiler yok edilmelidir.
Domates artık yığınları sera veya üretim alanları yakınında olmamalıdır.
Tavsiye edilen yerlerde bakterisit veya fungisit + bakterisit uygulanmalıdır. Ülkemizde aşağıda verilen ilaçlar önerilmektedir.

Bakır hidroksit % 50,  250 g /l

Bakır kompleks % 21 + mancozeb % 20,  300 g/l

Bakır oksiklörür % 50,   300-400 g/100 l

Bakır oksit % 50  300-400 g/l

Yağ ve rosin asitlerinin bakır tuzları % 51.4   200 ml/l


Bu etmen de bakırlı ilaçlara karşı sık sık dayanıklılık oluşturmaktadır.

 

BAKTERİYEL  GÖVDE  ÇÜRÜKLÜĞÜ (Pectobacterium carotovorum subsp.carotovorum)

 

Eskiden Erwinia carotovora sub.sp. carotovora olarak isimlendirilen Bakteriyel gövde çürüklüğü seralarda ve tarlalarda görülür. Hastalık en şidetli budama yapılan bitkilerde ortaya çıkar. Bu nedenle hastalık en fazla sırığa alınan domateslerde görülür. Bu hastalık aynı zamanda domates meyvesi dahil birçok sebzede hasattan önce ve sonra yumuşak çürüklüğe de  yol açar. Bakteriyel Gövde Çürüklüğü önemli bir hastalık sayılmaz ama bazan önemli kayıplara yol açabilir.

Belirtiler. Bakteriyel Gövde Çürüklüğü bitkilerde ilkin meyve hasadı sırasında veya daha sonra solgunluk olarak gözükür. Etkilenen bitkiler uzun süre solgun kalırlar. Bitki gövdelerinin iç kısmı yumuşar ve gövde kesiti alınınca boşluk görülür. Bakteriyel gelişmeden dolayı gövde, öz kısmında ıslak ve kaygan görülür. Gövde boşluğu gövdenin iki parmak arasında sıkılması ile de anlaşılabilir. Bazan bakteri gövde kabuğunda gelişerek onu siyahlaştırır ve gövdeden kolayca soyulmasına yol açar. Vasküler renk değişiliği bu  gövde boşluğunun çok yukarısı veya aşağısına kadar ilerlemez.

Etmen. Bakteri Gram-negatif ve fakültatif anaeroptur, yani aerobik olduğu kadar anerobik olarak da gelişir. O peritrih kamçılı ve hareketlidir. İnoküle edilen domateste hızlı bir çürüklük oluşturur. Gelişme için optimum sıcaklık 25-30 C dir.

Hastalık çemberi ve epidemiyolojisi. Bu bakteri domates tarlalarının hemen hemen her zaman misafiridir. O böcek larvalarının sindirim kanalında bulunmuştur ve gelişmekte olan bitkilere çürümekte olan materyalden böceklerle taşınır. Meyve sinekleri tarafından istila edilen enfeksiyonlu meyve, inokulumun en büyük kaynağıdır.
Bakteri istilası için taze yaralar da bulunmalıdır. Eğer inokülasyondan önce bir yara iyileşirse, hastalık olmaz. Sülük ve yaprakların koparılması bakteri istilasından önce yapılan en yaygın yaralama şeklidir. Hastalık, yeşil sağlıklı yapraklarda oluşmaz fakat yaşlı yapraklarda oluşur. Gövde yaşlı yapraklardan vasküler sistem yoluyla enfekte edilir. Hastalık gelişimi için yüksek nem esastır. Hastalık seralarda rastgele olmayan bir şekilde gelişir. O, seralarda su oluklarının yanında, nemin çok olduğu yerlerde yaygındır. Nemin daha çok oluştuğu plastik seralarda hastalık daha çoktur.

Mücadele. Bakteriyel Gövde Çürüklüğü bakterinin hastalıklı bitkilerden sağlıklı bitkilere taşınmasını engelleyen kültürel önlemlerle önlenebilir. Bakteri tüm ürünlerde mevcut olmasına rağmen, tek tük hastalıklı bitkiler dışında epidemi yapacak populasyona ulaşamaz.

BAKTERİYEL SOLGUNLUK    (Ralstonia solanacearum)

Bakteriyel solgunluk dünyada pek çok ılıman, geçit, subtropik ve tropik bölgelerde domateslerde ciddi bir hastalıktır. Bu hastalık aynı zamanda “Güney Bakteriyel Solgunluğu”, “Solanaceae Solgunluğu” “Granville Solgunluğu” gibi pek çok mahalli isimle anılmaktadır. Hastalık bitkide hızlı bir ölüme yol açar.

Belirtisi: İlk belirtiler genç yaprakların bir veya bir kaçında sarkma şeklinde görülür. Uygun koşullar altında bunu hızlı bir solgunluk ve ölüm izler. Hastalığın ileri dönemi ilk belirtilerin görülmesinden 2-3 gün sonra ortaya çıkar. Enfekteli bitkilerin gövdelerinde adventif kökler çıkabilir. Bu daha çok hastalık gelişimi için uygun olmayan koşullarda belirgindir. Düşük sıcaklık, düşük virulanslı streynler, konukçu dayanıklılığı adventif kök oluşumunu artıran koşullardır. Hastalık gelişimi yavaş olduğu zaman yapraklarda epinasty (sarkma) olabilir. Hastalığın başlangıcında bitkilerin gövdeleri enine veya boyuna kesildiğinde iletim demetleri sarı veya açık kahverengi görülür. Hastalık ilerledikçe onlar daha koyu kahverengi olur. Bitki tamamen solduğunda, öz kısmı ve korteks kısmı da kahverengileşir.Korteks kısmının yoğun bakteri istilası  gövdenin dış kısmında sulu leke oluşumuna yol açabilir. Enfeksiyonlu bir gövde enine kesildiğinde, birçok iletim demetinden küçük, beyaz veya sarımsı viskoz bir akıntı çıkar.
Bakteriyel Solgunluk, fungusların neden olduğu vasküler solgunluktan; hastalıklı, topraksız bir gövde kesitini suya tutarak kolaylıkla ayrılır. Enfeksiyonlu bitkinin ksilem demetlerinden 3-5 dakika içinde sütümsü bir bakteriyel akıntı çıkar. Eğer gövde şiddetli enfeksiyonlu ise, su 10-15 dakikada tamamen sütümsü hale gelir.
Toprak altı belirtileri, hastalık gelişme dönemine bağlı olarak, değişik derecelerde kök çürüklüğü şeklinde görülür.

Etmen: Uzun yıllar Pseudomonas solanacearum olarak bilinen bu hastalık son zamanlarda Ralstonia solanacearum olarak adlandırılmıştır. Bu son isim 1997 yıllında kabul edilmişti. Gram negatif, çubuk şeklinde, 1-4 polar kamçılı, aerobik bir bakteridir.
Etmenini domates streynlerinin minumum sıcaklık isteği 100C, optimum 350C ve maksimum 410C dir.

Hastalık Çemberi ve Epidemiyolojisi: Ralstonia solanacearum 33 bitki familyasında 200’den fazla kültürü yapılan bitki ve yabancıotta hastalık yapmaktadır. Muz hariç en ekonomik konukçuları Solanaceae familyasıdır. Domates, patates, tütün ve patlıcan bu familyadaki en önemli konukçulardır.
Bu organizma toprakta konukçu bitki olmadan uzun süre canlı kalabilmektedir. Canlı kalma süresi patojenin streynine ve fiziksel, kimyasal ve biyolojik toprak faktörlerine göre oldukça değişiklik göstermektedir. İyi denajlı topraklar, yeterli su tutarlarsa bakterinin canlılığı uzun sürmektedir. Canlılığı teşvik eden diğer toprak koşulları orta-yüksek sıcaklıklar ve düşük-orta pH’dır.Patojenin kurumasını sağlayan veya antagonistlerin gelişmesini teşvik eden toprak koşulları canlılığı azaltır.
R.solanacearum köklere, şaşırtma, toprak işleme sırasında yapılan, böcekler veya bazı  nematodların açtığı ve sekonder köklerin çıktığı doğal yaralardan girer. Konukçu içine girince iletim demetlerinde hızlı bir şekilde çoğalarak ksilem demetlerini bakteriyel hücrelerle ve kaygan tabaka ile doldurur.
Solgunluk, konukçu hassasiyeti, sıcaklık ve patojenin virulansına bağlı olarak 2-5 gün sonra olur. Enfeksiyon ve hastalık gelişimi yüksek sıcaklık (optimum 30-350C) ve yüksek nem ile teşvik edilir. Konukçu solarken, patojen öz ve kabukta parankima hücrelerini istila eder ve iletim demetlerinin çevresinde bakteri kümelerinden oluşan cepler meydana gelir. Uygun koşullarda bakteri kabuğa doğru ilerleyerek gövde yüzeyine akıntı olarak çıkar. Bakteri, enfeksiyonlu bitkilerin köklerinden  ve toprağa dönen enfeksiyonlu bitki artıklarından toprağa geçer. Bakteri su akıntısı ile, toprak hareketleri ile veya enfeksiyonlu veya bulaşık fidelerle dağılır.

Mücadelesi: Bu hastalıkla mücadele güçtür. Öncelikle bulaşık olmayan alanlarda domates yetiştirilmelidir.
Konukçusu olmayan bitkilerle ekim nöbeti uygulanması bir dereceye kadar etkilidir.
Toprak fümigasyonu keza bir dereceye kadar etkilidir ancak pahalı olup uzun süreli koruma sağlamaz.
Temiz yerde fide yetiştirilmelidir.
Dayanıklı çeşirler kullanılmalıdır.

BAKTERİYEL YAPRAK LEKESİ  (Pseudomonas syringae pv.syringae)
 Domates fidelerindeki bakteriyel yaprak lekelerinin sadece simptomlarına bakılarak doğru teşhisleri güçtür. Pek çok bakteriyel lekenin ilk belirtileri sulu noktacıklar şeklinde nekrotik alanlı, haleli veya halesiz lekelerdir. Burada güçlük değişik domates çeşitleri bakteri streynlerine göre simptomların değişmesidir.Doğru teşhis önemlidir. Çünkü Syringae Yaprak Lekesi nispeten zararsızdır.
Belirtisi:  Belirtiler halesiz, küçük kahverengi lekelerden hemen hemen tamamen siyah, parlak sarı haleli lekelere (Bakteriyel Benek gibi) kadar değişiklik gösterir. Serada simptom oluşturulması çok güçtür. Hastalık gelişimi yüksek nem ve yaralama ile teşvik edilir. Simptom gelişmesi bazı çeşitlerde daha şiddetlidir.

Etmen:  Gram negatif, aerobik, çubuk şeklinde bir bakteridir.

Hastalık Çemberi ve Epidemiyolojisi:  Bu etmenin bilinen tek inokulum kaynağı diğer epifitik konukçularıdır. Fidelik alanlarda en yaygın kaynak kış örtü bitkisi olarak kullanılan çavdar ve tarla sınırları boyunca bulunan vişne ağaçlarıdır. Çok sayıda vişne ağacı olan alanlarda her yıl daha çok Syringae yaprak lekesi olmaktadır. Syringae yaprak lekesi daha çok serin havaların sürdüğü Nisan ayında olur.Halbuki Bakteriyel Benek ise sıcaklığın arttığı  Mayıs ayında görülür.

Mücadelesi: Haftada bir bakterisit uygulaması bu hastalığı yeterli olaak önler. Ancak pek çok durumda ekonomik zararı yoktur ve ilaçlamaya gerek kalmaz.

DOMATEZ ÖZ NEKROZU      (Pseudomonas corrugata)
 Sera ve tarla domateslerinde son yıllarda problem olmuştur. Bu hastalık belli alanlarda şiddetli olabilir. Hastalık etmeni ilk olarak 1978 yılında İngiltere’de rapor edilmiştir. Türkiye’de de tespit edilmiştir.

Belirtisi: İlk belirtileri genç yapraklarda klorozdur. Çok şiddetli olunca, bitkilerin tepelerinde kloroz ve solgunluk birlikte olur ve aynı anda gövdenin dibinde ise nekroz görülür. Enfeksiyonlu gövdeler gri, koyu kahverengi yüzeysel lekeler içerir. Etkilenen alanlar dışardan sağlam (sert) gözükür fakat gövdeler uzunluğuna kesilirse özde boşluk görülür. Özde koyu renkli bir renk değişikliği de olur. Dış belirtilerin görülmediği bitkilerde de olmak üzere iletim demetlerinde kahverengi renk değişikliği vardır. Özün etkilendiği alanlarda bol miktarda adventif kök oluşumu ortaya çıkar. Bazen bitkinin gövde dibi etkilenince bitki ölebilir.

Etmen: Gram-negatif , mutlak aerob,bir veya birkaç polar kamçılı, çubuk şeklinde bir bakteridir. Gelişmesi için maksimum sıcaklık isteği 370C’dir.

Hastalık Çemberi ve Epidemiyolojisi: Düşük gece sıcaklıkları, yüksek azot ve yüksek nemin olduğu yerlerde görülür. Hastalık ekseri ilk meyvelerin yeşil olgunluğa geldiğinde ortaya çıkar. Tarlada hastalığın dağılımı rasgele olur.
Bakteri esasen domateste bulunur, fakat o yoncada küçük nekrotik lekelere neden olabilir ve sağlıklı görünümlü yonca köklerinden de izole edilebilir.

Mücadelesi: Mümkün olduğunca yüksek azottan kaçınılmalıdır.
Nem azaltılmalıdır.

DOMATES İRİ TOMURCUK HASTALIĞI
Yaygın bir hastalık olmasına rağmen ekonomik değildir. Domate ek olarak acı biber, marul, patlıcan ve patateste de bulunmaktadır.

Belirtileri: Domateste belirtilerinin oluşması için inokulasyondan sonra 6 hafta geçmesi gerekir. Hasta bitkilerin gövde uçları kalınlaşır ve sert, dik bir gelişme görülür. Boğumaraları kısalır, çiçek tomurcukları çok genişler ve düzgün olmayan bir gelişme gösterir. Çanak yapraklar açılmaz ve tomurcuk yeşil kalır. Bu anormal çiçekler meyve tutmaz. Enfeksiyon almış ise olgun olmayan meyveler deforme olur. Yparaklar küçük, bozuk şekilli ve sarımtrak yeşildir. Çok sayıda anormal havai köklerde oluşur.

Etmen ve Epidemiyolojisi: Etmen bir phytoplasma’dır.  Pek çok yerde esas vektörü Kahverengi Cüce Ağustos Böceği (Orosius argentatus)’tur. Böcek enfeksiyonlu yabancı ot konukçularında beslenir ve ürer.

Mücadelesi: Hastalık çok önemli olmadığı için detaylı mücadele çalışması yapılmamıştır. Domates ürün sınırlarındaki yabancı otların öldürülmesi ve düzenli bir böcek vektörü savaşımı genellikle yeterlidir.

DOMATESLERDE GÖRÜLEN VİRUS HASTALIKLARI

TOMATO MOSAİC VİRUS, TOBAMOVİRUS (Domates Mozayık Virüsü)

TMV’nin domatese adapte olmuş ırklarının meydana getirdiği hastalıktır.  Hastalık etmeni tüm dünyada çok yaygındır. Özellikle tütün yetiştiriciğinin yapıldığı yerlerde. Hastalık etmeni ülkemizde 1961 yılında domateslerde çok görüldüğü bildirilmiştir.

Hastalık etmeninin partikülleri bitki dokusu içinde sitoplazmada yer alır. Hastalık belirtileri bitki türüne, enfeksiyon zamanına, topraktaki besin maddeleri miktarına, su düzeyine, gün uzunluğu ve sıcaklık ile değişim gösterebilir. Bu değişimde virus ırkının payıda olabilir. TMV’nin domatese özelleşmiş 8 adet ırkı saptanmış olup bunların içinde Adi TMV ırkı ve Sarı ırkı en yaygın olarak bilinenleridir. Adi TMV ırkı enfeksiyonu sonucunda  yaprakta açık ve koyu yeşil benekler görülür. Bu kısımlarda gelişme yavaş olduğu için yaprak şekli bozulmaktadır. Zaman içersinde yaprağın yüzeyi buruşup sertleşir ve yaprakların kenarları aşağı doğru döner. Enfeksiyon erken dönemde olursa bitki gelişemez ve bodur kalır.  Bu tip bitkilerde meyve verimi çok az olur veya hiç meyve vermeyebilir. Enfeksiyon geç dönemde gerçekleşir ise  yaprakta mozayık şeklinde belirtiler ortaya çıkar. Meyvelerde de deformasyonlar meydana gelir. TMV bitkinin enfeksiyon sırasındaki yaşına göre kök, sürgün ve meyve üretiminde etkili olmaktadır. Sapta nekrotik çizgi oluşumuna da neden olur ve bu çizgiler bitkilerde bu kısımlardan kırılmalara yol açar.
TMV’nin  Sarı Irkı ise yaprak, gövde ve meyvelerde tipik göze çarpacak kadar bariz sarı lekelere neden olur. Yine yapraklarda şekil bozuklukları, kıvrılma ve bitkide cüceleşme görülür. Hasta olan  bitkilerde şiddetli ürün kayıplarının yanı sıra transpirasyonda da ani bir düşüş gözlenir. Meyvelerdeki belirtiler ve kahverengileşme  TMV’nin adi ırkı tarafından oluşturulan şok reaksiyonlar olarak bilinmektedir. Bu tip kahverengileşme olgunlaşmamış meyvelerde  görülmektedir. Kahverengileşme sonucu hücreler dıştan içe kadar çökerek parankimaya kadar nekrozlaşma yayılır. Kahverengileşme meyvenin sapa bağlandığı yerede şiddetli olarak görülmektedir. Hastalık etmeninin yayılması toprakta kalan hastalıklı bitki artıkları vasıtasıyla kolayca gerçekleşmektedir.

Hastalık etmeni ile mücadelede; bitki artıkları topraktan uzaklaştırılmalıdır. Tarlada çalışırken sigara içilmemelidir. Bıçak kullanılıyorsa  hasta bitkiden sonra sağlam bitkileri kesmek için bu bıçak dezenfekte edilerek kullanılmalıdır. Çeşitli ülkelerde domates bitkilerini virusten korumak amacıyla  zayıf bir ırkı (bu amaç için MB 16 ırkı ılımlı ırk olarak izole edilmiştir) ile aşılama yapılarak şiddetli ırklara karşı bitki korunmaktadır.

DOMATES İPLİK YAPRAKLILIK HASTALIĞI

Domateste Görülen TMV ve CMV’nin birlikte meydana getirdikleri bir hastalıktır. Bu hastalıkta oluşan belirtiler çok değişkendir. Hastalık nedeniyle yaprak şekli bozulmakta, yaprak yüzeyi bombeleşmekte, yaprak ayası tamamen ortadan kalkarak yaprak adeta iplik görünümünü almaktadır. Meyveler olgunlaşmış iseler normale nazaran daha küçüktürler. Meyveler üzerindeki lekeler çöküktür. Bitki anormal dallandığı için çalımsı görünüştedir. Aşırı yüksek ve düşük sıcaklıklar, ışık yetersizliği, aşırı nisbi nem gibi olumsuz çevre koşulları  hastalık belirtilerinin şiddetlenmesine neden olur. Hastalık etmeni virüsler mekanik olarak taşınabildiği gibi  CMV afitlerle (Myzus persicae, Aphis crassivora) taşınabilmektedir.Dolayısıyla hastalık mücadelesine vektörlerle mücadele önemlidir.


TOMATO YELLOW LEAF CURL VIRUS

 Domates yapraklarınada kıvırcıklığa neden olur. Yaprak kenarlarında ve damar aralarında sararmalara yol açmaktadır.Yapraklar  daha sonra içe veya dışa doğru kıvrılır ve yaprak yüzeyi girintili çıkıntılı bir hal alır. Yaprak ayası aşırı derecede küçüktür ve bitkide bodurluk görülmektedir.
Çukurova’daki domateslerde yaygın olarak ortaya çıkmıştır. Fidelik veya tarla içersindeki yabancı otlar ve Bemicia tabaci hastalığın taşınmasında rol oynar. Bu nedenle mücadelesinde de yabancı otlar ve vektör böcek ile savaşım önemlidir.

TOMATO SPOTTED WİLT VIRUS, TASPOVIRUS

Hastalığın belirtileri bitkinin yaşına, ortam koşullarına göre değişebilmektedir. Bitkinin toprak üstündeki belirtileri çift virüslü çizgi hastalığa benzemektedir.Genç bitkilerin büyüme uçlarnda kahverengi çizgiler görülür. Genç yapraklarda bronz renkte küçük lekeler oluşur ve üst yapraklar aşağıya doğru kıvrılır. İlerleyen dönemlerde bitkinin uç kısımlarında solma ve yaprak yüzeyinde bronz rengin hakim olduğu renklenme görülür.
Domates bitkisinin gövde, yaprak sapı gibi kısımlarında kahverengi çizgiler oluşur. Yapraklardaki şekil bozukluğunun yanı sıra  bitkilerde genel bir bodurluk görülebilir. Meyvede çapları 1 cm’ye varan yeşil-kırmızı renkte iç içe halkalar şeklinde çok sayıda lekeler görülür ve meyvelerde şekil bozukluğu meydana gelir. Genç bitkilerde ölüm görülebilir. Yaşlı bitkilerdeki meyve kalitesi düşmektedir. Hastalık etmeni süs bitkilerinde ve özellikle de yabancı otlarda zarar meydana getirebilmektedir. Etmenin taşınmasında Thrips’ler önemli rol oynar. Yabancı otların yok edilmesi ve böcek mücadelesi hastalığın yayılmasını engelleme açısından önemlidir.

TOMATO BLACKRING VIRUS

Yaprakta ve gövde de siyah halkalar şeklinde belirtilere neden olur. Yaprak sapı ve gövde de kırmızı-kahverengi çizgiler oluşturur. Hastalığın ilk enfeksiyonundan kurtulan bitkiler simptom yönünden belirtisiz kalabilir.Yapraklar bu durumda hafif koyu yeşil bir renk alır. Meyvelerde ise bariz bir simptom görülmez. Etmen domatesin dışında fasulye, ıspanak, petunya, tütün, hıyar, kabak, pancar, lale, asma, akasya, dişbudak gibi bitkilerde de hastalık meydana getirmektedir.
Etmen 60-650C de inaktive olmakta, tek sarmallı RNA içermektedir ve partikülleri polihedral veya izometrik yapıdadır.Nematodlarla (Longidorus elangatus, L. atternatus) taşınmaktdır. Etmen aşıyla, tohumla ve polenlede taşınabilmektedir.
Bu nedenle temiz üretim materyalleri kullanılmalıdır. Nematodlarla mücadele edilmelidir. Hijyene dikkat edilmelidir.


BİBERLERDE GÖRÜLEN VİRUS HASTALIKLARI


TOBACCO MOSAIC VIRUS  (TMV)

Yaprak sapının aşağıya doğru kıvrılması ve yaprakların aşağıya doğru yönelmesine, yaprakların sararmasına, yapraklarda mozayık şeklinde lekelere neden olur. Bazen meyvelerin üzerinde koyu yeşil kabarık lekeler görülebilir.

CUCUMBER MOSAIC VIRUS  (CMV)

Boğum aralarının kısalması ile bitkide bodurluğa yol açar. Erken enfekte olan bitkilerde ise çalılaşma durumu ortaya çıkar. Meyvede deformasyon, yaprakta açık ve koyu yeşil lekeler görülür.etmen öz su ile ve yaprak bitlerinden M. persicae ve M.gei ile taşınabilir.

POTATO  X  VIRUS    (PVX)

PVX  biberde mozak belirtisine neden olur. Ayrıca biberler üzerinde ince nekrotik lekeler ve damarlarda beyazlaşmalara yol açar. Bitkilerde bodurlaşma görülür. Yapraklar normale göre daha küçüktür ve üzerindeki lekeler parlak görünümlüdür. Yapraklarda içeri doğu kıvrılma görülür.

Mücadeleleri:
 Üç virusun özellikleri dikkate alınarak mücadeleleri yapılmalıdır. Bu nedenle 1)İşçiler siğara içmemelidir. 2) Böceklerle mücadele yapılmalıdır.

BİBERLERDE GÖRÜLEN BAKTERİYEL HASTALIKLAR

Biberlerde domateslerde görülen hastalıkların bazıları zararlı olmaktadır.Bunlar

1)      Xanthomonas vesicatoria (Bakteriyel leke)
2)      Clavibacter michiganensis subsp. michiganensis (Bakteriyel kanser)
Ralstonia solanacearum ( Bakteriyel solgunluk)

BİBERLERDE PHYTOPHTHORA YANIKLIĞI (Phytophthora capsici)

Hastalık biberin dışında domates, patlıcan, kabak, balkabağı, kavun, karpuz gibi bitkileri de enfekte etmektedir.

Belirtisi: Biberin bütün aksamı hastalıktan etkilenir. Erken dönemde enfekte olan fideler ölür. Bitki genellikle kök boğazından enfekte olur. Bu kısımda koyu yeşil suda haşlanmış gibi görülen ve giderek kuruyup kahverengine dönüşen lekeler meydana gelir.Gövde lekeleri gövdenin herhangi bir yerinden başkar. Toprak seviyesinde hastalık en fazla 2.5 ile 5 cm’ye kadar yükselir. Gövde lekeleri gövdeyi çepeçevre sarar ve lekelerin üst kısımlarının solmasına neden olur. Yurdumuzda pek fazla yaprak ve meyve enfeksiyonu görülmemektedir. Yapraklarda  düzensiz veya daire şeklinde lekelere neden olur. Zamanla lekenin içi kağıt gibi kuruyarak açık bir renk almaktadır. Kuruyan ölü bölgeler zamanla çatlar ve yere dökülür.Lekelerin altındaki kısımda etmenin sporilizasyonu meydana gelir. Meyveler üzerinde de yine lekeler meydana gelir. Enfekteli meyvelerde hızlı bir kuruma ve buruşma ortaya çıkar. Ancak meyve dökülmez, bitki üzerinde kalır.

Biyolojisi: Fungus tohum yüzeyinde veya içinde canlılığını koruduğu gibi toprakta da korumaktadır. Soğuk ve sıcak iklimlerde kötü koşullarda canlılığını korumak için oospor meydana getirir.
Hastalıklı  bitkilerde  etmenin sporangiofor ve sporangiumları meydana gelir ve sporangiumları bir su damlacığında çimlenerek çift kamçılı zoosporlarını oluşturur. Bu sporlar ile bitkiyi enfekte ederler. Yüksek nemin varlığında sporangiumlar uzun süre canlı kalır. Bu dönemde rüzgarla uzak mesafelere taşınarak hastalığın yayılmasını sağlarlar. Sporangiumlardan gelişen zoosporlar  ise  yağmur damlaları, sulama suyu ve akarsularla taşınır.

Mücadelesi: Temiz tohumluk kullanılmalıdır.
 Yabancı ot mücadelesi yapılmalıdır.
Toprak iyi bir şekilde drene edilmelidir.
Ekim nöbeti uygulanmalıdır.
Bir haftalık aralıklarla tohum yatakları ilaçlanmalıdır.
İlaçlı mücadelesinde bakırlı preparatlar ve metalaxyl önerilmektedir.

MİLDİYÖ (Peronospora tabacina)

Hastalık tütünde mavi küf olarak adlandırılır. Biber, patlıcan ve domates fidelerinde mildiyöye neden olur.
Hastalık yaprakların üst yüzeyinde sarımsı lekelere neden olur.Daha sonra bu lekeler kahverengine döner. Yaprakların alt yüzeyinde ise beyaz renkli sporilizasyon meydana gelir.

Biyolojisi: İnokulum genellikle hava yoluyla enfekteli tütün fideliklerinden sağlıklı domates, biber ve patlıcan fideliklerine yayılır. Hastalık özellikle yağışlı havalarda yüksek oranda yayılım göstermektedir.

Mücadelesi: Domates ve biber fidelikleri tütün fideliklerinden uzağa kurulmalıdır.
Yabancı otlar elemine edilmelidir.
İlaçlı mücadelesinde metalaxyl önerilmektedir.

PATLICANDA VİRUS HASTALIKLARI

1)      TOBACCO MOSAIC VIRUS (TMV)
sıcak havalarda simptom vermeden taşınır. Normal şartlarda yapraklarda şekil bozukluğu, açık ve koyu yeşil lekeler  meydana getirir. İleri dönemlerde bodurluğa neden olur.

2)      TOBACCO BLACK RING SPOT VIRUS ( Tütün  Halkalı Leke Virüsü)

Patlıcanlarda halkalı lekelere  neden olur. Hastalıklı yapraklarda şiddetli sararma ile birlikte benek ve lekelere rastlanır.Polen gelişimi etkileyerek,  Meyve tutumunu olumsuz yönde etkiler. Etmen özsu ile,  M.persicae, Thrips tabaci, soyafasulyesi ve petunya tohumları ile taşınabilmektedir.

3)      EGGPLANT MOTTLED DWARF VIRUS (Patlıcan Lekeli Cücelik)

Özellikle güney ve batı bölgelerinde patlıcan yetiştirilen sahalarda ciddi problemler yaratmıştır. Yapraklarda klorotik beneklilik, damar açılması, deformasyon ve küçülmelere yol açar. Ayrıca  zayıf meyve tutumu görülür.

Mücadeleleri: Böcek vektörleri ile ilaçlı mücadele yapılmalıdır. Meyve toplama veya fide dikimi sırasında özsu bulaştırmamaya özen gösterilmelidir.

PATLICAN BAKTERİYEL HASTALIKLARI

Patlıcanda bugüne kadar bakteriyel hastalık olarak Bakteriyel solgunluk (Ralstonia solanacearum ) rapor edilmiştir.

PATLICANDA FUNGAL HASTALIKLAR

1)      PHOMOPSİS YANIKLIĞI (Phomopsis vexans)
 Hastalık çökerten, gövde yanıklığı, kanser, yaprak lekesi, yaprak yanıklığı gibi değişik isimler almaktadır. Ülkemizde görülmemiştir. Tropik bölge hastalığıdır. Bitkinin tüm toprak üstü organlarında zararlıdır. Yapraklarda yuvarlak, grimsi kahverengi, merkez kısmı açık renkte lekelere, gövde ve dallarda kanserlere, meyvede ise yapraktaki lekelerin daha genişine neden olur. Enfekte olan meyveler yumuşar, sulumsu bir hal alır, daha sonrada siyahlaşıp, sertleşir. Yüksek sıcaklık ve nemli koşullar hastalık gelişimi için uygundur.

2)      VERTİCİLLİUM SOLGUNLUĞU (Verticillium albo-atrum)
3)      PHYTOPHTHORA MEYVE ÇÜRÜKLÜĞÜ (Phytophthora parasitica)

Bir çok bitki konukçuları arasındadır. Patlıcanlarda meyve çürüklüğüne neden olarak % 70 ürün kaybına neden olur.

Belirtileri: Fideliklerde çökerten , bitkinin alt yapraklarında lekeler, ana gövde ve kök boğazında çürüme ve bitkide yavaş gelişen solgunluk şeklinde ortaya çıkar. Sonunda bitki bütünüyle ölür.Meyve çürüklüğü ise  meyve oluşumunun her döneminde görülür. Meyvede koyu kahverengi, sulu leke şeklinde görülür.Etrafında kolaylıkla görülen beyaz sınır mevcuttur. Lekeler hızla gelişerek 3-4 günde olgun meyveyi kaplar. Lekelerin üzerinde beyazımsı bir küf tabakası oluşur. Bu tabaka sporangiumlardan ibarettir. Lekeler gömük ve iç içe geçmiş daireler şeklindedir. Enfeksiyona maruz kalmış meyve olgunlaşmadan dökülür.

Biyolojisi: Hastalık fideliklerde toprak kökenli inokulumdan sulama suyu yardımıyla bulaşır. Fungus sporları topraktan yağmur yardımıyla meyveye sıçrar. Enfeksiyon olması için yaralar mutlak gereklidir. Sıcaklığın 15 0C olduğu yüksek nemli bölgelerde epidemiler yapar.

Mücadelesi: 1) Fidelik toprağına fümigasyon yapılmalıdır.
2) Hastalıklı fideler yok edimelidir.
3)Derin sürüm
      4)3 yıllık rotasyon uygulanmalıdır.




KABAKGİLLERDE GÖRÜLEN FUNGAL HASTALIKLAR


Mildiyö (Pseudoperonospora cubensis)

Hastalık yurdumuzda tarla ve örtü altı yetiştiriciliğinde sorundur. Esas olarak hıyar ve karpuzda görülür.

Belirtileri: Yapraklar üzerinde düzensiz  sarımsıdan kahverengine kadar değişen renklerde lekelere neden olur. Zamanla lekeler köşeli yaprak lekesine dönüşür. Nemli koşullarda yaprakların alt yüzeyinde morumsu renkte mildiyö gelişir. Bu kısımda hastalık etmeninin sporangiofor ve sporangium’ ları bulunur. Lekelerin büyüklüğü zamanla artar ve yapraklar kuruyup ölürler. Meyvelerde deformasyona neden olurlar.

Biyolojisi: Kışı oospor halinde geçirir. Ancak sera koşullarında  etmen seradaki bitkiler üzerinde canlılığını sürdürmektedir. Rüzgarlar ile hastalık başka alanlara taşınabilir. Nemli koşullar hastalık gelişimi için uygundur.

Mücadelesi: 1) Sıralar arası gerekli mesafe bırakılarak iyi bir havalandırma sağlanmalı ve bitki yüzeyi nemden korunmalıdır.
2) Çok nemli ve soğuk günlerde seralarda soba yakılmalıdır.
3) İlaçlı mücadelesinde Maneb, Mancozeb ve Chlorothalonil önerilmektedir. İlaçlama sırasında yaprakların alt yüzeyine mutlaka ilaç temas etmesi gerekir ve ilaca bir yapıştırıcı ilave edilmelidir.


KÜLLEME (Erysiphe cichoracearum)

Hıyar, kavun, kabak, balkabağında küllemeye neden olur. Güneyde örtü altı yetiştiriciliğinde önemli bir hastalıktır.
Yapraklar üzerinde diğer küllemelerde olduğu gibi beyaz tozlu lekelere neden olur. İlk olarak tepedeki yapaklar etkilenir ve solup ölürler. Meyvede belirgin bir belirti oluşturmaz. Hastalık gelişimi için yüksek sıcaklık uygundur.

 Mücadelesi: Kükürtlü preparatlar önerilir. Sistemik fungusitlerden Triadimefon hastalıkla mücadelede başarılı sonuç vermektedir.

ANTRAKNOZ (Colletotrichum lagenarium Syn:Colletotrichum orbiculare)

Salatalık, kavun, karpuz enfekte etmektedir.Nemli koşullarda ciddi zararlara neden olur.

Belirtisi: Bitkinin tüm toprak üstü kısımlarında belirti oluşturur. Hastalık tohum kökenli olup, genç fideler üzerinde enfeksiyon yapar. İlk belirtiler kotiledonlarda solma ve aşağıya doğru sarkma ile birlikte gövde üzerinde lekeler meydana gelir. Yapraklardaki lekeler başlangıçta küçük sarımsı  sulumsu görünüştedir. Zamanla lekeler genişler ve kahverengiye döner. Bir süre sonra tüm yaprak canlılığını kaybeder.Yaprak sapı ve gövdede merkez kısmı açık renkte uzunumsu siyah lekelere neden olur ve bu lekelerin ötesindeki dokununda ölmesine neden olur. Gövde kanseri salatalıkta az görülür.
Hastalık meyve ve meyve sapında da enfeksiyon oluşturur. Meyve üzerinde çökük dairesel siyah renkte kanser belirtileri neden olur. Karpuzda leke büyüklüğü 6-13mm dir.  Nemli koşullarda lezyonun siyah merkez kısmında somon renginde jelatinimsi spor yığınları meydana gelir.Karakteristik renkteki kanser hattı diğer hastalıklar ile asla karıştırılamaz. Benzer lekelere kavun ve salatalık meyvelerinde de neden olur.Genç meyveler, özellikle karpuz meyvesi kararıp, ölebilir. Kanserli meyvelerde  kabuktaki çatlamalardan dolayı sekonder organizmalar doku içine girer ve çürümeye neden olur.

Biyolojisi: Hastalık etmeni tohum kabuğu üzerinde en az 5 yıl canlı kalır.Kışı tohumda ve hastalıklı bitki artıkları üzerinde geçirir. Hastalıklı materyal üzerindeki sporlar su, rüzgar, böcekler vs. ile taşınır. Nemli ve yağışlı hava hastalık gelişimi ve yayılmasını teşvik ederOptimum sıcaklık isteği 240C dir..

Mücadelesi:  Temiz tohum kullanılmalıdır.
Konukçusu olmayan bitkilerle 3 yıllık ekim nöbeti uygulanmalıdır.
Sezon sonunda hastalıklı meyve ve diğer bitki kısımları ortamdan uzaklaştırılmalıdır.
Dayanıklı çeşitler kullanılmalıdır.
İlaçlı mücadelesinde Maneb, Mancozeb, Chlorothalonil, Benomyl  veya daha etkili olarak Chlorothalonil ile Benomy veya mancozeb karışımı önerilmektedir.Yeşil aksam ilaçlamasına enfeksiyondan önce başlanmalı ve 7 gün arayla tekrarlanmalıdır.


UYUZ (Cladosporium cucumerinum)

Hastalık etmeni kavun, karpuz, kabak, salatalık, su kabağında enfeksiyon yapar. Bitkinin tüm toprak üstü aksamında belirtiye neden olur.

Belirtileri: İlk belirtileri yaprağın üzerinde açık sulu veya açık yeşil benekler şeklinde görülür.Aynı belirtiler yaprak sapında ve gövde üzerinde de oluşabilir. Ölü yaprak dokuları çatlar. Lekeler zamanla beyaz renge döner. Lekeler üzerindeki damarlar  ise kahverengi kalır.Hastalık meyveyi tüm gelişme dönemlerinde enfekte edebilir. Genç dönemdeki bitkiler etmene karşı duyarlıdır. Meyve üzerinde gri renkte 1-2.5 cm çapında  lekeler meydana gelir. Lekelerden önce sulu daha sonra zamkımsı ve katı olan bir bitki özsuyu dışarıya sızar.Belirtiler zamanla daha koyulaşıp mantarlaşır ve çukurlaşır. Nemli koşullarda lekeli kısımlarda koyu zeytin yeşili kadifemsi bir tabaka gelişir.

Biyolojisi: Kışı tohum ve hastalıklı bitki artıkları üzerinde geçirir. Nemli koşullar ve serin geceler hastalık gelişimini teşvik eder.

Mücadelesi:  Kabakgillerle akraba olmayan bitkiler ile 3 yıllık ekim nöbeti uygulanmalıdır.
Seralarda iyi bir havalandırma sağlanarak nisbi nem düşük tutulmalıdır.
İlaçlı mücadelesinde Maneb, Mancozeb ve Chlorothalonil  ile ilaçlama önerilmektedir.

KAVUNDA FUSARİUM SOLGUNLUĞU (Fusarium oxysporum f. sp. melonis)

Bitki tüm gelişme dönemlerinde hastalıktan etkilenir. Ağır enfekte olmuş topraklarda ve düşük sıcaklıkta fideler çıkmadan ölür. Bitkilerde cüceleşme, sararma ve solma ve  dallarda kuruma şeklinde karakterize edilir. Hastalık nedeniyle bazen kök boğazında uzun ve derin kahverengi yaralar meydana gelir. Nemli koşullarda buralarda hastalık etmeninin sarı-pembe tonlarda sporulasyonu gözlenir. Sistemik olarak enfekte olmuş bitkilerde meyve sap ucundan itibaren çürümeye başlar. Çürüme özellikle olgunlaşmaya yakın meyvelerde görülür. Bir süre sonra çürüyen kısımlar üzerinde misaliyal gelişme meydana gelir.

Hastalık makro, mikro ve chlamidospor olmak üzere üç çeşit spor meydana getirir.
Hastalık toprakta uzun yıllar (chlamidosporlar 4 yıl) canlı kalabilir. Hastalık gelişimi sıcak toprakta daha fazla olmaktadır. İç Anadolu’da önemli bir hastalıktır. Hastalığın ırkları vardır.

Mücadelesi: Etkili bir mücadelesi yoktur.  Ekim nöbeti önerilmektedir. Dayanıklı çeşitler var ise bunlar kullanılabilir. Fideyi belli bir döneme kadar koruması için tohum ilaçlaması önerilmektedir.


KARPUZDA FUSARİUM SOLGUNLUĞU (Fusarium oxysporum f. sp. niveum)

Bitki tüm gelişme dönemlerinde hastalıktan etkilenir. Fideliklerde çökerten, bitkilerde cüceleşme, solgunluk ve ölüm ile karakterize edilmektedir. Genç fideler çürüyüp ölür veya kotiledon yapraklarında solgunlaşma görülür. Fidelerde ise zayıf ve bodur bir gelişme gözlenir. Daha gelişmiş bitkilerde ise hastalık hızlı bir solgunluk şeklinde ortaya çıkar ve en geç 10 gün içinde bitkiyi bütünüyle kurutur.
Hastalık nedeniyle iletim demetlerinde nekroz ortaya çıkar. Yağışlı havalarda ölü dallar üzerinde beyaz, pembe renkte misel gelişmesi gözlenir. Hastalığın ileri aşamasında  kökler bütünüyle kurur ve çürür. Dayanıklı bitkilerde ise hastalık yavaş bir gelişme gösterir ve bodurluğa neden olur. Hastalık etmeninin Irk 0, Irk 1 ve Irk 2 olmak üzere 3 ırkı mevcuttur.
Hastalık etmeni toprak kökenlidir.Toprakta ve tohumda uzun yıllar canlılığını korur. Karpuz bitkisinin olmadığı  durumlarda toprakta 16 yıl canlı kaldığı tespit edilmiştir. Tohum üzerinde 2 yıl veya daha uzun süre canlılığını sürdürür. Mücadelesi kavun solgunluğunda olduğu gibidir.


CUCURBİT’LERDE GÖRÜLEN BAKTERİYEL HASTALIKLAR

1)      Köşeli Yaprak Lekesi (Pseudomonas syringae pv. lachrymans)
2)      Yaprak Lekesi   (Xanthomonas cucurbitae, X. melonis)
3)      Bakteriyel Solgunluk (Erwinia tracheiphila)
4)      Yaprak Lekesi ve Meyve Çürüklüğü (Acidovorax avenae subsp. citrulli)
5)      Yumuşak Çürük (Erwinia carotovora subsp. carotovora)
6)      Kahverengi Leke ( Pantoea ananas pv. ananas)
7)      Bakteriyel Kabuk Çürüklüğü (Erwinia cacticida)

BAKTERİYEL SOLGUNLUK (Erwinia tracheiphila)

Hıyar ve kabak en hassas konukçularıdır. Ülkemizde saptanmamıştır. Gram negatif bir bakteridir. Başlangıçta tek tek yaprakların solması ve kuruması ile karakterize edilir.Daha sonra bir veya daha fazla yan dal veya tüm bitki  solar. Bazen başlangıç belirtileri Hıyar böceğinin çiğneme zararı ile başlar, böyle bir zararlanmanın çevresindeki yaprak dokusu koyu yeşil olur ve hızlı bir şekilde solar. Genç bitkilerde belirtiler daha hızlı gelişir.
Belirtiye dayanan teşhis; Şiddetli etkilenen bir yaprak, dal veya bitki gövdesinin dibinden bir kesit alınıp, kesilen iletim demetlerinde bir bakteriyel akıntının oluşup oluşmadığına bakılarak yapılır.

Biyolojisi: Etmen hıyar böceklerinde kışlar. Bakteriler daha çok orta bağırsakta bulunmakta ve böcekte çoğalmaktadır.  Böceklerin beslenmesi sırasında bakteri taşınmaktadır. Bakteri tohum ve toprakla taşınmaz.

Mücadelesi: Primer inokulum kaynağı olan böcekler beslenmeden önce öldürülmelidir. Dayanıklı çeşitler kullanılmalıdır.
Bakırlı ilaçlar ve antibiotikler önerilmektedir.


KÖŞELİ YAPRAK LEKESİ  (Pseudomonas syringae pv. lachrymans)

Kabakgillerde tüm dünyada görülen bir hastalıktır. Ülkemizde hıyarlarda yaygındır.

Belirtileri: Hıyarda belirtiler yaprak, çiçek ve meyvede gözükmektedir. Yaprak üzerindeki lekeler değişik boyutlarda ve damarların leke gelişimini sınırlaması nedeniyle köşelidir. Başlangıçta lekeler suludur. Sulu lekeler daha sonra griye döner ve ölür. Olgunluğa yaklaşan yapraklar daha yaşlı yapraklara göre daha duyarlıdır. Meyve lekeleri yaprak lekelerinden daha küçük ve hemen hemen yuvarlaktır. Hastalıklı kısım öldüğünde doku beyazlaşır veya ten rengine döner ve çatlayabilir. Meyve lekeleri genellikle yüzeyseldir.
Kabakta yaprak lekeleri değişik boyutta, kahverengi ve sarı bir hale ile çevrilidir. Ölü alanlara bitişik doku, nemli havada, bilhassa yaprak altında sulu görülür.
Karpuzda yaprak lekeleri küçük, siyah renkte genellikle yuvarlak ve sarı bir hale ile çevrili olarak başlar. Lekeler genişlerken düzensiz şekilli olurlar ve yaprak aralarını kaplayarak büyük alanları oluştururlar.

Biyolojisi: Bakteri yaygın olarak tohumda kışlar. Hastalıklı bitki artıklarında da kışlayabilir. Etmen drenaj suyu ile taşınabilir. Yağmurlar sırasında enfeksiyonlu fidelerden, topraktan veya hastalıklı bitki artıklarından sıçratılabilir.
Islak koşullar özellikle yağmur ve yağmurlama sulama ile teşvik edilir. Optimum sıcaklık isteği 24-280C dir. Aşırı Azot hastalığı artırır.

Mücadelesi: Hastalıksız tohum kullanılmalıdır.
Birkaç tohum ilaçlama yönteminin tohumdaki bakterileri öldürmede kısmen etkili olduğu bildirilmiştir.Örneğin; sıcak su muamelesi, sıcak hava uygulaması, organik tuzlarda, organik asitlerde ve antibiotiklerde tohumun tutulması gibi.
Bir iki yıllık ekim nöbeti önerilmektedir.
Yağmurlama sulamadan kaçınılmalıdır.
Fazla Azotlu gübre kullanılmamalıdır.
Dayanıklı çeşitler kullanılmalıdır.
Üretim alanlarında bakırlı ilaçlar, Maneb, Mancozeb gibi fungusitlerle birlikte kullanılabilir.Hastalık görülmeden veya tek tük görülünce ilaçlamaya başlanmak üzere 10 gün arayla 3  defa Bakıroksiklorür 50, Bakıroksit  50  % 0.3, Maneb 80 % 0.2  oranında ülkemizde tavsiye edilmektedir.






 CUCURBİT’LERDE VİRÜS HASTALIKLARI

MOSAIC VIRUS

Kavun, kabak ve salatlıkta önemlidir. Üç virus cucurbit’leri etkilemektir. Bunlar Cucumber Mosaic Virus (CMV),  Watermelon Mosaic-2  (WM-2) ve Squash Mosaic Virus (SqMV) dir. CMV  Cucurbitlerle ilişkisi olmayan çok sayıda sebze ve diğer bitkilerde hastalığa neden olabilmektedir. WM-2 Cucurbitlerin yanı sıra baklagilleride enfekte edebilmektedir. Mozaikle enfekteli bitkiler cüceleşir ve genç yapraklar küçülür, beneklenme meydana gelir ve bazen bükülür. CMV ile enfekteli kavun ve salatalıkların genç yaprakları bazen solar ve ölür. Yaşlı yapraklar sararıp, kurur. CMV ve WM-2 kışı bazı iki ve çok yıllık bitkilerde geçirir ve genellikle  afitler ile yeni bitkilere taşınırlar.SqMV enfekteli tohumlar ile yeni alanlara taşınmaktadır. CMV esas olarak Afit’lerle (bunun yanı sıra Hıyar böcekleri ile) WM-2 Afit’lerle, SqMV ise Hıyar böcekleri ve işcilerle yayılır. Mücadelesi diğer virus hastalıklarında olduğu gibidir.



LAHANA, KARNABAHAR, BROKOLİ HASTALIKLARI

Plasmodiophora brassicae (Clubroot, yumru kök veya kök uru hastalığı)

Hastalık tüm dünyada yaygındır. Lahana ile birlikte şalgam ve karnabaharıda enfekte eder. Bununla birlikte Brokoli, Çin Lahanası, Turp ve Crucifera yabancı otlar konukçuları arasındadır.

Belirtileri: Bitkinin toprak üstü kısımlarında sararma ve solmaya neden olur. Tipik belirtileri toprak altı organlarında oluşur ve yan köklerde anormal büyümelere neden olur.Etmen köklerde, yan köklerde ve kök ucunda zarar yapar ve adeta ur benzeri gelişmelere neden olur. Bu tür bitkilerde küçük baş gelişmesi gözlenir. Bitkilerd genelde bir solgunluk gözlenir.

Biyolojisi: Etmen bitkinin kökünden, genç kökler üzerindeki tüylerden, sekonder kökler üzerindeki yaralardan girer.Girişi takiben köklerde büyüme başlar ve fungusun sporları meydana gelir. Daha sonra köklerin çürümesi ile birlikte bu sporlar tarla suyuna ve toprağa karışır. Sporlar ayakkabılarla, aletlerle ve toprak suyuyla, bulaşık gübrelerle çevreye yayılır. Hastalık toprak kökenlidir ve toprakta en az 7 yıl canlı kalır. Hastalık gelişimi için uygun toprak pH sı 7.2 den az olmalıdır. Serin, ıslak ve asidik karakterdeki topraklar hastalık  gelişmesini kamçılar.

Mücadelesi: Fidelik toprağı temiz yerden alınmalıdır. Fidelik içindeki Crucifer yabancı otlar ortamdan uzaklaştırılmalıdır.En az 7 yıllık ekim nöbeti uygulanmalıdır. Metansodyum, Dazomet gibi ilaçlar ile ekimden 14 veya 21 gün önce toprak ilaçlaması yapılmalıdır.Etkili bir kimyasal mücadelesi yoktur.

SİYAH BACAK HASTALIĞI (Phoma (Plenodomus) lingam)

Hastalık eşeyli dönemine göre Leptosphaeria maculans olarak isimlendirilmektedir.
Kırmızı ve beyaz lahana türlerinde, çin kabağı, turp, hardal gibi ürünlerde zararlı bir hastalıktır. Bunun yanında çok sayıda yabancı otuda enfekte eder.

Belirtileri: Fidelikten hasada kadar her dönemde bitkiyi hastalandırır. Fideliklerde kotiledonları enfekte eder ve fideler vaktinden önce ölür. Tarladaki bitkilerin gövdesinde ise uzun açık kahverengi renkte alanlar veya gömük lekeler meydana getirir. Gövdenin taban kısmında siyah güneş yanığı şeklinde kansere neden olur. Gövde kanseri zamanla genişler ve gövdeyi kuşak gibi sarar. Bitkide solgunluğa neden olur. Hastalık bitkide kök sistemini tahrip eder ve bunun sonucu olarak da hastalıklı kısımlarda yeni bir kök gelişmesi başlar. Yapraklarda açık kahverenginde yuvarlak lekelere neden olur.Daha sonra lekelerin merkezi kül rengine dönüşür. Gövdedeki kanser ve yapraklardaki lekeler üzerinde siyah piknidler meydana gelir.

Biyolojisi: Hastalıklı bitki artıklarında ve tohumda kışlar. Artıklarda 2-3 yıl canlı kalabilmektedir. Yeni alanlara enfekteli tohumlarla taşınır. Hastalığın eşeyli döneminde pseudotheciumlar meydana gelir.

Mücadelesi:
1) 4 yıllık ekim nöbeti uygulanmalıdır.
2)Temiz tohum kullanılmalıdır.
3)Hastalıklı bitki artıkları yok edilmelidir.
4) Tohumlar ekilmeden önce Thiram ile ilaçlanmalıdır.
5) Tarlada iyi bir drenaj sağlanmalıdır.
6) Hassas Crucifer yabancı otlar eradike edilmelidir.
7)Hastalık belirtisi taşıyan fideler tarlaya şaşırtılmamalıdır.


CRUCİFER’LERDE ALTERNARİA
Lahanada Alternaria Yaprak Lekesi     (Alternaria brassicae)
Karnabaharda Kahverengi Çürüklük    (Alternaria brassicola)

Hastalık özellikle fide yataklarında oldukça zarar yapar ve yeni gelişmekte olan fidelerin gövdelerinde küçük koyu lekelere neden olur ve bunun sonucunda  da çökerten meydana gelir. Esas zararı lahana, brokoli ve karnabahar başlarında yapar. Bunlar üzerinde lekeler oluşur ve kahverengileşme meydana gelir. Hastalık lahana ve brokolide her bir çiçeğin kenarından başlayarak kahverengileşmeye neden olur. Böyle ürünlerin pazar değeri düşer.
Hastalığın yaprak lekeleri küçük noktacıklardan 5-7.5 cm çapa kadar gelişir ve yaşlı yapraklarda yaygındır. Küçük sarı, zayıf alanlar şeklinde başlar ve daha sonra  konsantrik halkalar şeklinde gelişen kahverengimsi- siyah lekelere dönüşür.
Alt yapraklarda meydana gelen karakteristik halkalı lekeler ile kolaylıkla tanınır. Nemli koşullarda bu lekelerin üzerlerinde siyah tozlu fungus gelişmesi gözlenir. Depolama esnasında lekeler büyür.
İki Alternaria türüde zararlıdır. Sadece mikolojik farklılık vardır.

Biyolojisi: Hastalık etmeni esen rüzgarla, su sıçramasıyla, aletle, insanlarla ve hayvanlarla tarlada taşınır. Fungus kışı hastalıklı bitki artıkları üzerinde ve tohumda geçirir. Nemli koşullar hastalık gelişimi teşvik eder.

Mücadelesi: 1) Yağmurlama sulama yapılmamalıdır.
2)Uzun süreli ekim nöbeti uygulanmalıdır.
3) Tohum ilaçlaması yapılmalıdır.
4)Maneb, Chlorotholanil kimyasal mücadelesi için önerilmektedir.


MİLDİYÖ (Peronospora parasitica)

Hastalık özellikle lahana ve brokolide zarar yapar. Yüksek nemde ortaya çıkan bir hastalıktır. Bitkinin tüm dönemlerinde enfeksiyon oluşur. Fideliklerde oldukça önemli zararlara neden olur. Yapraklarda küçük önceleri sarı renkte daha sonra kahverengiye dönen lekelere neden olur. Lekelerin etrafı mavimsi siyah renktedir. Nemli havalarda yaprakların alt kısmında beyaz tozlu görünüşte küf tabakası gelişir. Genç yapraklar ve kotiledonlar aşağıya doğru sarkar. Hastalık şiddetli olduğunda tüm yapraklar ölür.Hastalıklı lahana başlarında çok sayıda, çeşitli büyüklükte siyah lekeler meydana gelir. Bu görünüş bakteri enfeksiyonuna benzer.
Şalgam ve turpta köklerde etkilenmektedir.
Tohumda, crucifer yabancı otlarda ve belkide toprakta kışı geçirir. İlkbahar ve sonbaharda serin havalarda hastalık ilerler.
Mücadelesi diğer mildiyöler gibidir. Bakırlı fungusitler ve Chlorotholonil ile yaprakların alt yüzeyleri ilaçlanır.


FUSARİUM SOLGUNLUĞU (Fusarium oxysporum f. sp. conglutinans)

Hassas lahana varyetelerinde çok zararlıdır. Hastalanmış bitkiler sarı görünüşte ve bodurdur. İlk belirtiler fideliklerde başlar ve bu fideler tarlaya şaşırtılmasından 2-4 hafta sonra yapraklarda açık sarımsı, yeşil renkte lekeler görülür. Bir süre sonra bütün yapraklar sararır. Alt yapraklar birer birer dökülür.  Hastalanan yapraklar erken düştüğü için baş yapraksız olarak kalır. Vasküler doku etkilenen yaprak kısımlarında  koyu kahverengindedir. Hastalık tarlada farklı şekilde seyreder. Bazı bitkiler hemen ölürken bazıları 3-4 ay sararmış olarak kalır. Etmen gövdedeki iletim demetlerinde yani ksilemde sarıdan açık kahverengiye doğru değişen bir renk değişmesine neden olur.
Hastalık diğer Fusarium’lar gibi kökten giriş yapar. Toprakta uzun süre canlı kalabilir. Yüksek toprak sıcaklığı hastalığın gelişimini artırır.

Mücadelesinde tohum ilaçlaması ve ekim nöbeti önerilmektedir.


 BEYAZ ÇÜRÜKLÜK (Sclerotinia sclerotiorum)

Hastalığın geniş bir konukçu dizisi vardır.Hastalık sadece tarla koşullarında değil nakliye ve depo koşullarında da gelişmektedir.

Belirtileri: Hastalık etmeninin ilk belirtileri toprağa yakın gövde ve dallarda sulu alanlar şeklinde olur. Bir süre sonra yapraklar solar ve 10-14 gün sonra bitki bütünüyle çöker. Baş üzerinde beyaz pamuğumsu bir fungus miselyumu gelişir. Bunun üzerinde çeşitli büyüklükte (yaklaşık olarak mercimek büyüklüğünde) sclerotiler oluşur.

İkinci yıla tohumluk olarak bırakılan karnabahar ve lahanalarda hastalık gövdeyi enfekte eder.
Gövde üzerinde uzun grimsi-beyaz renkte lekeler meydana gelir.

Biyolojisi: Hastalık topraktaki canlı veya ölü doku üzerinde miselyum şeklinde veya toprağa karışan scleroti şeklinde kışlar. Sclerotiler çimlenerek apotheciumları oluşturur. Apotheciumlar içindeki herbirinde 8 adet ascosporun yer aldığı ascuslar bulunur.  Ascuslar olgunlaştığında ascosporlar ile hastalık çevreye yayılır ve hastalığı başlatırlar. Toprak altından bulaşma ise sclerotilerin direk çimlenerek miselyum oluşturması ile gerçekleşir. Hastalık yüksek nemde gelişir.

Mücadelesi diğer Sclerotinia türleri ile aynıdır.

BAŞ ÇÜRÜKLÜĞÜ VEYA ÇÖKERTEN ( Rhizoctonia solani)

Eşeyli dönemine göre aldığı isim Pellicularia filamentosa’dır.
Çok geniş konukçu dizisine sahiptir. Pek çok sebze tünde zararlıdır.

Belirtileri: Hastalığın ilk belirtileri çökerten şeklinde kendini gösterir. Soğuk ve nemli topraklarda tohum çürür ve toprak dışına çıkamaz. Çimlenip toprak üstüne çıkan bitkilerde gövdenin toprak hattı kısmında siyahlaşma ve bu kısmın kuşak gibi sarılması ile karakterize edilir. Hastalanan bitkiler cılızdır, küçük baş oluştururlar ve bazen solar ve ölürler.Tarlaya aktarıldıktan sonra bitkilerin dip kısmında çürüme gelişir. Toprağa yakın alt yapraklarda siyah lekeler oluşur. Toprak ve gövde lekesi arasında bir fungal hif meydana gelir.
Fideliklerde daireler şeklinde çökerten belirtisi görülür. Hastalık etmeni toprak altında çürümeye neden olur. Bunun sonucunda ise alt yapraklarda solgunluk veya aşağıya doğru sarkma gözlenir. Baş çürüklüğünde ise hastalık etmeni dış yaprakların tabanında akışkan koyu renkli çürüme meydana gelir. Dış yapraklar solar, donuklaşır ve ana gövde kenarında siyah bir renk alır. Yapraklar öldüğünde tabandan itibaren kurur.

Biyolojisi: Hastalığın eşeysiz dönemi esas enfeksiyonu gerçekleştirir. Uygun olmayan koşullarda hastalık etmeni toprakta küçük kahverengi sclerotiler meydana getirir. Enfeksiyon yaralardan ve doğal açıklıklardan gerçekleşir.  Nemli koşullar hastalık gelişimi için uygundur.

Mücadelesi: Fideliklerde temiz toprak kullanılmalıdır.
Fidelik toprağı Chlorpicrin, Dazomet, PCNB-Captan gibi ilaçlar ile ilaçlanmalıdır.
En az 4 yıllık ekim nöbeti uygulanmalıdır.
Tohumlar Captan veya Thiram ile ilaçlanmadan önce sıcak su ile muamele edilmelidir.

Crucifer’lerde Ödem

Fizyolojik bir rahatsızlıktır. Serin  geceleri takip eden ılık ve nemli havaların olduğu koşullarada gelişir. Bu koşullarda su alımı, su kaybından daha hızlıdır. Yaprak yüzeyinde küçük kahverengimsi gri siğil benzeri gelişmelere neden olur. Yaprak epidermisi parçalanır ve zamanla mantarlaşır. Bu gelişmeler  böcek vs. gibi nedenlerle zarar görmüş yapraklarda görülür.



 CRUCİFER’DE GÖRÜLEN BAKTERİYEL HASTALIKLAR

Siyah Damar Çürüklüğü (Xanthomonas campestris pv. campestris)
Karnabahar ve Brokoli’de Kağıdımsı Leke ( Pseudomonas syringae pv. maculicola)
Yaprak Lekesi ve Gövde Çürüklüğü (Pseudomonas viridiflava)
Bayır Turpunda Bakteriyel Yaprak Lekesi  (Xanthomonas campestris pv.armoraciae)
Gövde ve Köklerde Yumuşak Çürüklük (Erwinia carotovora subsp. carotovora)
                                                                  (Pseudomonas marginalis)

Crucifer’lerde görülen en önemli bakteriyel hastalık hemen hemen tüm crucifer’leri etkileyen Siyah Damar Çürüklüğü’dür.


Siyah Damar Çürüklüğü (Xanthomonas campestris pv. campestris)

Tüm dünyada lahanagilleri etkileyen en önemli hastalıktır. Uygun yağış ve sıcaklıkta (15-210C) yetiştiriciliği yapılan tüm çeşitleri yakalar. Hastalık ilk olarak Kentucky’de tespit edilmiş ve sonra tüm dünyada çok çabuk yayılmıştır.
Crucifer’lerde en çabuk hastalanan lahana ve karnabahardır. Brokoli ve Brüksel Lahanası orta derecede hastalanmaktadır.
Gram negatif bir bakteridir.

Belirtileri:  Bitkiler gelişme döneminin herhangi bir döneminde enfeksiyon alabilir.Genç bitkilerde enfeksiyon  kotiledonlardan olmuş ise kotiledonların önce kenarları siyahlaşır ve daha sonra pörsür ve düşerler.Gerçek yapraklarda kenarlarından enfekte edilebilir.İlk belirti yaprak kenarında küçük bir alanın V şeklinde solması ve sararması şeklindedir. Hastalık alanı genişlerken onun yakınındaki doku siyahlaşır veya kahverengileşir.Etkilenen alan içindeki vasküler dokuda siyahlaşır.  Küçük baş oluşumu gözlenir ve alt yapraklar dökülür.Başın bir kenarında simptomlar çok şiddetlidir. Hastalanan başlarda yumuşak çürüklük gelişir.

Biyolojisi ve Epidemiyolojisi: Hastalık etmeni tohumda ve hastalıklı bitki artıkları üzerinde kışlar. Bitki artıkları üzerinde 1 ila 2 yıl canlı kalabilir.İlkbaharda, fideler çıkarken bakteriler ya doğrudan ya da stoma yoluyla kotiledonlardan genç yapraklara geçer. Bakteriler iletim demetleri yoluyla önce aşağı doğru gövdeye, sonra oradan köklere ve tekrar yukarı doğru yapraklara göç eder.
Daha sonraki inokulasyonlar yaprak kenarları boyunca hidadotlardan, böcek beslenme yaralarından ve karnabahar gibi çok hassas  bitkilerin stomalarından olur.
Bakteri tohumla, akan su veya sıçratma suyu ile ve enfeksiyonlu bitkilerin ellenmesi ile taşınır.
Hastalık gelişimi  için yağmur veya çiğ ve optimum 26-310C sıcaklık gereklidir.

Mücadelesi: 1) Temiz tohum kullanılmalıdır.
2) Lahana artıklarının hemen toprağa gömülmesi ve bulaşık araçların dezenfeksiyonu önemlidir.
3) Dayanıklı çeşitler kullanılmalıdır.
4) İki yıllık ekim nöbeti uygulanmalıdır.
5) Sıcak su muamelesi: Brüksel Lahanasında 500C de 25 dakika., karnabaharda 500C de 20 dakikalık süre tohumlardaki bakteriyi öldürmektedir.Antibiotik, NaOCl ve thiram’dan oluşan karışımın hem siyah çürüklük hem de Phoma hastalığının önlenmesinde ümit var bulunmuştur.
6) Üretim alanında erken dönemde çok az hastalıklı bitki  görülürse, birkaç bakırlı ilaç uygulaması hastalık dağılmasını azaltabilir.



CRUCİFER’DE GÖRÜLEN VİRUS HASTALIKLARI

Cauliflower Mosaic Virus (Karnabahar’da mozaik virusu)

Karnabahar, lahana dahil olmak üzere değişik konukçuları bulunmaktadır. Yurdumuzda her iki konukçuda da saptanmıştır.
 İlk belirtileri yaprakların dip kısmından başlayarak tüm yaprak ayasını saran renk açılması şeklinde  ortaya çıkar. Daha sonraki dönemlerde damarlar sararır, yaprak ayası küçük, nekrotik lekelerin de bulunduğu klorotik görünüm arz eder. Yaprak simetrisi bozulur. Enfeksiyon erken dönemde olmuş ise lahanada baş oluşumu gerçekleşmez. Gerek beyaz gerekse kırmızı kahanalarda siğil şeklinde  nekrotik yapıda lekeler meydana gelir.
 Çift sarmallı DNA içeren bir  virustur. Hastalık etmeni yaprak bitlerinden Brevicorne brassicae tarafından semi-persistent olarak taşınabilmektedir. Bunun yanı sıra özsuyla da taşınmaktadır.

Mücadelesinde vektör böceklerin mücadelesi önemlidir.



SOĞAN VE SARIMSAK HASTALIKLARI

SOĞAN SÜRMESİ (Uromyces cepulae ve U. colchici)

Hastalık etmeni soğan, sarımsak ve taze soğanı enfekte eder.Allium türlerinde görülür. Soğan, pırasa ve taze soğan hastalığa hassastır. Kırmızı soğan ve bazı Allium süs bitkileri hastalığa dayanıklıdır.

Belirtileri: Hastalık yaprak dokusu içinde, kınında ve yumruda çizgiler meydana getirir. Bu çizgiler hastalığın koyu kahverengindeki sporları ile doludur. Lekeler ilk olarak bir yapraklı fidelerde meydana gelir ve bitkinin gelişmesi ile birlikteyeni gelişen kısımlara geçer. Etkilenen bitkiler cüceleşir ve yavaş yavaş ölür.

 Biyolojisi: Etmen çok hücreli bir teliospor halinde toprakta uzun yıllar yaşar. Miselyum önemli bir enfeksiyon etmeni değildir.Bir dinlenme periyodundan sonra sporlar çimlenir
ve genç kotiledonları enfekte eder. Fungus soğanın içinde kalır, beslenir ve sistemik olarak soğanın çimlenmesi ile birlikte kotiledonlardan ilk primer yapraklara geçer. Epidermis altında ilk karakteristik koyu kabarcıklar meydana getirir. Bunların içi spor ile doludur. Daha sonra epidermis patlar ve sporlar toprağa dökülür.
Bulaşık toprakta etmen 15 yıl canlılığını korur. Sporlar hastalıklı bitki kısımları, su ve toprakla yayılır.
Sıcaklık hastalığı sınırlayan en önemli faktördür. Fungus düşük sıcaklıkta iyi gelişmektedir. 15 0C’nin üzerindeki toprak sıcaklığında ise gelişme tamamen durmaktadır.

Mücadelesi: Temiz soğan ve fide kullanılmalıdır.
Tohum ve toprağa direk fungusit uygulanabilir.Tarla  Formaldehit veya Mancozeb traktöre takılı bir tank ile ekim sırasında  ilaçlanır.
Tohum Thiram ile ilaçlanabilir.

PAS ( Puccinia porri)

Soğan, taze soğan, sarımsak, pırasa ve yabani soğangilleride enfekte eder. Ülkemizde etmenin üredospor ve teliosporları görülmüştür.Hastalık üredospor devresinde yaprakların üzerinde parlak portakal veya kırmızı renkte pas püstülleri meydana getirir. Teliospor döneminde püstül rengi kahverengidir. Ağır enfeksiyonlarda yapraklar sararır ve ölür.
Hastalık  bir çok ülkede üredospor halinde kışı geçirir. Yabani pırasa ve sarımsak üzerinde canlılığını seneden seneye sürdürür. Ortamdaki çiğ ve orta derece sıcaklık hastalık gelişimini artırır.
Mücadelesi diğer paslarda olduğu gibidir.

SOĞAN MİLDİYÖSÜ (Peronospora destructor)

Hastalık etmeni Allium türlerini enfekte eder.Soğan ve sarımsağın her ikisini de enfekte eder.
Belirtisi: İlk belirtiler yaşlı yaprakların alt yüzeyinde grimsi beyaz ile morumsu hafif tüylü gelişme şeklindedir. Bu gelişmenin altındaki yaprak dokusu soluk yeşil renktedir ve sonra sarıya döner. Sonunda da dökülür.Tarlada hastalık rüzgar yönünde ilerler.

Biyolojisi: Patojen soğan yumrularında miselyum olarak, tarladaki bitki artıklarında ise oospor halinde kışlar.Oosporlar 4-5 yıl tarlada canlılığını  korumaktadır. Nemli  koşullar hastalık gelişimi için uygundur. Sporlar uzak mesafelere hava yoluyla taşınabilirler. İlk enfeksiyon kaynakları enfekteli soğan, tohum ve bitki artıklarıdır.

Mücadelesi: Hastalıklı bitki artıkları yok edilmelidir.
Temiz üretim materyali kullanılmalıdır.
En az 3 yıllık ekim nöbeti uygulanmalıdır.
Maneb, mancozeb ve chlorothalonil yeşil aksam ilaçlamasında önerilmektedir.

SOĞANDA BEYAZ ÇÜRÜKLÜK (Sclerotium cepivorum)

Soğan, sarımsak, pırasa, taze soğan ve yabani soğangilleri de enfekte eder.  Tarlada başlar nadiren depo koşullarında da devam eder. Soğan ve sarımsakların dip kısmında beyaz misel gelişmesine ve kuru çürüklüğe neden olur. Enfekteli bitkilerin yaprakları sararır, solar ve bir süre sonra devrilir.Soğan yumruları üzerinde meydana gelen miselyumlar üzerinde bir süre sonra  toplu iğne büyüklüğünde sclerotiler oluşur.

Biyolojisi: Primer inokulum kaynağı enfekteli bitkiden toprağa karışan  sclerotilerdir. Sclerotiler çimlenerek bir miselyum meydana getirir ve bu miselyumlar köklerden veya yaprak ayasından da penetrasyon yapabilir. Fungus kışı toprakta scleroti halinde geçirebildiği gibi arpacık soğanı ve soğan tohumlarına karışmış scleroti halinde de geçirebilir. Hastalık hava yoluyla bulaşmaz. Sulama suyu ile tarladan tarlaya yayılır.Tohumluğa kaışmış sclerotiler ile de yayılabilir. Hastalık orta düzeyde neme sahip, soğuk topraklarda zararlıdır.

Mücadelesi: İyi bir su drenajı sağlanmalıdır.
Temiz üretim materyali kullanılmalıdır.
8-10 yıllık rotasyon yapılmalıdır.
Hastalıklı bitki artıkları ortamdan uzaklaştırılmalıdır.
Metam sodyum küçük bahçelerde başarılı sonuç vermektedir. Ticari tarlalarda Benomyl, Qiuntazone’nin sulama suyu şeklinde verilmesiyle başarılı sonuçlar alınmıştır.

SOĞAN VE SARMISAKTA DİP ÇÜRÜKLÜĞÜ  (Fusarium oxysporum f. sp. cepae)

Belirtisi: Toprak üzerinde görülen ilk belirtileri yaprak ayalarının uçtan itibaraen sararmaya başlamasıdır. Daha sonra bu sararma aşağıya doğru ilerler ve yaprak uçlarından geriye doğru ölüm gözlenir. Enfekte olmuş kökler koyu kahverengi ile koyu pembe renktedir. Enfekteli soğan yumrularının dip kısmında bazen beyaz fungal gelişme gözlenir.Enfekteli yumrular dikey olarak kesilecek olunursa  iç kısımlarındaki dokuda kahverengileşme görülür. Daha sonra bu dokuda kuru çürüklük meydana gelir. Sonra bunları bakteriyel etmenlerde etkiler ve yumru tamamen çürür. Depo koşullarında da çürüme devam eder.

Biyolojisi: Hastalık toprakta  chlamidosporlarını meydana getirir. Etmen su, toprak ve hava yoluyla taşınır. Enfekteli kök veyaralardan doku içine girerek soğanın çüçük kısmını tahrip eder.Optimum sıcaklık isteği 140C dir.
Mücadelesi: 3-4 yıllık ekim nöbeti uygulanır.
Temiz üretim materyali kullanılmalıdır. Depo koşulları iyi ve serin olmalıdır. Thiram ile tohum ilaçlaması  etkilidir.


SOĞANDA BOTRYTİS YAPRAK LEKESİ (Botrytis cinerea)

Belirtileri: Botrytis yaprak lekesi soğanda meydana gelir. Enfeksiyonun ilk belirtisi yapraklardaki beyaz çökük beneklerdir. Lekeler küçüktür ve 0.5 mm ile 6 mm arasında değişen boyutlarda oval veya uzunumsu şekildedir. Bazen lekeler açık yeşil bir hale ile çevrili olabilir ve ıslak görünüştedirler. Lekelerin çevresindeki epidermis gümüş parlaklığındadır. Çok sayıda leke bir araya geldiğinde yaprak uçlarından geriye doğru ölüm meydana gelir ve yaprağın tümüde ölebilir.
 Botrytis cinerea’nın sporları yaprak üzerinde bulunur ve nemli koşullarda çimlenir ve ürettiği enzimler yaprak dokusunu öldürür. Yaprak yüzeyi nemli olduğunda lekeler gelişir.

Mücadelesi: 3 yıllık rotasyon önerilmektedir. Temiz üretim materyali kullanılmalıdır.
Kimyasal mücadelesinde Maneb, Mancozeb,Chlorothalonil kullanılmaktadır.İlk belirtiler görülür görülmez ilaçlamaya başlanmalıdır.

 DİĞER YAPRAK HASTALIKLARI
SOĞAN VE SARMISAKTA MOR LEKE HASTALIĞI  (Alternaria porri)
SOĞAN VE SARMISAKTA STEMPHYLIUM YAPRAK YANIKLIĞI (Stemphylium vesicarium)
SOĞAN VE SARMISAKTA YUMRU ÇÜRÜKLÜĞÜ (Botrytis alli)

Soğanda yaygın bir depo hastalığıdır.

SOĞAN VE SARMISAKTA BAKTERİYEL HASTALIKLAR

Soğan ve Sarmısakta Bakteriyel Yumuşak Çürüklük (Erwinia carotovora ssp. carotovora, E. chrysanthemi, Pseudomonas gladioli, ve Enterobacter cloacae )

Soğan ve Sarımsakta Ekşi Kabuk (Pseudomonas (Burkholderia) cepacia)




HAVUÇ HASTALIKLARI

1) CERCOSPORA YAPRAK LEKESİ (Cercospora caratae)
2) HAVUÇTA TAÇ ÇÜRÜKLÜĞÜ  (Rhizoctonia solani)
3) MOR KÖK ÇÜRÜKLÜĞÜ (Rhizoctonia crocorum)
4) PAMUĞUMSU YUMUŞAK ÇÜRÜKLÜK (Sclerotinia sclerotiorum)
5) GRİ  KÜF (Botrytis cinerea)
6) KRATER ÇÜRÜKLÜĞÜ (Rhizoctonia carotae)
7) FUSARİUM KURU ÇÜRÜKLÜĞÜ (Fusarium roseum)
8)  ASTER SARILIK


HAVUÇTA CERCOSPORA YAPRAK LEKESİ (Cercospora caratae)

Belirtisi: Bitkinin yaprak sapı, gövde ve çiçeğini enfekte edebilir. Primer lekeler yaprakcıkların kenarları boyunca oluşur lateral kırılmaya neden olur. Yaprak kenarlarındaki lekeler uzunlamasına diğerleri ise yuvarlaktır. Lekeler önce nokta gibi başlar daha sonra çevresi klorotik bir hale ile çevrilir. Zamanla lekeler birleşerek tüm yaprağı kaplayıp öldürebilir. Fungus yoğun  olarak yaprak sapında sporulasyon yapar. Bir süre sonra koyu renkli lekeler şeklinde görülür. Daha sonra yaprak sapı sararır ve yaprak bütünüyle ölür. Cercospora etli kökü enfekte etmez.

Biyolojisi:  Etmen tohum içinde veya üzerinde, yabani havuç ve diğer konukçular üzerinde, hastalıklı bitkilerin topraktaki artıklarında ve depoya taşınan yaprak artıklarında kışlar

Mücadelesi: 2-3 yıllık ekim nöbeti uygulanmalıdır.
Tohumluklar temiz bölgede yetiştirilmelidir.
Şüpheli tohumlar thiram ile ilaçlanmalıdır.
Hastalık görülür görülmez Maneb, Mancozeb veya Chlorothalonil uygulanmaya başlanmalıdır.


KRATER ÇÜRÜKLÜĞÜ (Rhizoctonia carotae)

Hastalık sadece havuca arız olan bir etmendir ve nisbi nemin yüksek olduğu soğukta depolanan havuçlarda önemli kayılara neden olmaktadır.

Belirtisi: Krater  çürüklüğü bitkilerde küçük beyazımsı hifal düğümler şeklinde görülür. Bu düğümlerin altında küçük çukurluklar yer alır.Bu hali ile Fusarium kuru çürüklüğüne benzer. Çukurlar genişliyerek gömük krater şeklini alır. Çevreleri beyaz miselyum ile kaplıdır.
Hastalık etmeni Sclerotinia sclerotiorum ile  karıştırılır.  Ancak scleroti oluşmaması ile Sclerotinia sclerotiorum’dan ayrılır. Hastalık hasattan önce veya havuçların depoya konmasından kısa bir süre sonra başlar. Depolamada 1 ay sonra başlar ve enfeksiyon etli kökün herhangi bir yerinde meydana gelir. Ancak penetrasyonun ölü yan köklerden olduğu saptanmıştır. Simptomlar yavaş gelişir.

Mücadelesi: Hastalıkla etkili bir mücadele yoktur. Ancak havuçlar depoya konmadan önce yıkamayı takiben %0.1 lik Sodyum –orto-phenylphenate, Thiabendazole veya Benomyl solusyonuna batırılması depolarda ürün kaybını engelleyen bir yöntemdir.




MARUL HASTALIKLARI

1)      MARUL MİLDİYÖSÜ (Bremia lactucae)
2)      DİP ÇÜRÜKLÜĞÜ (Rhizoctonia solani)
3)      ANTRAKNOZ ( Marssonina panattoniana)
4)      LETTUCE BİG VEİN VİRUS

ISPANAK HASTALIKLARI

1)      MİLDİYÖ ( Peronospora effusa)
2)      Colletotrichum capsici
3)      Cladosporium variabile

MAYDONOZ HASTALIKLARI

1)      MİLDİYÖ (Plasmopora nivea)
2)      SEPTORİA YAPRAK LEKESİ (Septoria petroselini)